10 Ekim katliamına dair Ankara Emniyet Müdürlüğü personeli hakkında yapılan suç duyurusunun takipsizlikle sonuçlanmasının ardından müdahil avukatlar Anayasa Mahkemesine başvurdu.
10 EKİM KATLİAMI
“Katliam davasında hüküm giyen bazı IŞİD’liler aramızda dolaşıyor”
Ankara Cumhuriyet Savcılığı, Ankara Emniyet Müdürlüğü personeli hakkında “görevi kötüye kullanma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, suçluyu kayırma” suçlarından yürüttüğü soruşturma dosyasında 16 Şubat 2023’te kovuşturmaya yer yok (takipsizlik) kararı verdi. Müdahil avukatlar 6 Mart’ta bu karara itiraz etti. İtirazları reddedilince de geçen hafta AYM’ya başvuru yaptılar.
Müdahil avukatlardan Senem Doğanoğlu ve İlke Işık imzalı itiraz dilekçesinde, ihbara konu olan evrakın, olaydan yıllar sonra tesadüfen bulunduğu belirtildi:
“Evrakın Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından saklandığı, soruşturmadan çok sonra Ankara katliamı soruşturmasıyla ilgili bir kısım soruşturma evrakının soruşturmayı yürüten Savcıların dolabında bulunmasının ardından bu 9 klasör evrakın, 10 Ekim Ankara katliamıyla ilgili firari sanıkların yargılandığı Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava dosyasına gönderilmesi üzerine ortaya çıktı.”
Gübre satıcısı şüphelenip polisi aramıştı
Dilekçede, evrakın içeriği şöyle anlatıldı:
“10 Ekim Ankara katliamı faillerinden Yakub Şahin ve Hüseyin Tunç, bomba malzemesi almak üzere Nizip’e gitmişler, burada gübre satıcısının şüphelenerek polisi araması üzerine Nizip Emniyet Müdürlüğü tarafından kimlikleri tespit edilerek, haklarında 30 Eylül 2015’te ihbar evrakı düzenlenmiş ve ilgili birimlerle yazışma yapılarak, bu kişilerle ilgili araştırma yapılması istenmişti.
Ancak Emniyet birimlerince Yakub Şahin ve Hüseyin Tunç hakkında herhangi bir işlem yapılmadı ve akabinde 10 Ekim Ankara katliamı yaşandı.”
“İhbar evrakı soruşturma dosyasında yok”
Nizip Cumhuriyet Savcılığı katliamın ardından, 21 Ekim 2015’te ihbar evrakını, katliamla ilgili soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcılığı ve Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne gönderdi.
Ancak müdahil avukatlar, Ankara Cumhuriyet Savcılığı ve Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün bu ihbar evrakını soruşturma dosyasına dahil etmediğini belirtti:
“Fezlekede ve iddianamede bu ihbar evrakından kesinlikle bahsedilmedi. Ankara 10 Ekim katliamıyla ilgili soruşturma dosyasındaki fezleke ve iddianameye bakıldığında, Yakub Şahin ve Hüseyin Tunç'la ilgili haklarında 30 Eylül 2015 tarihinde Nizip'te yapılan bir ihbarla ilgili hiçbir bilgi ve belge bulunmadığı görülüyor. Bu ihbarla ilgili evrak, yıllar sonra tesadüfen Ankara katliamı soruşturmasını yürüten savcıların dolabından çıkan 9 klasör evrakın arasında bulundu.”
Avukatlar, bu sebeple Emniyet personelinin delil saklayarak suç işlediğini ifade etti.
“Gübreler, 10 Ekim’deki bombaların yapımında kullanıldı”
Dilekçede, söz konusu belgenin “IŞİD üyesi olduğu bilinen Hüseyin Tunç’un katliamda kullanılacak bombanın yapımı için gübre temini ile ilgili olduğu” belirtildi:
“Satıcı tarafından yapılan ihbar ceza soruşturmasının gereklerine uygun biçimde değerlendirilse ve gerekli araştırma yapılsaydı, yani soruşturmanın üstü örtülmeseydi, katliam gerçekleşmeyecekti. Söz konusu bilgi ve belgeler 10 Ekim Gar Katliamı dosyasına girseydi, saklanmasaydı, birçok yeni sanık davaya eklenecek, mevcut sanıkların da cezai sorumluluğu değişecekti.”
Ankara Emniyet Müdürlüğü: Belgeyi Savcılığa gönderdik
Ankara Emniyet Müdürlüğü ise Nizip'te düzenlenen ihbar evrakının kendilerine 21 Ekim 2015’te geldiğini ve kendilerine gelen tüm evrakın soruşturmayı yürüten Savcılığa sunduklarını ileri sürdü.
Ancak müdahil avukatlar, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün iddiasına göre ihbar evrakı Savcılığa sunulsaydı, belgenin fezlekede olması gerektiğini ancak olmadığını belirtti.
YARGITAY KARARI ONADI
“10 Ekim’de aslında ne oldu?” sorusu yanıtsız kaldı
Takipsizlik kararına itiraz dilekçesinde, Savcılığın, haklarında şikayet bulunan Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü personelinin soruşturulması için yine Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nü görevlendirdiğinin de altı çizildi. (AS)