Artvin'in Hopa ilçesinde, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın başbakan olduğu 2011'de kente yaptığı ziyaret sırasında yaşanan polis saldırısında yaşamını yitiren öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin açılan davanın üçüncü duruşması yarın (18 Şubat 2020, Cuma) görülecek.
Duruşmaya, Lokumcu’nun ailesi, avukatları ve Türkiye’nin farklı illerinden baro temsilcilerinin katılması bekleniyor.
Davada, Dönemin il ve ilçe emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu 13 polis "taksirle ölüme neden olmak" suçundan yargılandığı dava Trabzon 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
"Asıl sorumlu salonda yok"
6 Ocak 2020’de görülen ikinci duruşmada sanık olarak mahkemeye ifade veren dönemin Hopa İlçe Emniyet Müdürü Fatih Ü., asıl sorumluların salonda olmadığını belirterek, emri verenin dönemin Hopa Kaymakamı olduğunu söylemişti.
Bu duruşmada, daha önce savunma yapmayan sanıkların savunma yapması bekleniyor.
Davanın önceki duruşmasına katılan İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, 20 Aralık 2021'deki duruşmada, “10 yıl 6 ay 20 gündür adalet arıyoruz” demişti. Yarın görülecek duruşmada bu sürenin 11 yıl 1 ay 28 gün.
TIKLAYIN - 10 soru/10 yanıt: Metin Lokumcu için adalet
TIKLAYIN - Metin Lokumcu davası: Süreç nasıl ilerleyecek?
31 Mayıs 2011'de Hopa'da Neler Oldu?Dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim gezileri kapsamında il merkezi yerine bir ilçede miting yapmayı tercih etti. Erdoğan'ın mitingi Hopa sahil dolgu alanında bulunan festival alanında gerçekleşecekti. Başbakan'ın kentlerine geleceğini öğrenen Hopalılar, hidroelektrik santraller ve çay tarımında yaşanan sorunlar üzerine Hopa meydanında basın açıklaması yapmak istediler. Henüz mitinge saatler vardı, henüz Başbakan kente gelmemişti ama basın açıklaması çok sert polis şiddetiyle karşılaştı. HES'lere karşı yaşamı savunmak için horona duranları, çay üreticilerinin hakları için el ele tutuşanları gazlarla boğmak istediler. Metin Lokumcu da, Hopa meydanında, tüm şehri gazla boğmak isteyenlere karşı oradaydı. Korkmadan, yılmadan, cesurca yürüdü üstlerine, "Yeter be" dedi "Yeter, bunalttınız beni". Sonra ellerini arkasına götürdü, kendisini çocukları için feda edercesine haykırdı: hayde alın beni, alın da kurtarın memleketi! Lokumcu; Başbakanı'nın korumaları ve polislerin yoğun kimyasal gazlı saldırısına fazla dayanamadı, ikinci kimyasal gaz bombardımanından sonra meydanda bekleyen ambulansa doğru götürülürken, ambulansın altına yeniden gaz fişeği atıldı. İyice ağırlaştı, Hopa Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Tüm Hopa'nın gaz altına kalmasının, bu gaz kapsülleri nedeniyle bir lokantanın çatısının yanmasının, hedef gözeterek atılan gaz fişekleriyle kafasından, vücudunun çeşitli yerlerinden yaralananların haberleri kulaktan kulağa yayıldıkça protesto için daha çok kişi sokaklara çıktı. Metin Lokumcu'nun ölüm haberi bardağı taşıran son damla oldu. Ağır polis şiddeti nedeniyle çok sayıda Hopalı yaralandı, hastane önünde bekleyenler de bu şiddete maruz kaldı. Hopa'da ismi konmamış sıkıyönetim ilan edildi; siyasi partiler, dernekler, oteller, kahvehaneler basıldı. O gece yapılan nokta operasyonlar ile 60 kişi darp edilerek gözaltına alındı. Telefon hatları ve internet bağlantıları kesildi. Hopa kent merkezine giriş-çıkış yasaklandı... Metin Lokumcu'nun ölüm haberi üzerine Hopa'da başlayan protestolar hızla yayıldı. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok kentte Metin Lokumcu'nun polis şiddetiyle öldürülmesi protesto edildi. Türkiye'nin her yerinde 100'lerce insan gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı. Hopa'da gözaltına alınanlar, ailelerine ve avukatlarına haber verilmeksizin bir gece yarısı Erzurum'a kaçırıldı. Uzun ve zorlu gözaltı sürecinin sonunda tutuklanan 17 kişi, Erzurum Yüksek Güvenlikli Cezaevine götürüldü. 7 ayı aşkın süre hapishanede kaldı. |
(EMK)