Artvin'in Hopa ilçesinde 31 Mayıs 2011’de AKP mitingi öncesi polisin sıktığı biber gazından etkilenerek yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun ölümü ile ilgili açılan davada sona geliyor.
Davanın 11 Haziran'da Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Savcı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı, yargılanan polislerin ayrı ayrı beraatını talep etti.
Protestolarda polisin zor kullanma yetkisi olduğunu belirterek olay günü polisin uyarı yaptığını ifade eden savcı, Lokumcu’nun ölümünün biber gazından kaynaklandığını ispatlanmadığını söyledi.
Mütalaada ölümün kalp krizi nedeniyle gerçekleştiğini, bunun biber gazından olduğu anlamına gelmediğini belirtti.
EVRİM KEPENEK HOPA’DAN BİLDİRİYOR
Ulaş Lokumcu: Benim babamı, Hopa’nın Metin abisini aldılar
Duruşmada konuşan Lokumcu Ailesinin avukatı Meriç Eyüboğlu, mütalaanın on yıl önce hazırlanan mütalaa ile aynı olduğunu belirterek, "Bizim söylediğimiz kanıtlar belgeler, duruşma savcısı tarafından hiç duyulmamış. Mahkeme umarız bu yönde bir karar vermez de hayal kırıklığımız devam etmez" dedi.
Davanın yarın (6 Eylül Cuma) görülecek duruşmasında mahkemenin sanık polisler hakkındaki kararını açıklaması bekleniyor. Yıllar süren duruşmalar boyunca, Lokumcu Ailesi, Hopa halkı ve ekolojistlerin tek bir talebi var: Metin Lokumcu için adalet.
Lokumcu Ailesi davaya dair ne demişti?
Metin Lokumcu'nun kardeşi Nilgün Lokumcu, bianet'e konuşmuş ve şöyle demişti:
"Biz Metin abimle, dere yanında sohbet ediyorduk. Bir yandan kurbağaların bir yandan derenin sesi geliyordu. Rahatsız oldum da konuşamıyoruz… Kurbağaya taş attım.
“Metin abim dedi ki ‘Sen neden taş atıyorsun ona, yapma’ kızdı bana. Metin abim, ‘bak dere de ses çıkarıyor, ona taş mı atıyoruz. Kurbağa o derenin bir paçası onun da yaşam hakkı var. Taş atma’ dedi. O günden beri ne dereye taş atıyorum ne kurbağaya…”
Ayşe Bekar, ağabeyi Metin Lokumcu’nun her zaman herkese destek olduğunu anlatmıştı:
“Ne yaşadık? Abimi iki üç kelime ile anlatmak mümkün değil. Abimiz her şeyimizdi. Her şeye koşardı, yetişmeye çalışırdı. Biz altı kardeştik, birimiz gitti.
“Lisedeydik, abim çalışıyordu, bizi okuttu. O kadar paylaşımcıydı ki.. Kimse için, şudur budur demezdi. Abim için sağcı solcu yoktu, önce insan derdi.”
Diğer kız kardeşi Songül de şöyle demişti:
"Komşunun çayı var, ‘hadi Songül gidelim yardım edelim’ der. Hastaneye gitmesi gerek birinin, o götürür. ‘Ben zaten gidiyordum’ der. Böyle biriydi. Şimdi ise düğünümüz derneğimiz anma oldu. Abimin yeri doldurulamaz. Bizim bundan sonra yapacağımız abimiz için uğraşana hizmet etmek.”
Oğlu Ulaş Lokumcu şöyle demişti:
"Biz o gün orda, babam, amcam, köyümüzdeki abilerimiz, ablalarımız, benim yaşıtlarım orda bağırıyordu, ‘imamım ordusu Hopa’dan defol’ diye. ‘Ne istediniz de vermedik’ diyordu Erdoğan. ‘Biz orda o vakit bunlar bu ülkeye zarar veriyor’ diye bağırıyorduk. Bize ne yaptılar? Benim babamı, Hopa’nın da Metin abisini aldılar.
“Oğlum derdi, biz bu toprakları atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan ödünç aldık. Bizi de bu felsefeyle büyüttü. Orda da öyle oldu, o olmasaydı başka bir insan ölecekti.”
Dava süreci
31 Mayıs 2011 günü Hopa’da, doğanın talan edilmesine, çaya kota konulmasına, HES’lerin yapılmasına itiraz etmek amacıyla yapılacak basın açıklamasına katılmak için Hopa Meydanı’nda bulunan Metin Lokumcu, yoğun kimyasal gaz kullanımı sonrası hayatını kaybetti.
Ölümünden 9 yıl 5 ay sonra, Aralık 2020’de, dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü ve müdür yardımcısı, Hopa İlçe Emniyet Müdürü, Erzurum Çevik Kuvvet Şube Müdürü ve o gün kimyasal gaz kullananlarla birlikte toplam 13 polisin “taksirle öldürme” (TCK 85) suçundan cezalandırılması istemli iddianame hazırlandı.
Dava, duruşma gününe bir gün kala Hopa’dan “güvenlik gerekçeleri” öne sürülerek Trabzon’a taşındı. Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi ikinci duruşmada görevsizlik kararı verdi.
10 yıl 28 gün sonra, 2021 yılında Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından sanıkların “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama sonucu ölümün meydana gelmesi” (TCK 256’nın yollamasıyla TCK 87/4) suçundan yargılanmaları için, dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesine karar verildi.
Sanık polislerin olası kastla kasten öldürme suçundan (TCK 21/2, 82/1-c) yargılanmaları gerektiğine ilişkin avukatların itirazları görmezden gelindi.
Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 20-21 Aralık 2021 tarihlerinde yapılan ilk duruşmada sanıklar mahkemeye çağrılmadı, SEGBİS ile bağlantı kuruldu.
Yapılan itirazlar sonrasında sanık polislerin mahkemede hazır bulunmasına karar verildi.
Hopa’da olayların geçtiği alanlarda keşif yapılması ve görgü tanıklarının olay yerinde dinlenmesi talepleri ise mahkemece reddedildi.
Metin Lokumcu’nun “kalp hastası” olup olmadığının araştırılması amacıyla, Rize, Trabzon ve Artvin’deki bütün hastanelere yazı yazıldı. Bunun üzerinde hastanelerden gelen cevaplarda Lokumcu’nun iddia edildiği gibi kronik bir kalp rahatsızlığının olmadığı, herhangi bir ilaç kullanmadığı ve kalp rahatsızlığı sebebiyle tedavi görmediği anlaşıldı.
31 Mayıs 2011’de Hopa’da ne kadar gaz kullanıldığının kanunen raporlanması gerekirken, 7 ilin emniyet müdürlüğü o güne dair hiçbir kaydının olmadığını söyledi.
Duruşma sırasında dinlenen iki görgü tanığı Metin Lokumcu’ya polis tarafından cop ve kalkanla vurulurken gördüğünü anlattı. Otopsiye aileyi temsilen katılan görgü tanığı ise otopsi sırasında tıbbi müdahaleden kaynaklanmayan darp izlerini gördüğünü söyledi.
Metin Lokumcu’nun 2012 yılında öldürülmesinden sonra bilirkişi raporu hazırlayan ve ölümün kimyasal gazlardan kaynaklandığı sonucuna ulaşan Türk Tabipleri Birliği bilirkişi heyetinden Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı duruşmaya katılarak, kullanılan gazların ölüme nasıl sebebiyet verdiğini bilimsel olarak anlattı.
1 Şubat 2024 tarihli duruşmada mahkeme olay tutanağında imzası olan 2 polisi dinlemekten vazgeçti ve esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyayı duruşma savcısına iletti.
(EMK)