Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FDIH) ve Dünya İşkence Karşıtı Örgütü'nün (OMCT) İnsan Hakları Savunucularının Korunması için Gözlem çerçevesinde hazırladıkları Uluslararası Bilirkişi Heyetinin Raporunun Türkiye tanıtımı bugün saat 11.00'de İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi'nde yapıldı.
"İnsan Hakları Savunucuları: Masum Oldukları Kanıtlanıncaya Kadar Suçlu" başlıklı raporun tanıtımı İHD Genel Başkanı Öztürk Türdoğan, FDIH Başkan Yardımcısı Yusuf Alataş ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı'nın katılımıyla gerçekleştirildi.
Türkdoğan: "Özel yetkili mahkemeler kapatılmalı"
Öztürk Türkdoğan, "Özel yargılama sisteminden vazgeçilmedikçe Türkiye'de ifade özgürlüğü sorunu çözülemez" diye söze başladı ve rapora ilişkin şu tespitlerde bulundu:
"Bu rapor da gösteriyor ki özel yetkili mahkemeler kapatılmalı ve Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kaldırılmalıdır.
Bu kanunla bu ülkenin Genel Kurmay Başkanı, MİT Müsteşarı bile 'terör suçlamasıyla' karşı karşıya kalmaktadır. Yarın öbür gün Başbakan dahi bundan yargılanabilir.
KCK davasının benim de içinde bulunduğum savunma avukatlarına savcılık yargılama izni veriyor. Bu tam bir skandaldır.
Bu karar Adalet Bakanlığı bürokrasisinin vahim durumunu ortaya koymaktadır. Hâkimler Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini tekrar tekrar okumalıdır."
Alataş: " Suni gündemler yaratılıyor"
Yusuf Alataş da ifade ve basın özgürlüğü önündeki baskılara dikkat çekti. Alataş "Demokrasi ve insan hakları kavramları araçsallaştırılmaya çalışılıyor" dedi.
"Suni gündemler yaratılarak ana sorunlar gözden kaçırılıyor. Türkiye 'Sıfır' Sorun'dan yüzde yüz soruna geldi"
Bakkalcı: "İnsanlardan özür dilemeli ve teşekkür etmeliler"
Metin Bakkalcı ise "Terörün arka bahçesi" anlayışıyla binlerce insanın cezaevlerine konulduğunu dile getirdi.
Ve ekledi: "Bu insanlardan özür dilemeli ve verdikleri insan hakları mücadelesinden dolayı teşekkür edilmelidir."
FDIH ve OMCT heyeti raporun hazırlanış aşamasında 16- 22 Ekim tarihleri arasında Diyarbakır, Ankara ve İstanbul'da incelemelerde bulundu. İncelemeye katılanlar arasında FIDH Başkanı Souhayr Belhassen'di ve avukat Martin Pradel ile FIDH İnsan Hakları Savunucuları Masası Başkanı Alexandra Poméon O'Neill de bulunuyordu.
Heyet, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Avrupa Birliği ile İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül ve Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir gibi isimlerle görüşmeler gerçekleştirdi.
"Hassas" konular
FDIN ve OMCT raporu Türkiye'de 2009 ile 2012 yılları arasında "hak savunucuları" açısından durumun giderek kötüleştiği tespiti yapılıyor: "İnsan hakları konularında yorum yapan kişiler, özellikle de devletdışı örgütlerin (NGO) üyeleri ve aynı zamanda avukatlar, sendikacılar, gazeteciler, entelektüeller ve akademisyenler ve saldırılara uğrayan kişilerin aileleri ciddi bir baskıya maruz kalmıştır. 'Hassas' konular arasında alternatif kimlikleri ifade etmek (etnik ve dinî azınlık hakları, özellikle de Kürt Sorunu ve cinsel azınlıklar) ve devlet ile onun kurumlarını eleştirmek (yargının bağımsızlığı ve devletin dokunulmazlığı ve ordunun insan hakları ihlalleri de dahil olma üzere kurumların işleyişi) sayılabilir" denildi.
48 sayfalık kapsamlı raporda "Şubat 2012'de 105 gazeteci ¹, 45 avukat², en az 19 insan hakları örgütü üyesi³ ve 42 sendikacı hapsedilmiştir ve bunların çoğu TMK kapsamında suçlanmıştır. Onlarca kişi de yıllarca süren adlî tacize maruz kalmıştır. 2010'da Observatory'nin ziyaretleri sırasında, Türkiye'nin pek çok şehrinde insan hakları savunucularına karşı açılan davaların duyumları alınmıştır. Ziyaretten iki yıl sonra bile bu davaların çoğu hâlâ devam etmektedir" denildi.
Uzun tutukluluk sürelerine dikkat çekilen raporda, 1998'den beri yargılanmakta olan Sosyolog Pınar Selek, Aralık 2009'dan beri tutuklu olan avukat Muharrem Erbey ve 10 Nisan 2012'de serbest bırakılıncaya dek beş aydan fazla bir süredir tutuklu bulunan yayıncı-yazır Ragıp Zarakolu'na özellikle dikkat çekildi.
İfade özgürlüğü, gazeteciler, hak savunucuları
İnsan hakları savunucularının ifade özgürlüğünün gazeteciler, yazarlar ve akademisyenlere açılan bir dizi adlî davayla ve soruşturmayla ve sonunda oto-sansüre neden olan medya üstündeki baskılarla kısıtlandığının belirtildiği raporda, gazetecilerin ifadelerinin "suç"a dönüştürülmesi konusu da ele alındı ve şu rakamlar verildi: "İki yıl içinde tutuklanan ve mahkûm olan gazetecilerin sayısı beş kattan fazlaya artmıştır. Gerçekten de, 20111'de 27 gazeteci, 2010'da altı ve 2009'da 2 gazeteci mahkum olmuştur. 2009'da 18, 2010'da 24 gazeteci tutukluyken; 2011'de 77 gazeteci tutuklanmıştır."
Raporda Türkiye'ye ilişkin şu önerilere de yer verildi:
* İnsan Hakları Savunucularının güvenliği sağlanmalı.
* İnsan hakları konularında bilgi yaymak ve görüş bildirmekte dahil olmak üzere, ifade özgürlüğü hakkını koruma altına alınmalı.
* İnsan hakları savunucularının örgütlenme hakkını koruma altına alınmalı.
* İnsan hakları savunucularının kamuya ilişkin işlere katılımı sağlanmalı.
* Kadın hakları ve azınlık hakları savunucuları da dahil olmak üzere, saldırı ve tenkitlere karşı bu gruplar korunmalı.
* BM, AK ve AGİT gibi insan hakları denetleme organları ile işbirliği yapılmalı.
Rapor Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e ve diğer resmi kuruluşlara da gönderilecek. Ayrıca raporunun uluslararası basına tanıtımı 7 Haziran'da Brüksel'de gerçekleştirilecek. (SK/HK)
[1] Bianet ve İnsan Hakları Derneğine (İHD) göre.
[2] İHD'ye göre.
[3] Observatory tarafından toplanan bilgilere göre, 11 İHD üyesi, 3 YAKAY-DER üyesi, 3 Barış Anneleri üyesi, 1 Ka-Der üyesi ve 1 Vicdanî Retçi Enver Aydemir ile Dayanışma Girişimi üyesi. Hiçbir Türk örgütü tutuklu ve hükümlü insan hakları savunucularını sistematik olarak listelememektedir. Bu nedenle sayılar daha da yüksek olabilir.