Liseli Feminist Dalga, eğitim materyallerindeki, kitaplardaki cinsiyetçi söylemlerle mücadele ediyor. Ders ve kaynak kitaplarını inceleyerek, ikili cinsiyet sistemini, kadın ve LGBTİQ+ düşmanlığını üretenleri ifşa ediyorlar. Eril ve cinsiyetçi dili dolaşıma sokan tüm kurum, kuruluş ve yayıncıları boykot etme karar alan liseli feministler, Change.org üzerinden Millî Eğitim Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve Türkiye Yayıncılar Birliği’ni muhatap alan #dilinidüzelt isimli bir kampanya da başlattı.
Biz de Liseli Feminst Dalga’dan Ceren’le oluşumu, kampanyalarını ve hedeflerini konuştuk.
Eril dil ve kapitalist sömürü sistemi kol kola
Ceren, İzmir’de yaşayan bir lise öğrencisi. Feminist Liseli Dalga’da üç yıldır mücadele yürütüyor. Amaçlarını liselerdeki cinsiyetçilik, kadın düşmanlığı, LGBTİQ+ fobi ve gericilikle mücadele olarak özetliyor. Her eğitim-öğretim yılının başında kitapları inceleyen liseli feministler, herhangi bir düşmanlık besleyen ve eril dil barındıran içerikleri tespit etmeye çalışıyor. "Dilinidüzelt" kampanyası da bu aşamada doğuyor:
"Eğitim materyallerinin kalitesizliği ve öğrencilere biçilen hayat tarzı da bu kampanyayı tetikledi. Bize sürekli ders çalışmamız, test çözmemiz dayatılıyor. Üniversite sınavını kazanmamız için kafamızı kaldırmadan ders çalışmamız gerektiği söyleniyor. Biz de tüm sıra arkadaşlarımıza 'Test çözdüğünüz kitaplarda eril dil varsa bizimle paylaşın' dedik. Bu yayınları listeleyip kitapçılara astık. Sonra da boykot çağrısı yaptık. Sesimizi daha geniş kitlelere duyurabilmek için Change.org sitesinde bir imza kampanyası başlattık. Şimdilik ifşa ettiğimiz kitaplar, kaynak kitaplar.
"Ders kitapları o kadar niteliksiz ki bizi onlara mecbur bırakıyor. En ucuz kaynak kitap 40-50 TL. Bu anlamıyla boykot çağrımız kapitalist sömürü sistemine karşı bir duruş da. Boykot ettiğimiz kitaplar arasından biri dönüş yaparak, 'Gelecek baskılarda bunlara yer vermeyeceğiz' dedi. Eğitimi eril dilden arındırana kadar mücadelemize devam edeceğiz."
Kadın düşmanlığı ve LGBTİQ+ fobi her yerde
Ceren’e göre, eğitim materyallerinin eril dille donatılmasının yanı sıra okul idarecileri ve öğretmenler de bu sistemin bir parçası. "Okul idarelerinde de kadın düşmanlığı, LGBTİQ+ fobi ve yandaşlık söz konusu" diyor ve ekliyor:
"Aydın, öğrencilerini düşünen idari kadro yok denebilir. Yandaş okul idarecilerinin güvenliğimizi sağlayamayacağını, müfredatlardaki gerici konularla bir algı yaratma peşinde olduklarını bilerek, buna karşı kendi aydınlık ve feminist yolumuzu çizmeye çalışıyoruz. Haftanın 5 günü 8-9 saat okulda eril dile maruz kalıyoruz. Ben yürüttüğüm mücadele kapsamında arkadaşlarıma bunu anlatıyor, onları bilinçlendirmeye çalışıyorum."
"Okullarda şiddet ve tacizin boyutu çok fazla"
Liseli Feminist Dalga’nın gündeminde 1 Temmuz’da fiilen yürürlükten kaldırılacak İstanbul Sözleşmesi de var. Geçen hafta İzmir’de eylem yaptıklarını vurgulayan Ceren, "İstanbul Sözleşmesi’nin hayati değerini liseliler bakımından vurgulamaya ve sıra arkadaşlarımıza yaymaya çalışıyoruz" diyor. Sözleşmenin feshedilmesinin, okuldaki güvenliklerini de tehlikeye atacağını vurgulayan Ceren, şunları söylüyor:
"Okulda tacize ve şiddete maruz kaldığımızı idareye bildirdiğimizde, uyguladıkları bir yaptırım yok, başlarından defetmek peşindeler. Bunu yargıya taşıdığımızda da erkek adalet karşımıza çıkıyor. Liselerdeki şiddet ve tacizin boyutu gerçekten çok fazla olmaya başladı. 2018’de İstanbul’da Kadriye Moroğlu Lisesi’nde bir coğrafya öğretmeni sıra arkadaşımıza tacizde bulunmuştu, görevinden alınmayıp başka bir okula atandı. Şiddet uygulayan, taciz eden öğretmenler ve idareciler liselerde görevlerine devam edebiliyor. Onlar tarafından taciz ve şiddete uğradığımız bir durum söz konusuyken, erkek adalet varken, İstanbul Sözleşmesi de feshedilirse yaşam güvencemiz ortadan kalkacak."
İkili cinsiyet sistemi ve stereotipleştirmeCeren, kitaplarda denk geldikleri cinsiyetçi söylemlere yönelik şu örnekleri veriyor: Oxford University Press’in English File isimli İngilizce kitabında “Men talk just as much as women” başlığıyla oldukça yaygın bir kadın düşmanı söyleme yer veriliyor. Kadınların çok konuştuğu üzerine “Erkeklerin kadınlar kadar çok konuşması gerçek olabilir mi?” deniliyor. Aynı kitapta yer alan “Men's, women's Role” başlığında ise, toplumsal cinsiyet rollerinden örnekler verilirken, “Kadınsan iki dakika boyunca arabalar hakkında, erkeksen alışveriş hakkında konuş” denilerek ilgi alanları cinsiyetleştiriliyor. Kitabın bir başka bölümünde "Kızlar erkekleri sevmez, kızlar araba ve parayı sever; Oğlanlar, kızlar komik olmadıklarında onlara gülerler" şeklindeki ifadelerle kadınlar küçümseniyor. -Okulda ya da dershanedeki deneme sınavlarında cevap kâğıdında “Kız/erkek” işaretlemeleriyle hem cinsiyet üzerinden istatistik oluşturmaya çalışılıyor hem de ikili cinsiyet sistemi üzerinden gidiliyor. -Testlerde genel olarak paragraf sorularında erkekler bir kahraman olarak nitelendiriliyor, kadınlar salt giyim, kozmetik üzerinden ele alınıyor. “Adam etmek” gibi söylemlerle cinsiyetçilik sürüyor. -Din kültürü ve ahlak bilgisi kitaplarında erkeğin kahraman olduğu, kadının kocasının sözüne uyması gerektiği yazıyor ve LGBTİQ+lar ise doğrudan yok sayılıyor. Bunlar iktidarın, hem “İstanbul Sözleşmesi aileyi yıkıyor” diyerek feshetmeye kalkışması hem de makbul kadın yaratma, kadınları, LGBTİQ+’ları aileye hapsetme ve erkek egemenliğini sürdürmeye çalışmasından kaynaklanıyor. |
Liseli Feminist Dalga kimdir?
Ceren, önceden “Liseli Genç Umutçu Kadınlar” ismini kullandıklarını belirterek, Liseli Feminist Dalga’nın oluşumuna ilişkin şunları anlatıyor: "Aslında Umutçu Kadnılar, yıllardır var olan bir oluşum. Ancak ikili cinsiyet üzerinden ilerlemenin, feminist harekete zarar verdiğini; LGBTİQ+’ların güvenlik ve varlıklarını duyurma konusunda sıkıntı çekebileceklerini düşündük. Bu mücadeleyi ikili cinsiyet sisteminden ayırıp ezen-ezilen ilişkisine çevirmek istedik. Bu 7 Mart’ta ismimizi Liseli Feminst Dalga olarak değiştirdik."
(MY/SO)