*Fotoğraflar: Berfin Bayır
* Bu haber, Atölye BİA İletişim Platformu atolyebia.org'da yayınlanmıştır.
Tarihi Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan Ankara Kurtuluş Parkı, tartışmanın tam ortasında kaldı. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, belediye ile TED Üniversitesi arasında imzalanan protokolle parkın kamusal alan olmaktan çıkarılacağını söylüyor. Belediye ise bu iddiaya itiraz ediyor.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, geçen Haziran ayında Türk Eğitim Derneği’ne bağlı TED Üniversitesi ile "Kurtuluş Parkının Yeniden İşlevlendirilmesi Protokolü" imzaladı. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin böyle bir protokole itirazı var.
Mimarlar Odası, halkın kullanımına açık parkın nasıl “işlendirileceği”nin anlaşılamadığını söylüyor. Ve parkın özel bir üniversitenin kullanımına sunulduğu gerekçesiyle protokolü yargıya taşıdı. Konuyu kamuoyunun gündemine taşımak amacıyla da 18 Kasım'da Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından, TED Üniversitesi önünde basın açıklaması yapmak istedi. Açıklamaya polis müdahale etti.
"Türkiye'de sürecin nasıl geliştiğini biliyoruz"
Kurtuluş Parkı'nın birinci derece doğal sit alanı olduğunu söyleyen Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, belediyenin asli görevinin parklara, bahçelere bakmak ve yaşanabilir kılmak olduğunu vurguladı:
"Ama belediye asli görevini özel bir üniversiteye veriyor. Öncelikle, bir doğal sit alanı işlevlendirilemez. Zaten işlevli. Park herkese açıktır. Bir parkta, kamu alanında üniversitenin ihtiyacını karşılayacak düzenlemelerin yapılması hukuken mümkün değildir. Böyle bir durum idari hukuk açısından da sakat. Biz Türkiye'de sürecin nasıl geliştiğini biliyoruz. İstediğiniz kadar iyi niyetli olun. Birisi kamu kurumu, halk yararını önceliyor. Öbürü bir vakıf, eğitim alanında özel bir okul işletiyor. İkisinin çıkar ilişkileri de farklı."
Kamuoyundaki kafa karışıklığı konusunda belediyenin şeffaf olması gerektiğimi de belirten Candan, protokolde yer alan gizlilik maddesine dikkat çekti ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak protokole ancak 4 ay sonra ulaşabildiklerini belirtti.
Peki halk ne diyor?
Kurtuluş Parkı’na konumundan dolayı Ankaralılar’ın yoğun olarak kullandıkları bir park. Protokol hakkında fikirlerini sorduğumuz kişiler isimlerini vermek istemese de belediyenin parkla ilgili tasarrufuna tepkililer.
Oyun oynamaları için çocuklarını Park'a getiren 40 yaşındaki ev kadını, parkın belli bir kesiminin 10 yıllığına özel bir üniversitenin kontrolüne verilmesini yanlış bulduğunu söylüyor: "Burası zaten Kızılay'ın göbeği gibi bir şey. Kalbi gibi hatta. Kalbinin bir tarafını kesmek gibi düşünebiliriz."
Biri yüksek lisans diğeri doktora öğrencisi olan iki genç haftada en az bir kez parka geldiklerini anlatıyor. Protokolden haberi olduğunu ancak ayrıntısını bilmediğini belirten yüksek lisans öğrencisi, "Üniversitenin kullanımına verilirse (üniversitenin) fazlasıyla kullanacağını düşünüyorum" diyor. Kurtuluş Parkı'nı şehrin göbeğindeki nadir parklarımızdan biri olarak niteleyen doktora öğrencisi ise şu ifadeleri kullanıyor:
"Kurtuluş Parkı'nın kamu dışında kullanılmasına karşıyım. Burada sadece gençler yok. Aynı zamanda orta yaşlı ve daha yaşlı insanlar da var. Eğer kampüs haline getirilirse onların da kullanımı zor hâle gelecektir."
"En güzeli burası böyle kalsın"
Tespih ve selpak satan bir kadın ise her gün parktaymış: "Saat 1'de geliriz, akşam 8'e kadar buradayız. Öyle bir anlaşma olursa biz gelemeyiz yani açıkça görüyorum ben. Biz burada selpak ve tespih sattığımız için çevreye rahatsızlık veririz diye bize bunu yaptırmazlar. En güzeli burası böyle kalsın."
Parkta karşılaştığımız yedi lise öğrencisinden yalnızca biri protokolden haberdarmış. Düzenlemenin neden bir üniversiteye verildiğini anlamayan öğrenci, "Belediyenin parası mı yok? Yapılması gerekiyorsa belediye yapsın. Koskoca belediye üniversiteye mi kaldı yani? Bir ton vergi ödeniyor. Belediye illa ki bütçe bulur bir yerden" diyor. Diğer bir öğrenci ise doğaya zarar verilmeyecekse ve parkın herkese açık niteliği korunacaksa uygulamanın yararlı olabileceği kanısında: "Ama alan sadece üniversiteye özgü olacaksa ya da ağaçları keseceklerse olmasın."
Avukat Şükran Hanım da haftada birkaç kere, oturmak ya da parkurda yürüyüş yapmak için geldiğini anlatıyor. Ve anlaşmanın içinde özel teşebbüs olduğu için endişe duyduğunu dile getiriyor: "Onlar (TED Üniversitesi) mutlaka kendilerine yönelik şeyler yapacaklardır. Bu, kamuya yarar sağlamayacaktır. Bu alanın değerlendirilmesini isterim ama sonuçta yapılacak olan şey ne ola ki bize faydası dokunsun? Burası kısıtlanmamış bir yer. Ama ortada böyle bir yer olursa, kısıtlanmamışın içinde kısıtlanmış bir yer olacak."
TED Başkanı: "Bir çime bile dokunulmayacak”
Tartışmaların ve protokolün taraflarından Türk Eğitim Derneği’nin (TED) Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu ise şu bilgileri verdi: "Bugün Parkı vatandaşlar kısıtlı bir zamanda ve parkın dar bir alanını kullanıyor. Öyle ki güvenlik sorunu nedeniyle ne bölge halkı ne de bu semtte okuyan öğrenciler akşam belli bir saatten sonra bu alanı verimli olarak kullanamıyor. Kurtuluş Parkı içindeki kullanım alanı ise çok kısıtlı. Parkın tam ortasında atıl halde bir yapı var ve parkın dörtte biri tel örgü ile çevrilmiş vaziyette."
Öngörülen düzenlemeler sonrası parkın kullanımının sınırlandırılmasının söz konusu olmadığını ve verilen tepkilerini anlamadıklarını belirten Pehlivanoğlu, "Bugün Ahmet Amca orada öğle saatinde gidip kitabını okuyorsa, aynını yine yapacak. Hatta oraya açılacak kütüphaneyi de kullanabilecek. Bugün bir anne sabah bebeğini gezdiriyorsa yine aynını yapabilecek" diye konuştu.
Bölgedeki üniversiteler ve tüm diğer okulların bu alandan faydalanır hâle geleceğini dile getiren Pehlivanoğlu proje ile ilgili de şu bilgileri verdi: "Sanatçılarımız, müzisyenlerimiz, heykeltraşlarımız, ressamlarımız yani farklı branşlardan herkes burada mesleğini yapabilecek. Halkla buluşabilecek. Öğrenciler için yapılacak açık dersliklerde çevredeki istisnasız tüm okullar faydalanacak. Burası herkes için bir yaşam alanı olacak. Parkın içinde bisiklet yolu, semt sakinlerine çevredeki tüm öğrencilere açık olacak. Bir çime bile dokunmadan yürütülen bir projelendirme bu."
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin açıklaması:Ankara Büyükşehir Belediyesi, TED Üniversitesi ile imzaladığı Kurtuluş Parkı'nın Yeniden İşlevlendirilmesine İlişkin Protokol hakkında yazılı bir açıklama yaptı. Yazılı açıklamada şöyle denildi: "Parkın TED Üniversitesi ya da herhangi bir kuruma devredilmesi söz konusu değildir. Parkın tamamı ya da bir kısmının halkın kullanımına kapatılması söz konusu değildir. Protokoldeki ‘gizli madde’, park için yapılan çalışmalar hakkında değil yapılacak projenin 4734 Sayılı Kanun hükmüne göre yaklaşık maliyetinin açıklanmaması ile ilgilidir.” |
"En az 100 tür var"Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği'nden orman mühendisi Ahmet Demirtaş, 2012'de basılan Ankara Park ve Bahçeleri Egzotik Ağaç ve Çalıları kitabına göre Kurtuluş Parkı'nda 54 odunsu bitki, ağaç ve ağaçcık türü bulunduğunu belirtiyor. Bununla birlikte Demirtaş, en az 100 tane tür olduğunu vurguluyor. Demirtaş, parkın içinde tescil edilmiş ağaçlar olduğunu da anlatıyor: "Bir tane alıç ağacı olarak tescil edilmiş ağaç var. Adı da melez alıç ya da melez devedikeni. Latince adı da crataegus crus-galli. Pılnar meşesinin (Quercus ilex) de içinde bulunduğu çok sayıda ağaç, ağaçcık ve çalı grubu var. Pılnar meşesi aslında Akdeniz, Ege ve Batı Karadeniz'de doğal olarak yetişen bir meşe türüdür. Bu kışın yapraklarını dökmez. Ankara'da yetişmesi de beklenmez. Çünkü soğuk ve kuru havaya uygun değil. Ama Kurtuluş Park'ında üç tane var. Herhalde 12-13 metrenin üzerinde uzunluğu. Ve sağlıklılar." Demirtaş, parkın düzenlenmesi yetkisinin üniversite verilmesini ise sakıncalı buluyor: “TED Üniversitesi'nde ağaç ve bitkiyle ilgili bir bölüm yok. Planlama yapabilirler ama yapacakları planlar eksik kalır. Var olan ağaç ve bitkilere zarar verebilir. Onlar zarar vermediğini düşünebilirler. Çünkü ağaçların sadece toprak üzerindeki kısımlarını dikkate alabilirler. Toprak altındaki köklerini, yapısal durumlarını dikkate almayabilirler." Tarihi Cumhuriyet dönemine dayanıyorAnkara’nın başkent ilan edilmesinden sonra Atatürk Orman Çiftliği ile beraber Ankara’nın ilk fidanlıklarından olan Kuruluş Parkı, park olarak resmen 1980 yılında açıldı. 60 yıllık ağaçların da bulunduğu park alanı 110 bin metrekareyi buluyor. Bugün içinde çocukların oyun alanından dinlenme tesislerine, yürüyüş yollarına kadar pek çok bölüm yer alıyor. |
(MY/SO)