Rawest Araştırma'nın Cuma günü paylaştığı “Kürt Meselesi, Kürt Siyaseti ve Demirtaş” başlıklı araştırmasının sonuçlarına göre, Kürtler 31 Mart seçimlerinin sonuçlarına ihtiyatlı yaklaşıyor ve eşitlik, adalet ve ana dil taleplerinde ısrar ediyor.
“Kürt kimliği artık Türkiye’de
yüksek sesle ifade ediliyor”
31 Mart yerel seçimlerinden sonra 1406 kişiyle yüz yüze görüşülerek yapılan araştırmanın kimliğe yönelik bölümünde Kürtlerin kendilerini hangi kimliklerle tanımladığına yönelik sorulara verilen cevaplarda yüzde 53,5 ile birinci sıradaki “Müslüman” kimliğini yüzde 28,1 ile “özgürlükçü” ve yüzde 24,8 ile “dindar” kimlikleri izliyor. Rawest Araştırma, “seküler” yerine “özgürlükçü” ve “İslamcı” ya da “muhafazakâr” yerine “dindar” kimlik beyanlarını göstererek Kürtlerin din eksenindeki gerilimde tutumlarının daha yumuşak olduğuna dikkat çekti.
Kürt olmanın ne anlama geldiğine yönelik açık uçlu bir soruya verilen yanıtlarda Kürt kimliğini benimsemek, mağduriyet, direnç ve mücadele gibi kavram grupları öne çıktı. Araştırmaya katılanların yarısından fazlası kendini Kürt olarak gördüğünü söylerken Rawest Araştırma’ya göre Kürt kimliği artık Türkiye’de yüksek sesle ifade ediliyor ve taşınıyor.
Ana talepler eşitlik, adalet ve ana dili
Araştırmaya katılanların yüzde 58’i Türkiye’de bir Kürt sorunu olduğunu düşünüyor, yüzde 17’si ise Kürt sorunu olmadığını ama Kürtlerin sorunları olduğunu savunurken yüzde 15’lik bir kesim Kürt sorunu olmadığını düşünüyor. Katılımcıların yarısı Kürt sorunun kaynağını Kürt kimliğinin tanınmaması ve devletin Kürtlere ayrımcılık yapmasıyla ilişkilendirirken başlıca talepler arasında eşitlik, adalet ve ana dil yer alıyor.
Katılımcıların yüzde 44’ü ana dili Kurmanci ya da Zazaki olan öğrencilerin okullarında çift dilli eğitim uygulanmasını istiyor. Eğitim dili Türkçe olmalı ve ana dil okullarda öğretilebilmeli diyenlerin oranı yüzde 27’ken okulda ana dil öğretmeye gerek olmadığını beyan edenlerin oranı yüzde 20’de kalıyor, katılımcıların yüzde 9.7’si eğitim dilinin sadece Kurmanci ya da Zazaki olması gerektiğini söylüyor. Kürtlerin yaşadığı bölgelerde ana dil ne olmalı sorusuna verilen yanıtlarda ise çoğunluk resmi dilin Türkçe kalması gerektiğini ama kurumların Kürtçe de hizmet verebilmesi gerektiğini söylüyor.
DEM Parti’yi CHP takip ediyor
Katılımcıların üçte biri siyasetle ilgili olduğunu ifade ederken Rawest Araştırma, tablonun geçen yılki araştırmadan farklı olmadığını kaydetti ve durumu Kürtlerin siyasete yönelik umutsuzluğuyla ilişkilendirdi. Siyasete ilginin Batı’da Bölge illerine göre daha yüksek olduğuna dikkat çekilirken HDP ve DEM seçmenlerinin diğer seçmenlere göre siyasetle daha ilgili oldukları kaydedildi.
Katılımcıların çoğu, Türkiye’de yeni bir siyasi partiye ihtiyaç olmadığı görüşünde. Araştırmaya göre Kürtlerin idealindeki parti, Kürdîlik tarafından bağlanan sosyal demokratlık ve dindarlık akslarından meydana geliyor.
Araştırmanın meclis siyasetine yönelik kısmında, partilere duyulan yakınlığı 1’den 10’a yükselen bir skalada HDP/DEM dışında hiçbir parti 4 seviyesini geçemedi. HDP/DEM 5,96’lık bir puanla katılımcıların kendilerini en yakın bulduğu parti olurken AKP, 3,80 ile ikinci sırada yer alan CHP’nin gerisine düştü.
Öte yandan Rawest Araştırma, Batı illerindeki katılımcıların CHP ortalaması 5,39 seviyesindeyken Bölge illerinde 3,02’de kalmasını Batı metropollerindeki siyasi ittifakların toplumsal tabanda karşılık bulmasıyla açıklıyor ve Bölge illerinde eski kodların belirli ölçüde devam ettiğini ve AKP’nin Kürtlere daha yakın olarak görüldüğünü kaydediyor. Bunlara ek olarak gençlerin genel olarak tüm partilere daha fazla mesafeli yaklaşması dikkat çekiyor.
Araştırmaya göre Kürtler 31 Mart yerel seçim sonuçlarına ihtiyatlı yaklaşıyor. Katılımcıların yüzde 37’si yerel seçim sonucundan memnun olduğunu belirtirken yüzde 49’u seçimlerin Türkiye için iyi sonuçlandığı düşüncesinde. Seçimden memnun olan katılımcıların oranının Batı illerinde daha yüksek olduğu görülüyor.
İtibarı en yüksek lider Demirtaş
Katılımcıların yine 1den 10’a liderlerin itibarını puanladıkları bir cetvelde Selahattin Demirtaş dışında Türkiye genelinde 6 puanı geçen bir lider bulunmuyor. 7,1’le birinci sırada olan Demirtaş’ı 5,5 ile Ekrem İmamoğlu ve 5,1 ile Leyla Zana takip ediyor. Batı illerinde 6,6 puan alan İmamoğlu'nun Bölge illerinde 4,9’da kaldığı görülüyor.
Araştırmaya göre Demirtaş genel Kürt kamuoyunda olumlu algılanıyor ve Türkiyelileşme siyasetinin ikonu olarak görülüyor. Açık uçlu sorulara verilen yanıtlara göre Demirtaş, “Kürt kimliğine sahip çıkmak”, “Kürt haklarını savunmak” ve “Kürtler dışındaki toplumsal kesimlerle diyalog ve medeni bir kamusal alan inşa etme becerisi” ile tanımlanıyor. Araştırma ekibine göre “Kürtlerin ilk sivil lideri” olan Demirtaş, metropol ve bölge Kürtlerini birleştirirken Türkleri uzaklaştırmayan, Kürtlere çok yakın olan ama Türklere uzak olmayan bir lider olarak yorumlanıyor.
Araştırmada Demirtaş’ın Kürt sorununun çözümünü temsil eden bir simge haline geldiği gözleniyor. Tanıma ve kabul gibi talepleri merhamet ve hiyerarşiyle seslendiren önceki aktörlerin aksine Demirtaş’ın “göz hizasından konuşan” ve eşit olma hukukunu daha iyi çerçevelendiren bir profil olarak öne çıktığı kaydediliyor. Katılımcıların yüzde 61,9’u Demirtaş’ı “dost” olarak görürken yüzde 14,1’i “düşman” olarak nitelendiriyor.
Türkiyelileşme önemli bir beklenti
HDP’li katılımcıların üçte ikisi Demirtaş’ı lider olarak görürken AKP’li katılımcılar arasında da Demirtaş'ın HDP’ye göre makul bir profil çizdiği kaydediliyor. AKP’li katılımcıların, Demirtaş’ın 7 Haziran öncesinde artan popülaritesini Kürt sorunun çözümüne alan açmak için kullanmadığı eleştirisi iki grubun kesişim kümesinde yer alıyor. Demirtaş’ın siyaseti, Kürtlük, dindarlık, Türkiyelilik ve solculuk düzeylerinde mevcut haliyle yeterli bulunuyor, en fazla beklenti Türkiyelilik söyleminin artırılmasında toplanıyor.
Katılımcıların yarısından fazlası HDP/DEM’in Türkiye’yi bölmek isteyen bir parti olduğu görüşüne katılmıyor. Araştırmaya göre HDP/DEM’in Türkiyeli bulunma oranı yüzde 30’ken katılımcıların yüzde 44’ü Türkiyelileşme siyasetinin devam etmesini istiyor, yüzde 40’ının ise Türkiyelileşme siyaseti hakkında bilgisi yok. Katılımcıların yüzde 48,8’i, HDP/DEM karşısında Demirtaş’ı destekleyeceğini belirtse de yüzde 43,7’si HDP/DEM’de siyaset yapmaya devam etmesini istiyor.
Demirtaş hakkında yargılar
olumlu, farkındalık düşük
Katılımcıların sadece yüzde 14,5'i Demirtaş’ın adil yargılandığını düşünürken yüzde 15,5’İ suçlu olduğuna inanıyor. AKP seçmeni olduğunu beyan eden katılımcıların yüzde 37,3’ünün Demirtaş’ın adil yargılandığını ve yüzde 45,9’unun suçlu olduğunu düşündüğü görülse de Rawest Araştırma’ya göre Demirtaş bu kesim tarafından daha ziyade “hatalı” bulunuyor. Katılımcılardan bir kısmı, Demirtaş’ın suçlarının Cumhurbaşkanına hakaret veya düşünce suçu olduğunu düşünüyor.
Demirtaş hakkındaki sorulara verilen “bilmiyorum” ya da “fikrim yok” yanıtlarının fazlalığı farkındalık eksikliğine işaret ediyor. Araştırmacıların yorumlarına göre, Demirtaş’ın yedi senelik hapis süreci ve siyasete doğrudan müdahale edememe hali gençlerdeki popülaritesini zedeliyor.
Amedspor’un yükselişi
siyasetten bağımsız değil
Katılımcıların kültürel eğilimlerinin de mercek altına alındığı araştırmada “Kürtçe müzik sever misiniz?” sorusuna yüzde 60’lık bir kısım “Evet” cevabı verse de katılımcıların yüzde 36’sı Kürtçe söyleyen bir müzisyen bilmediğini ifade ediyor. Adı sayılan Kürtçe söyleyen müzisyenlerde ise Ahmet Kaya, Şıvan Perver ve Ciwan Haco gibi geleneksel isimlerin yanında Mem Ararat ve Rojda dikkat çekiyor. Müzik konusuna ek olarak, Ağustos 2023’te yapılan bir araştırmada katılımcıların yüzde 8,7’si ilk ya da ikinci tuttuğu takımın Amedspor olduğunu belirtirken Nisan 2024 tarihli araştırmada oranın büyük bir artışla yüzde 17,4’e çıktığı görülüyor.
Rawest Araştırma ekibi, kendini Kürt milliyetçisi olarak tanımlayanların da Türkiyeli olarak tanımlayanların da artmasını bir paradokstan ziyade bir sentez olarak değerlendiriyor ve bu durumun yakın gelecekte Demirtaş’ın yönetmesi gereken esas mesele olacağını öngörüyor.
(NK/AEK)