* Çizim: Ercan Altuntaş
Kobanî davasının 11. duruşmasının altıncı oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonundaki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 kişi yargılanıyor.
Sincan Cezaevinde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde tutulan siyasetçiler SEGBİS aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
“Yargı sistemi kaybolmuş halde”
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Kandıra Cezaevi'nden duruşmaya SEGBİS ile bağlanan ve yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak konuştu:
“Günümüz Türkiye’sinde sanırım en zor meslek hukuk. Sizin durumunuzdan biliyoruz ki siyasi baskı ve angajmanlar içinde yargı sistemi kaybolmuş halde. Savunma yapanlar açısından da görüyoruz ki görevlerini yaptırmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Arkadaşlarımız en ağır koşullarda, yaptıkları işin adaletin tecelli etmesi konusunda bir sonuç alınacağından inançları kalmayarak bu mesleği sürdürüyorlar.
“En büyük saygısızlığı siz kendiniz yapıyorsunuz. Ne yapmak istediğinizi gerçekten anlamıyorum. Bizi duruşmaları protesto etmeye mi teşvik ediyorsunuz? Hayatın olağan akışı diye bir şey var. Burası F Tipi bir hücre. Her birimiz odamızdan geliyoruz ve üçümüzü buraya getirmeleri en az yarım saati alır. Ama siz bunu anlamak istemiyorsunuz. Hani derler ya ‘Onu bunu anlamam bugün 5 ton portakal toplanacak’, size bunu diyen bir patron varsa ancak böyle çalışılır. Sizi tehdit mi ediyorlar, şantaj mı yapılıyor bilmiyorum. Nedir telaşınız.
“İyi niyet beklemiyoruz, hukuka uymanızı istiyoruz”
“Kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan kumpas bir dava var. Böyle mi sürdüreceksiniz duruşmayı? Ölsem kalsam bu SEGBİS’te beklemek zorunda mıyım? Aile görüşüne çıkamaz mıyım? Böyle bir yargılama olur mu? Sizden iyi niyet beklemiyoruz. Sizin de yazılı hukuk kurallarına uymanızı istiyoruz.
“Ben yokken tanık dinleyemezsiniz. Biz duruşmada ne olup bittiğini bulmaca çözer gibi çözmeye çalışıyoruz. Dosyaya giren evraklar bize gelmiyor. Bunları tasnif edilip, tarafımıza gönderin artık.
“Bu ülke, halkımız daha iyisini hak ediyor”
“Biz çocuk falan değiliz, biz bu ülkeyi yönetmeye aday siyasetçileriz. Bu kadar otoriterliğin, zorbalığın, hukuksuzluğun olduğu bir yerde siyaset yapmaya cesaret etmiş kişileriz. Topluma ve insanlara karşı sorumluluğumuz var. Bu ülke, insanlar, halkımız daha iyisini hak ediyor. ‘Daha iyisi de şöyle olabilir’ deyip siyaset yapmak için sahneye çıkmış ve yıllarca siyaset yapmış insanlarız.
“Biz neyin ne olduğunu, hukuk ve toplumsal sistemin ne demek olduğunu iyi biliyoruz. Hukuksuzluğu yaşaya yaşaya ve buna karşı mücadele ede ede öğrenen insanlarız. Savunma hakkını hakkıyla kullanabilmem için duruşmaya eklenen her evrakı görmem gerek. Bunları bana ve tüm arkadaşlarıma tebliğ edeceksiniz.
“‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ diyemezsiniz”
“Bahtiyar Çolak’ın sağlık sorunuyla ilgili bir rapor okudunuz. Birilerinin hayatı magazin olabilir ama bizim değil. O evrakın elime gelmesi lazım. O evrak fiziki olarak elime gelecek ki bize söylenen ile asıl olanı öğrenelim.
“Sabah okuduğunuz belgeye dair şunu net söylüyorum. Bu bir düstur olmuş; bunu hem siyasette hem de hukukta yapıyorlar, ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ diyemezsiniz. Bir mahkemenin hakimi şerh koyarsa geri kalan üyeler bir şey yapabilir mi? Hakimin imzası iddianamenin kabulüdür.”
“Kumpas sürecinin açığa çıkması lazım”
“Bana Türkiye yargı tarihinde bir tane örnek gösterin. İçtihat var değil mi hukukta. Bir tane örnek gösterin, içtihat kabul edelim. CMK’nin falanca maddesi diyemem ama hayatım hukuksuzluklarla geçmiş insan olarak hukukun mantığını biliyorum. O nedenle bu davanın durması lazım.
“Bahtiyar Çolak’ın kabul ettiği iddianame ile bu dava yürüyemez. Bahtiyar Çolak kendisinin de itiraflarında olduğu üzere çete faaliyetlerinde yer almış bir kişidir. Basından çıkanlardan hariç olarak söylüyorum; bu tür çete örgütleri siyasi iktidardan güç almadan ilerleyemez.
“Siyasi iktidarla karşılıklı menfaat yürütmüşler. Karşılıklı uzlaşır ve olurlar çete, organize iş. Bahtiyar Çolak bunun böyle olduğunu çok iyi biliyordu. Onun önüne bu kumpas dava getirildi ve dedi ki ‘Ben buna bu kadara bakarım’ Peki siz niye bu kumpasın parçasısınız? Akıldan mantıktan uzak bir yargılama pratiği olabilir mi? Bunlar bir pazarlık sonucudur ve açığa çıkacak. Bütün bu kumpas sürecinin açığa çıkması lazım.”
“Kim kiminle ne üzerine anlaştı?”
“Kobanî IŞİD tarafından işgal edilirken, insani ve vicdani olarak sokağa çıkarak bir iki söz kuran insanlara dava açıldı. O dönem derin devlet tarafından provoke edildi ve üstelik o dönemin müsebbi olanlar bize bu davayı açtı. Biz biliyoruz ki bunlar tarih önünde sanık sandalyesine oturacaklar.
“Kobanî sürecinde ortaya çıkan derin devlet bu dosyanın açılması sürecinde de ortaya çıktı. Kobanî olaylarının nasıl olduğunu açığa çıkarmak istiyorsak; kumpasın nasıl kurulduğunu anlamak gerek. Kim kiminle ne üzerine anlaştı, nasıl bölüştü? Bunu açığa çıkaracak olan da Bahtiyar Çolak’tır.
“Aynı yoldan yürüyorsanız…”
“Bahtiyar Çolak’ın neden HTS kayıtlarını, görüşmelerini çıkarmıyorsunuz? Bu duruşmayı durdurup, önce Bahtiyar Çolak’ı araştıracaksınız. Bu kumpasın nasıl olduğunu teşhir edeceğiz.
“Siz de Bahtiyar Çolak ile aynı yoldan yürüyorsanız, o da sizin bileceğiniz bir şey. Tarihi adalet tecelli eder. Hiçbir şey gizli kalmamıştır, çıkacak bir gün. Bahtiyar Çolak’ın içinde bulunduğu ilişkilerle biz bir doğal yargıç ilkesiyle mahkeme karşısına çıkmadık, özel heyetin karşısına çıkarıldık.
“Doğal değil atanmış bir yargıçtı”
“Neden özel olarak 22. Ağır Ceza Mahkemesi seçildi, neden başka davalardan azade edildi? Doğal değil atanmış bir yargıçtı. Çünkü bu kadar kirli bir dosyayı ancak kirli ilişkiler ağına sahip ele teslim edebilirlerdi.
“Birazcık vicdanla, adaletle, hukukla bağı olan birisi böyle bir iddianameyi kabul etmezdi. Tencere yuvarlanıp, kapağını buldu. Çeteler birbirini bulup, kumpası bizim üzerimizden yürütüyor. Bu dosya kirli. Temiz olduğunu düşünen bir an önce kendisini bu dosyadan kurtarır.
“Dosyanın üzerine çetelerin gölgesi düştü”
“Bu yargılamanın durması lazım. Hukuksuzluk üstüne hukuksuzluk. Bahtiyar Çolak’ın yaptığı tüm işlemler önce usulsüzdü şimdi ise şaibeli oldu. Bu dosyanın üzerine çetelerin gölgesi düştü.
“Siyaset gizli yapılacak bir iş değildir. Onun için de bunu her yerde bağıra bağıra söyledim. Birilerinin hoşuna gitmemiş, beni yargılıyor. Burada da söyleyeceğim. Çıkacağım, konuşacağım. Ne konuştuysam, niye konuştuysam saatlerce anlatacağım.
“Benim gizleyecek, saklayacak bir şeyim yok. Ben siyaset yapıyorum. Kürek mahkumları gibi de ayın 15 günü kesintisiz, hayatın olağan akışına aykırı bir şey yapmanıza izin vermeyeceğiz.
“Bu dava Türkiye’nin siyasi ve hukuk tarihine birçok yönden geçecek. Ama bir yönüyle daha geçecek. Onurlu siyaset nasıl yapılır, bunun da gösterildiği bir yer olacak. Biz onurlu siyasetin temsilcileri olarak hakikatin peşinde koşmaya devam edeceğiz. Dinlenecek tanıkların bize önceden bilgilendirilmesini talep ediyorum.”
Ardından önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş söz alarak, “Sorgu yapılmadan delil toplayamaz, tanık dinleyemezsiniz” diyerek mahkemenin Kışanak’ın talebinin karara bağlanması yerine tanık dinlenmesini eleştirerek, tanıkların dinlenmeden önce kendilerine tebliğde bulunmasını talep etti.
Mahkeme, daha önceki ara kararını hatırlatarak siyasetçilerin savunma yapmadığı takdirde tanıkların dinleneceğini ifade etti ve talebin reddine karar verdi.
Duruşma bugün devam edecek. (AS)