* Çizim: Ercan Altuntaş
Kobanî davasının 11. duruşmasının beşinci oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonundaki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 kişi yargılanıyor.
Duruşmaya HDP milletvekilleri Hüda Kaya, Necdet İpekyüz, Kemal Peköz, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Ankara il ve ilçe örgütü yöneticileri ile çok sayıda avukat katıldı.
Sincan Cezaevinde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde tutulan siyasetçiler SEGBİS aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
Mahkeme başkanı: Duruşmayı germeyin
HDP’nin aktardığına göre bugünkü duruşmada, davanın açık tanığı Kerem Gökalp’in dinleneceğinden yoğun güvenlik önlemleri alındı, çok sayıda TEM Şube polisleri katıldı.
Dosyaya eklenen evrakları okuyan mahkeme başkanı, HSK tarafından görevden alınan ve suç örgütü lideri olmak suçlamasıyla ev hapsi tedbiri uygulanan önceki mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak hakkında sağlık sorunlarına dair istenen raporun dosyaya eklendiğini belirtti.
Avukatların sağlık sorunlarına dair söz talebi mahkeme heyeti tarafından reddedildi. Bunun üzerine avukatlar ile mahkeme başkanı arasında tartışma çıktı. Mahkeme başkanı avukatlara, “oturun yerinize duruşmayı germeyin” sözleriyle bağırdı. Karşılıklı bağrışmalar salonda gerginliği artırdı. Tutuklu siyasetçiler de “Niye bağırıyorsunuz” diyerek, mahkeme başkanına tepki gösterdi.
Mahkeme başkanı duruma tepki gösteren avukatlar Cahit Kırkazak, Kenan Maçoğlu ve Cihan Aydın hakkında “izinsiz söz aldığına” dair tutanak tuttu. Mahkeme başkanının bağırmayı sürdürmesi üzerine avukat Kenan Maçoğlu, “Neyin tedirginliğini yaşıyorsunuz” diyerek tepki gösterdi. Heyet avukatlara söz verilmeden tanık beyanı almak istendi.
“Bugün özel bir aceleniz var”
Uzun tartışmalardan sonra avukat Kenan Maçoğlu söz aldı: “Ne zaman dosyanın ciddi bir aşamasına gelsek gereksiz yere gerginlik yaratıyorsunuz. En önemli delili olarak düşündüğünüz tanık burada. Usule dair basit bir şekilde itirazlarımızı iletecektik. Aylardır duruşma yapıyoruz, bugün ama özel bir aceleniz var. Gerekirse gece yarısına kadar buradayız. Edirne ve Kocaeli’ndeki tutuklu siyasetçilere çağrı yapılması talebinde bulunacaktık.”
Polislerin çıkarılması talebi reddedildi
Avukat Maçoğlu, duruşma salonunda TEM Şube’de görevli polislerin bulunduğunu belirterek, “Şu an tanık üzerinde baskı kurma ihtimalleri var, salondan çıkarılmasını istiyoruz” dedi. Mahkeme başkanı tanık Kerem Gökalp’e salonda bulunanlardan rahatsız olup, olmadığını sorması üzerine tanık, “Rahatsızlığım yok” dedi. Tanığın rahatsız olmaması üzerine mahkeme başkanı talebin reddine karar verdi.
Avukat Cihan Aydın da “Belge okudunuz, siz kaç yıllık hakimsiniz bilmiyorum ama ben 23 yıllık avukatım. Dosyaya giren her evrak ve belgeye ilişkin söz alma hakkımız var. Bahtiyar Çolak’ın hastalığının meraklısı değiliz ama bize COVID olduğu için gelmediği söylenmişti. Biz bunu öğrenmek istiyoruz. Siz duruşmayı provoke ediyorsunuz. Mikrofonumuzu açtınız, şimdi niye bağırmıyoruz. Bizi bağırmak zorunda bırakmayın” şeklinde konuştu.
“Bizi bağırtan da sakin konuşturan da sizin tutumunuzdur. Bize hükmetmeye kalkışırsanız, buna izin vermeyiz” diyen avukat Cahit Kırkazak da kolluğun salonda tehdit olarak kullanıldığını söyledi. Kırkazak, “Mahkemeyi yönetirken, kafanıza göre davranamazsınız. Bahtiyar Çolak’ın raporları bizim için önemlidir” dedi ve dosyaya getirilmesini istedi.
“Sanki 12 Eylül yargılaması”
Tutuklu siyasetçi Sebahat Tuncel, “Bir ülkede polis çoksa özgürlük yok, bir ülkede asker çoksa barış yok, bir ülkede avukat çoksa özgürlük yok” sözüne atıfta bulunarak, “Biz adalet arayışı mı yapıyoruz, yoksa siz bizi cezalandırmaya mı çalışıyorsunuz?” diye sordu.
Eski mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın duruşmalara gelmediği süreci hatırlatan Tuncel, “Bahtiyar Çolak’ı ilk başta biz reddettik. Siz de bu işe ortaktınız. Bizim söylediklerimiz haklı çıktı. Bahçeli ve Soylu’nun hatta Cumhurbaşkanı danışmanlarının davaya nasıl müdahale ettiğini biliyoruz. Kişi olarak Bahtiyar Çolak’ı tanımıyoruz ama yargılama açısından önemlidir. Siz gösteri toplumu yaratıyorsunuz, biz bunun bir parçası olmayız. Bizim şahsımızda bir halkı yargılıyorsunuz. Makamınıza saygı istiyorsunuz, haklısınız. Biz de saygı istiyoruz” dedi.
“Biz sizin kuralsızlığınıza uymak zorunda değiliz” diyen ve kolluğun salondaki yoğunluğunu da eleştirerek, “Tanığın güvenliği önemli ama bizim de güvenliğimiz önemli. Yanımda kaç sıra kalkanlarıyla duran asker, polis var. Sanki 12 Eylül yargılaması. Siz savunmanın da güvenliğini almak zorundasınız. Bağırmakla sorun çözemezsiniz. Sizin bu tavırlarınız karşısında tepki göstermek de insan onuruyla alakalı bir şey. Bizim başımız dik alnımız ak” ifadelerini kullandı.
“Adil yargılanma diyoruz, bağırıyorsunuz”
Tutuklu siyasetçi Dilek Yağlı da heyetin tutumunu eleştirerek, “Biz neredeyse her duruşma adil yargılanma hakkından bahsediyoruz. Siz hep bağırıyorsunuz. Biz böyle olmasını istemiyoruz. ‘Söz istiyoruz’ diyen biz ve avukatlara mikrofon açmıyorsunuz. Bu dava ‘Söz istiyoruz’ davası olarak anılacak” dedi.
Heyetin defalarca reddedildiğini hatırlatan Yağlı, “Yargılamayı istediğiniz gibi sürdüremezsiniz. Bu yargılama süreciyle hukuk dışı olan ne varsa ülkenin yargısına taşıyorsunuz” dedi.
“Derin yapılar mahkemeyi de etkisizleştirmiş”
“Biz bugün buraya tanığı dinlemek için geldik. Dinlemek, anlamak için geldik. Dosyaya sunacak bir hakikat penceresi varsa size sunmak için geldik” diyen Ayla Akat Ata, “Mahkememizin görüldüğü Eylül ayında mahkeme başkanına dair gelişmeler var. 23 yıldır avukatım. Ne zaman söz hakkı isteyeceğimi biliyorum. Ben tanık beyanına dair söz değil, belgeye dair söz talebim olduğumu söyledim. Belge okunduğunda bana söz hakkı vermek zorundasınız. Mahkeme disiplini bozuldu ama sebebi biz değil, söz hakkı isteyen bizlere söz vermeyen sizlersiniz. Ben özgürlüğümün kısıtlandığı her güne bir anlam biçiyorum. Bu kumpas içinde emeği olan insanların, derin yapılar arasındaki çatışma eski mahkeme başkanının da etkisizleştirilmesi noktasına gelmiş. Biz bunları biliyoruz” dedi.
Demirtaş: Magazin olarak merak etmiyoruz
Önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da söz alarak yaşananlara tepki gösterdi. “Avukatlarımıza ve oradaki arkadaşlarımıza yönelik üslubunuzdan kaynaklı bir tartışma mı yaşandı, ne olduğunu anlamadık” sözlerine mahkeme başkanı, “Avukatlar bağırdı, ben de onlara bağırmamaları için bağırdım” şeklinde yanıt verdi.
Mahkeme başkanının “Sizin de merak konunuz belge” sözlerini eleştiren Demirtaş, “Yargılamayı doğrudan ilgilendiren bir delil olarak istedik. Bir magazin unsuru, merak konusu diye nitelemeniz doğru değil. Bahtiyar Çolak’a dair reddi hakim talebimizde 11 maddede sıralamıştık. İddianamenin kabulü ve MHP’nin attığı tweet saati arasında iki-üç dakika süre vardı. MHP Genel Başkan Yardımcısının iddianameye dair bilgileri sızdırmasının tesadüf olmadığını söyledim. Bunu yapabilecek birkaç kişi var. Ya heyet üyeleri ya da katiptir. Bunun üzerine Bahtiyar Çolak, ‘savcı da olabilir’ dedi. Onun üzerine suç duyurusunda bulunulabileceğini söyledi. MHP Genel Başkan Yardımcısı'nın Twitter hesabından iddianame kabulü, sevk maddeleri, istenen cezaların hepsi doğru bir şekilde yazılıp, tweet atılıyor. Şu anda Bahtiyar Çolak’ın itirafçı sanık olduğu bir konuda ‘Çolak’ın da iki numaralı ismi olan yasadışı örgütünün Devlet Bahçeli’nin himayesinde Süleyman Soylu’nun bilgisi dahilinde kurulduğu’ iddiaları var” şeklinde konuştu.
“Ağır suçlamalarla karşı karşıyayız”
MHP’nin bu davanın açılması için grup toplantısında, basın açıklamalarında defalarca çağrı yaptığını hatırlatan Demirtaş, şunları söyledi:
“Anayasa’ya aykırı bir biçimde müdahale etti. Yetmedi Süleyman Soylu, bizi suçlu ilan eden bir video yayınladı. Halen emniyet müdürlüklerinin başı olan bir bakan bizi suçlu ilan etti. Bahtiyar Çolak gerçekten Süleyman Soylu ve Bahçeli himayesinde bu örgütü kurmuşsa bu davayla alakası yok diyebilir misiniz? Bu mümkün mü? Şu anda Türkiye’de bizden daha ağır maddelerle sevk edilen hiçbir dava yok. Ağır suçlamalarla karşı karşıyayız. Bizim iddianamemizi kabul eden, ara kararlara imza atan mahkeme başkanının iktidar ve içişleri bakanı ile ciddi ilişkileri olduğu iddiası var. Siz bizi ilgilendirmez diyorsunuz. Siz benim 2013 yılında ağabeyimle ilgili röportajımı tutuklama gerekçesi sayıyorsunuz ama Bahtiyar Çolak ile ilgili iddiaları duymazdan geliyorsunuz.”
“Bahtiyar Çolak burada dinlenmelidir”
Bahtiyar Çolak’ın masumiyet karinesine saygılarının olduğunu ama itirafçı tanık ise bu dosyaya tanık olarak çağrılması gerektiğinin altını çizen Demirtaş şöyle devam etti:
“‘Süleyman Soylu ve Bahçeli ile ilişkin nedir? Talimat aldın mı?’ sorularını sormak istiyoruz. Hukuksuzluğun dibini buldunuz. Anayasa, CMK, AİHM, AYM kararlarını takan yok. Hukuk dinleyen yok. Sizin durumunuzu anlıyorum. Eleğe dönmüş, oradan yama yapsanız başka bir yerden patlıyor.
“Bu dava bir yıl sürecekse bir yıl, iki yıl sürecekse iki yıl, her duruşmada 9 ay boyunca bizi organize suç örgütü lideri yargılamışsa bunu dile getireceğiz. Bu adam kabul etmiş, çıkmış kurduk demiş. İtirafçı beyanlarını alıp, yıllarca bizi yargılıyorsunuz.
“9 ay boyunca bize yapmadığı şey kalmadı. Sözümü kesmeye çalıştı ama ortaya çıktı ki Bahçeli ve Soylu’nun emir talimatlarında çalışan bir suç örgütünün üyesiymiş. Bu delili bizden önce sizin toplamanız lazım.
“Mahkeme başkanı arkadaşınız, meslektaşınız olduğu için mi koruyorsunuz? Bu mahkeme başkanıyla 9 ay çalıştınız, başkalarından talimat almadan sizi yönlendirmediğini nerden biliyorsunuz? Asıl konuşulması gereken bu.
“Sizi yönlendirmediğini nerden biliyorsunuz?”
“9 aylık periyottaki her şeyin gözden geçirilmesi gerekir. Reddi hakim talebimiz ne kadar yerindeymiş, haklıymışız. Defalarca ‘Cübbenizi çıkarın, altındaki rozeti görelim, siz de siyasetçisiniz biz de’ diye söyledik. Oradan bağırdı, çağırdı, ‘bizi itham edemezsiniz’ dedi ama ne olduğu ortada.
“Müzekkere yazın, savcılardan, HSK’den istemelisiniz. Bizlerin yargılamasında kimlerle görüşme yapmış, İçişleri Bakanlığı’na, MHP’ye gitmiş mi? Özellikle MHP Genel Başkanı Yardımcısı’nın attığı tweet saatindeki HTS kayıtları istenmelidir.
“Takke düştü, saç göründü. Bu aşamadan sonra ısrarım devam edecek. Mahkeme heyeti dediklerimizi yapmıyorsa üstünü örtüyordur. Hal, hareket ve tavırlarınızla adil yargılama yapmadığınız ortada.”
Yüksekdağ: Bu kumpasın içindesiniz
Önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da dün duruşmaya bağlanamadıklarını belirterek durumu eleştirdi.
Yaşanan sorunların teknik aksaklıkların ötesine geçtiğini kaydeden Yüksekdağ, “Kurulan akıl dışı sistem tüm realiteyi zorluyor. Tarihte eşi benzeri az görülür bir yargılama sergileniyor. Böyle bir sisteminin kurulmuş olmasının en önemli sebebi kaos ve karmaşa yaratmak.
“Ortalığı karıştır, öyle bir sistem kur ki bir yerden bir çatlama olsun, sen oradan el çabukluğu marifet götür. İktidarın temel mantığı bu. İşi götürmek. En başından beri davanın düzeni bu şekilde gitmiştir.
“Mantık neyi gerektirir? Aklı başında bir mahkeme başkanı ‘Hele bir ara vereyim bakayım’ der. Bir bakın sağınıza solunuza, önünüzü görün. Sizler ve bizler önümüzü görmeyelim diye kurulan bir kumpas var ve siz de bunun içindesiniz, göbeğindesiniz, bilinçli ya da bilinçsiz bilemem.
“Sürecin başından beri bilinçli bir parçası ve hatta odağı oldunuz. Mahkeme heyeti olarak bu kumpasın yönetim odağı oldunuz. Yangından mal kaçırır gibi 2022 sonuna kadar karar çıkarma peşindesiniz. Siyasi iktidar yardımıyla davanın kırığını onarmaya çalışırken olağan bir yargılamanın yapılamayacağı ortada.”
“Çolak bir çete lideri olarak bizi yargılamaya çalıştı”
Bahtiyar Çolak’ın kendine çok güvendiğini hatırlatan Yüksekdağ, şöyle devam etti:
“Dün de söyledik bugün de söylüyoruz bu dava istediğiniz gibi olmaz. Bunu hakikate saygısızlık ederek çözemezsiniz. Bahtiyar Çolak bir organize suç örgütü lideridir. Ve bir çete lideri olarak bizi yargılamaya çalıştı. Bahtiyar itirafçı oldu değil mi? Demek ki suç örgütü lideri olduğunu kabul etmiş ki itirafçı olmuş.
“Aynı kişi bizi en küstah yaklaşımlarla, en saldırgan söylemlerle yargılamaya çalıştı. İşin ciddiyetinin farkında değildi. Kendisini kışkışlayan Süleyman efendi ve Devlet Bahçeli’nin desteğiyle mükemmel bir iş çıkaracaktı ama olmadı. Bugünden sonra da olmayacak. Böyle plan yapan herkesin o pis planları ayaklarına dolanacak. Bizler bu gerçekleri yargılama sürecinde konuşacağız.”
“Söyleyemediklerimizi size halk söyleyecek”
“3-5 ay öncesine kadar bu adam burada asıp kesiyordu, bizi yargılayabileceğini sanıyordu. Bu duruşma salonlarından söyleyemediğimiz şeyleri size hayat, halk söyleyecek.
“Bakın Bahtiyar Çolak’a da söyledi. İkna olmak zorundasınız. Sizin karşınızda siyasi iktidarın alt etmeye çalıştığı siyasi rakibi var. Biz sadece mahkeme salonlarında değiliz, milyonların içindeyiz. Bir siyasi rant meyvesine dönüştüremezsiniz bu davayı.
“Tavrınız kara komedi. Her ayın 15 günü orada sistematik zulme maruz kalıyor arkadaşlarımız. Bu duruşmayı siyasi iktidarın, Bahçeli’nin, Saray'dakinin istediği gibi sürdüremeyeceksiniz, götüremeyeceksiniz. Elimizden geleni yapacağız. Aklımız ve direncimizle elimizden geleni yapacağız. Siz de kibirlenmeyin.
“Bu iktidara dahi kalmayacak size mi kalacak? Sultan Süleyman’a kalmadı size mi kalacak? Bir düzeni sürdürme üstünlüğü, kudreti size mi kalacak, bu iktidara mı kalacak? Karşınızdaki muhatapların, sanıkların demiyorum, ortaya koyduğu saygınlığa saygı duymak zorundasınız.
“Siyasetten ahlakı çıkarın geriye rezalet kalır”
“Seçim hazırlığı yapıyorlar ve siz onlara malzeme yetiştireceksiniz diye biz size malzeme taşımayız. Bizim itham ve mağdur edilenler olarak tanık ve müştekiler için ‘yapmayın, etmeyin, bu kadar onurlarıyla oynamayın’ demek istiyorum ve diyeceğiz de.
“İnsan haklarıyla bu şekilde oynayamazsınız. Siyasetten ahlakı çıkarın geriye rezalet kalır. Ahlaki ve etik değerlere dayalı olarak siyasi mücadele yürütüyoruz. İnsani ve vicdani değerlerin yok edilmesine engel olmak, mani olmak için mücadele ediyorum. Burada tanık ve müşteki adı altında insanların onuruyla oynuyorsunuz.
“Buraya getirilenler tanık değil mağdurdur”
“Tanıkların tamamını dinleyemedik. Gönüllü olarak gelip tanıklık eden kimse yok. Tanıklık gönüllü olan bir şey. Zorunlu durumlarda da tanıklıktan çekilme hakkı var. İfadesi alınan herkesin, işe yarayabileceği düşünülen herkes tanık olarak yazılmış Savcı Ahmet Altun tarafından.
“Suçlamalarla alakası olmayan insanların aleyhinde neden insanlar tanıklık yapmak istesin? Faşist militan değilse kimse hakkımızda tanıklık yapmaz. Gelen insanlar tanık değil mağdur. Bizim değil ama sizin mağdurunuz.
“O gizli tanıklar da gelecek”
“Siyasi sistemin, yargı sisteminin mağduru. Telefon edilerek, ‘Mahkemeye gidecek ve tanıklık edeceksin’ deniyor insanlara. Gözümüzün önünde insanlar aleyhimize tanıklık yapsın, diye zorlanıyor.
“Gizli tanıkları da çıkarmanız gerekiyor. Getirmek zorundasınız. Mercek’in başına gelenler ortada. Aynı şey ABC123 için de olabilir. Mercek’in başına ne gelmiş bize bunu anlatın. Biz Mercek’i saklamış mıyız? Kaynatıp, buharlaştırmış mıyız? Hele bize onu söyleyin. Böyle bir izah olamaz. O gizli tanıklar da gelecek. Gizli tanıkların nasıl ifade verdiği de şaibelidir.
“İfadeyi yazmışlar, tehditle imza attırmışlar”
“Seçimler yaklaşıyor, sizin tepenize üşüşürler. Beni dinlerseniz en kısa zamanda kararınızı verin. Gizli tanıkmış. Biz nasıl çalıştığını biliyoruz. Rojavalı bir kadın 52 kişi üzerine ifade vermiş. Sonra kadıncağız, beraber kalan arkadaşlarımız var. Tam bir insanlık dramı, o kadını o noktaya getirenlere insan denmez, cani denir.
“İşkence, kötü muamele ve evladını öldürmekle tehdit etme yöntemiyle kadına 52 kişi üzerine ifade verdiriyorlar. Her günü ağlamakla geçti. Biz uzaktan uzağa yardımcı olmaya çalıştık. Korkunç bir trajedi yaşadı günlerce, aylarca ağladı.
“Aynı zamanda dindar bir kadındı, çok daha fazla kendisine bu durumu dert etti. Kadın zaten Türkçe bilmiyor. İfadeyi yazmışlar, altına çocuğuyla tehditle imza attırmışlar. O kadıncağız 52 kişinin üzerine ifade vermiş oluyor. Sonrasında kadıncağız, ifadesini geri çekti.
“En yakınımdaki örneği anlattım. Bu örneğin onlarcasını, yüzlercesinin yaşandığını ve Kobanî Kumpas Davasında da delil olarak kullanıldığını biliyoruz.
“Kendisiyle mi, çocuğuyla mı tehdit ettiler”
“Gizli tanıklar hangi koşullarda ifade verdi. Kerem Gökalp, tahliye edilmiş. Gizli tanık ABC123 hangi koşullarda, kendisiyle mi, çocuğuyla mı tehdit ettiler. Sami Baran, ifadesinde "polis yazdı, bana imzalattı" dedi. Tanıklara, müştekilere yönelik bu kötü muamele uygulamasına son verilmesi gerekir. Yargının ve sizin harekete geçmesi için kamu vicdanı için daha ne olması gerekiyor?
“Sedat Peker’in ifadeleri üzerine tek bir soruşturma yapılmadı. Uyuşturucu kaçakçılarıyla, mafya örgütleriyle ilgili suç duyurularının hiçbirine olumlu karşılık verilmedi. Bu kadar ayan beyan sizin içinizde, yanınızda yaşanan bir suçla ilgili adım atmanız için ne gerekiyor.
“Görüntüyü kurtarma ihtiyacınız da mı yok? Önce kendi içinizdeki sorunu ayıklayın, açık şeffaf bir şekilde ortaya koyun.”