27 Şubat'ta bir açıklama yapan ABD merkezli Freedom House adlı bağımsız sivil toplum örgütü, iktidara karşı eleştirel tutum takınan Kanaltürk'e yönelik mali soruşturmayı yıldırma girişimi olarak nitelendirerek tepki gösterdi. Örgüt, 1972 yılından beri Türkiye'de siyasi ve bireysel özgürlüklerin durumunu izliyor.
"10 gazetecinin banka hesap hareketleri istendi"
Özkan, Arcayürek ve Kırıkkanat'ın avukatı Şahin Mengü'nün açtığı davaların dilekçelerinde, Özkan'ın, "Cumhuriyetin değer ve kurumlarını ödünsüz savunduğu, yolsuzluğa, din bezirganlığına karşı çıktığı için ve ülkenin ulusal çıkarlarını savunduğu için siyasal iktidarın sevmediği bir gazeteci" olduğu ifadesine yer verildi.
Dilekçelerde, Gelirler Kontrolörü Metin Ölçek'in, kanalın şirketlerini incelemek için, İstanbul Grup Başkanlığı'nca değil, alışılmışın dışında Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından görevlendirildiği öne sürüldü.
Dilekçede Ölçek'in, Türkiye'deki tüm bankalara yazı göndererek, aralarında Özkan, Arcayürek ve Kırıkkanat'ın da bulunduğu 10 gazetecinin banka hesap hareketlerinin kendisine bildirilmesini istediği savunuldu.
Dilekçelerde, "Metin Ölçek, gönderdiği yazı ile Kanaltürk'ün incelemesini bir tarafa bırakarak, adı geçen topluma mal olmuş kişiler hakkında yetkisiz ve görevsiz biçimde, 'nereden buldun' sorgulaması yaparak servetlerini incelemeye başlamıştır" denildi.
Ayrıca Ölçek'in, gazetecilerin "laik, demokrat, ulusalcı ve ümmetçi olmayan kişiliğine duyduğu antipati nedeniyle sırf onları ızrar etmek ve siyasi iktidara yaranmak kastıyla yaptığı bu kanunsuz işlem ve eylemle, haksız fiil teşkil eden kusurlu bir davranış" içerisinde olduğu da iddia edildi.
Özkan, Arcayürek ve Kırıkkanat'ın, "denetlenmeden zerre kadar endişelerinin olmadığı" savunulan dava dilekçelerinde, bu kişilerin banka hesap hareketlerinin incelenmesinin, hukuka göre bir servet incelemesi olduğu, bunun kişisel sorumluluğunun ise Ölçek'e ait olduğu iddia edildi.(EÖ/TK)