Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi ve gazeteci Füsun Özbilgen, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un bugün medyayı hedef alan sözlerine, "Dezenformasyon olduğunu düşünüyorsanız önce gerçekleri açıklayın" şeklinde yanıt verdi.
Özbilgen, bu şekilde Aktütün saldırısıyla ilgili kamuoyunda uyanan soru işaretlerinin giderilemeyeceğini ifade etti.
Günlük Evrensel gazetesi haber müdürü Nurettin Öztatar da, Genelkurmayın yeni uygulamaya koyduğu haftalık bilgilendirme toplantıları gibi Başbuğ'un son sözlerinin de, "basını hizaya getirme operasyonları" olduğunu savundu.
Başbuğ, bugünkü (15 Ekim) konuşmasında isim vermeden Taraf gazetesini hedef almış, "..Bölücü terör örgütünün eylemini başarı gibi gösterenler de akan kandan sorumludur....Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kendine güveni tamdır. Bilgi sızdıran, gizli bilgiyi kullananlar cezalandırılacaktır. Bölücü terör örgütünün eylemini başarı gibi gösterenler de akan kandan sorumludur.. Herkesi dikkatli olmaya doğru yerde bulunmaya davet ediyorum" demişti.
Özbilgen: Önce gerçeği açıkla, sonra suçla
Gazeteci Özbilgen de, Aktütün saldırıyla ilgili gerçeğe ulaşmanın kamuoyunun hakkı olduğunu vurgulayarak, "Gerçeği açıklamak yetkililerin görevidir. Bilgi vermeden 'bilgileri sızdıranlar ve bu gizli bilgileri kullananlar' adı altında medyanın suçlanması kamuoyunda yaratılan soru işaretlerini gideremez" dedi.
"Çeşitli kaynaklardan kamuoyuna sızdırılan bilgiler gerçekleri mi anlatıyor, yoksa PKK saldırılarını başarılı mı göstermeye çalışıyor? Dezenformasyonu gidermenin en iyi yöntemi yanlış enformasyonu çürütecek gerçek bilgileri vermektir" diyen Özbilgen, "Sadece suçlamakla, inandırıcı kamuoyu yaratılamaz" diyerek Başbuğ'u halkı bilgilendirmeye çağırdı.
Öztatar: Genelkurmay otosansür istiyor
Başbuğ'un derdinin kendi amaçları doğrultusunda haber üretilmesini sağlamak olduğunu açıklayan gazeteci Öztatar da, "Toplumu doğru bilgilendirmek medyanın görevi, yoksa basının varlık nedeni ortadan kalkar" diye konuştu.
"Yaşananların doğru ve yanlışlığı öyle görülüyor ki Genelkurmayı ilgilendirmiyor. Kendilerini kötü etkiliyorsa medyanın oto-sansür uygulamasını istiyorlar. Bütünüyle kendi ihtiyaçlarına uygun haber yapılmasını istiyorlar. Bunu başaramayınca da tehdit ediyorlar." (EÖ/EÜ)