İnsan Hakları Derneği (İHD), Eylül 2020’den beri sürdürdüğü Barış Nöbeti’nde bu ay “Toplumsal Barış İçin Geçmişle Yüzleşin” başlıklı açıklamayı yaptı.
Barış Nöbeti eylemlerinde İHD, Türkiye’de devam eden çatışmalı süreç dolayısıyla yaşanan yaşam hakkı ihlalleri, hapishanelerdeki ağır ihlaller, kadınlara yönelik ihlaller, anadilinde eğitim hakkı önündeki engeller, düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki sınırlamalar gibi kronikleşen problemlerin barışın tesis edilmemesi ile olan ilişkisini anlatıyor.
“Barışarak iyileşmek”
Bugün 20. Düzenlenen Barış Nöbeti eyleminde, toplumsal barış çağrısı yapıldı:
“Mayıs ayı katliamlarla anılan bir aydır, örneğin 1 Mayıs 1977’de İstanbul’da gerçekleşen emekçi katliamı, Mayıs 1980 Çorum Katlimı,11 Mayıs 2013 Reyhanlı’dan gerçekleşen ve hala faillerinin bulunmadığı ve yargılanmadığını biliyoruz. 6 Mayıs 1972 yılında gerçekleşen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamı hala kanayan bir toplumsal yaradır.
Cumhuriyet’in geride kalan dönemine ait tablo; bölgede yaşamın her alanında hak ihlallerinin yaşandığı, faili meçhul cinayetler ile gözaltında zorla kaybedilmelerin sıradanlaştığı, yoğun çatışmalı süreçlerde on binlerce insanın yaşamını yitirdiği, işkence ve kötü muamele yasağının sürekli ihlal edildiği ve cezasızlık sistemiyle faillerin aklandığı bir “ihlaller yüzyılı” olarak karşımızda durmaktadır.
Geçen yüzyılda, Ermeni Soykırımı, Zilan Deresi Katliamı, Pêçar Tenkil Harekâtı, Dersim Katliamı, 6/7 Eylül Pogromu, Lice ve Roboski Katliamları gibi toplumsal hafızadan asla silinmeyecek ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı bir dönem olmuştur.
Değişen siyasi iktidarların hiçbiri yaşanan bu katliamlarla yüzleşememiş, devlet tarafından yüzleşme ve özür yönünde en küçük bir adım dahi atılmamıştır. Devletin gücü ile işlenen bu ağır suçların cezalandırılması iddiasıyla açılan kamu davalarının tamamında etkisiz ve isteksiz bir tablo içinde olan mahkemeler vermiş oldukları hukuksuz kararlarla faillerin cezasız kalmasına neden olmuşlardır.
Yine geride kalan yüzyılın tüm askeri darbe veya darbe girişimlerinin akabinde Kürtlere ve tüm muhalif kesimlere yönelik ağır hak ihlalleri yaşanmış; yurttaşlar sürgün, işkence ve ağır hapis cezalarıyla karşı karşıya kalmışlardır. Bu yüzyıl boyunca Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerine erişmesi için mücadele eden siyasetçi ve aydınlar üzerindeki baskı sürekli artmış; faili meçhul cinayetler, gözaltında zorla kaybettirmeler, hapishane ve sürgünler siyasetçi, aydın ve aktivistlere yönelen en yoğun tehditlerden olmuştur. Yaşanan bu tehdit ve hukuk dışı uygulamalar Kürt meselesi başta olmak üzere Türkiye’de çözümsüz bırakılan tüm meselelerin muhatapsız bırakılarak kangrenleşmesine neden olmaktadır.
İnsan Hakları Derneği olarak olağanüstü yönetimler ve silahlı çatışmalar ile binlerce insan kaybetmiş olan Türkiye toplumunun barışarak iyileşebilmesinin yegane yolunun geçmişle yüzleşme olduğuna biliyoruz.
Geçmişte devlet eliyle yaşanan hukuksuzlukları, toplumsal belleğin unutkanlığına havale ederek demokratik bir devlet ve toplum yaratmak imkansızdır.
Sahici bir demokrasi ve güçlü bir toplumsal barış iradesi ancak geçmişle yüzleşmenin sağlanması ile onarıcı adalet mekanizmalarını hayata geçirmek ile mümkündür. Bu nedenle siyasi iktidara ‘Toplumsal barış için geçmişle yüzleşin’ çağrısında bulunuyoruz.”
(AS)