İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, bu yılın ilk 3 ayını kapsayan Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporunu bugün açıkladı.
Rapor; Marmara Bölgesi'nde bulunan hapishanelerden İHD İstanbul Şubesi’ne 2024 yılının Ocak, Şubat, Mart aylarında mahpuslar, aileleri veya avukatlarınca yapılan ihlal başvuruları ve bu aylara ilişkin basın taraması yolu ile tespit edilen vakaların derlenmesiyle oluştu.
Hapishaneler
Derneğe, bu 3 ayda 7’si Marmara bölgesi hapishanesi olmak üzere 15 hapishaneden başvuru yapıldı:
Marmara (Silivri) Kampüs Ceza İnfaz Kurumu (CİK), Kırklareli CİK, Çorlu Yüksek Güvenlikli CİK, Kandıra 1 ve 2 nolu F Tipi CİK, Tekirdağ 1 ve 2 nolu F Tipi CİK, Bakırköy Kadın Kapalı CİK, Bandırma T Tipi CİK, Bodrum S Tipi CİK, Diyarbakır Kayapınar 3 nolu T Tipi CİK, Antalya S Tipi CİK, Erzurum Dumlu 2 nolu CİK, Elazığ 2 nolu T Tipi CİK, Sincan 1 nolu F Tipi CİK, Denizli Kocabaş T Tipi CİK, Trabzon Beşikdüzü T Tipi CİK.
40’ı Marmara bölgesi hapishanelerinden olmak üzere toplam başvuru sayısı 69 oldu.
“Tedaviye erişim neredeyse durma noktasına geldi”
Raporda ihlallere dair şu değerlendirme yer aldı:
· Bu rapor döneminde de işkence ve kötü muamele, psikolojik baskı, küfür, hakaret, hastaneye götürmeme, ilaçların verilmemesi, doktorların etik olmayan yaklaşımları, hastaneye gidiş gelişte mahpusların çıplak aramaya zorlanması ve bunu kabul etmeyen mahpuslara işkence edilmesi uygulamaları devam etti.
· Bu uygulamalar mahpusları hastaneye gitmekten dahi vazgeçme noktasına getirdi, hapishanelerde tedaviye erişim neredeyse durma noktasına geldi.
· İdare ve Gözlem Kurulu iyi hal puanlama sistemi nedeniyle; tahliye tarihi gelmiş birçok mahpusun tahliye edilmemesi, denetimli serbestlikten yararlandırılmaması, açık cezaevine ayrılamaması, infazlarının yakılması suretiyle özgürlük hakları ihlal ediliyor.
· Bu sorunlara eklenen ekonomik sorunlar ve artan yoksulluğa bağlı olarak temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale gelmesi mahpusu çaresiz bırakıyor, güçsüz düşürüyor.
· Mektup yasakları, görüş yasakları, kitap, TV, Radyo, Gazete yasak ve kısıtlamaları, sohbet ve spor hakkının kısıtlanması ile mahpus dış dünyadan tamamen yalıtılıyor.
· Tecrit uygulaması, S, Y ve yüksek güvenlikli hapishanelerle birlikte daha yaygın bir hal aldı.
· Hapishanelerde yaşanan sorunlar, mahpusların yanı sıra yakınlarını da yakından ilgilendiriyor, mahpus yakınları da bu süreçte ciddi hak ihlallerine maruz kalıyor.
Öneriler
Raporda, tedavi ve yaşam haklarının korunması talebi dile getirildi:
“Bu rapor döneminde Marmara dışında yaşanmış olmakla birlikte 6 mahpus ölümü tespit edildi. Hak ihlallerinin çözümsüzlüğe sürüklenmesi bu sayının hızla artacağına işaret ediyor.
Ağır hasta mahpuslar başta olmak üzere risk grubundaki tüm mahpusların sağlık ve yaşam haklarını korumak için koruyucu önlemlerin acilen alınması ve serbest bırakılarak tedavi ve yaşam haklarının korunması yönünde acil adımlar atılması gerekiyor.
Giderek yaygınlaşan ve kalıcı hale dönüştürülen tecrit politikasından vazgeçilmeli.
İnfazda eşitsizliklerin önlenmesi, işkence, kötü muamele, keyfi yasak ve uygulamalara derhal son verilmeli.
Adalete erişimde yaşanan sorunların çözülmesinin yanında ekonomik kriz ile artan mahpus yoksulluğunun yol açtığı sorunların; temel gereksinimlerin devlet tarafından ücretsiz karşılanması, iaşe bedellerinin yeterli seviyeye artırılması ve benzeri yöntemlerle çözülmesi talepleri öne çıkıyor.”
Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün resmi web sitesinde yer alan bilgilere göre, 1 Mart 2024 tarihi itibariyle Türkiye’de 272 kapalı ceza infaz kurumu, 99 müstakil açık ceza infaz kurumu, 4 çocuk eğitimevi, 11 kadın kapalı, 8 kadın açık, 9 çocuk ve gençlik kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere toplam 403 ceza infaz kurumu bulunuyor.
Bu kurumların kapasitesi 295 bin 702 kişilik. 1 Nisan 2024 tarihli itibariyle bu hapishanelerde 13 bin 561’i kadın, 2 bin 912’si çocuk ve 4 bin 683’ü 65 yaş üstü olmak üzere toplam 322 bin 780 kişi tutuluyor. Bu da 27 bin 78 kapasite fazlası olduğunu gösteriyor.
(AS)