Haberin İngilizcesi için tıklayın
“İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.”
William Shakespeare
İzmir, Şakran 2 Nolu T Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Mustafa Koçak, hapishaneden yazdığı mektubuna, William Shakespeare’in bu kelimeleriyle başladı.
Tanık ifadelerine dayanılarak “Anayasayı ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılan Koçak, adil yargılanma hakkı talebiyle 223 gündür ölüm orucunda.
“Sizi çok seviyoruz” diye bitirdiği mektubunda, direnişinin görmezden gelindiği ifade etti ve şöyle seslendi:
“Hani kilit vurulamayan tek yer dildi, ona ne oldu? Ya da artık bir insan hayatının bir ağaç kadar değeri kalmadı mı? Eğer öyle değilse neden görmüyorsunuz, susuyorsunuz, duymuyorsunuz? Şunu bilin ki, sizler sustukça sizin suskunluğunuzdan güç alarak çalıyorlar en genç ömürlerimizi…
“Sayın aydınlar, sanatçılar, milletvekilleri, devrimci-demokratlar, gazeteciler, gazeteler: Şunu bilmenizi isterim ki; ben de bir ağacım… Ve sizlerden isteğim o ağacın gün gün nasıl yürüdüğünü, dokunduğu yerden nasıl umut fışkırdığını artık görmenizdir. Sizlere çağrımdır: Susmayın ve çok daha geç olmadan adalet için çarpmakta olan yürek gümbürtümü duyun. Sesime ses, çığlığıma çığlık olun!
“Ben, sen, o... Biz… Hepimiz büyük bir orkestranın birer parçasıyız… Umutla kalın…”
Ne olmuştu?
Mustafa Koçak, gözaltında kaldığı 12 günle ilgili şunları anlatmıştı:
“Mecidiyeköy’de sokak ortasından gözaltına alındım, Vatan Caddesindeki İstanbul Emniyet Müdürlüğüne götürüldüm. Burada önüme bir ifade koydular, ‘Buna uygun olacak şekilde ifadeni ver, çık git. Aksi halde seni tutuklatırız, bir daha gün yüzü göremezsin. Sen bize yardımcı ol, biz de sana yardımcı oluruz, rahat yaşarsın’ dediler.
“Bunu kabul etmediğim için psikolojik ve fiziki işkenceye maruz kaldım. Aralıksız sürdürdükleri kaba dayak yaptıklarının en ‘masumuydu’. Kollarımdan ters kelepçeyle askıya aldılar, üzerimdeki elbiseleri çıkardılar, başıma çuval geçirdiler, onun üzerine de teneke. Onlarca dakika başımda teneke çaldılar. Bana, anneme, babama, ablama etmedik küfür bırakmadılar. Hamile ablama tecavüz etmekle tehdit ettiler. Bu işkenceler 12 gün sürdü, 4 Ekim 2017’de tutuklandım.”
Örgüte silah temin etmekle suçlanan Koçak, Anayasayı ihlal suçundan 11 Temmuz'daki duruşmada mahkum edildi. Hakkında verilen kararda, suçu işlediği sonucuna “vicdani kanaatle ulaşıldığı” ifade edildi. Dosyada mahkumiyet gerekçesi olarak tanık ve gizli tanık beyanları bulunuyor.
Avukatı Ezgi Çakır, “Silahın üzerinde yapılmış kriminal inceleme, kamera kayıtları ve yine dosyada bulunan telefon kayıtlarında, yani sanıklar hakkında kuşku uyandırabilecek tüm objektif deliller açısından hiçbir aleyhe durum yok. Ne parmak izi ne bir telefon kaydı ne de bir kamera kaydı bulunuyor” açıklamasını yaptı.
TIKLAYIN - “Vicdani Kanaatle” Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis
Yargılandığı dosya temyiz mahkemesinde. (AS)