* Fotoğraf: Twitter - HDP Genel Merkezi
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 110 gündür açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven ile cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine ilişkin basın açıklaması düzenledi.
HDP Genel Merkez binası önündeki açıklamaya HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ve milletvekilleri de katıldı.
Buldan özetle şu açıklamalarda bulundu:
“Açlık grevlerine ilişkin planlama yapacağız”
“Bugün Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ve Meclis Grubu ile ortak bir toplantı yapacağız ve açlık grevlerine ilişkin ne yapacağımıza dair planlama çıkaracağız.
“Hepinizin bildiği gibi uzun süredir cezaevleri başta olmak üzere dışarıda da devam eden açlık grevleri süreci var.
“Tüm çağrılara rağmen adım atmayan iktidar”
“Leyla Güven’in eylemi kritik aşamayı aştı ama tüm çağrılara rağmen adım atmayan bir iktidar var.
“Tüm ses çıkarma ve dikkat çekme eylemlerimize rağmen bastırmaktan başka bir yol izlemeyen bir iktidar var karşımızda.
“Tecrit sadece Kürtlerin sorunu değil”
“Tecridin sadece bir HDP sorunu ya da tecridin sadece Kürt halkının sorunu olmadığını ifade etmek isterim.
“O yüzden sadece bizimle sınırlı kalmamalı, tecridin kaldırılmasına yönelik açıklamalar sadece HDP tarafından yapılmamalı.
“Mustafa Şentop adım atmalı”
“Mustafa Şentop dün meclis başkanı seçildi. Bugün itibariyle başladığı bu göreve yapacağı ilk iş Leyla Güven’in talebini dikkate alacak şekilde adım atmak olmalıdır.
“Çünkü Leyla Güven bugün yemin etmeyen ve faaliyetlerine başlamayan tek milletvekili olarak kalmıştır.
“En son Deniz Baykal’ın da yemin etmesiyle birlikte bugün mecliste olmayan tek kişi Leyla Güven kalmıştır.”
“Hapisteki herkesin ailesi ve avukatlarıyla görüş hakkı var”
“Açlık grevinde olan tüm arkadaşlarımın tek talebi vardır: Bu görüşmelerin sağlanması. Hukuksuz ya da hayata geçirilmeyecek bir talebi ifade etmiyor arkadaşlarımız.
“Çıkarılmış yasaların hayata geçmesi konusunda bir adım atması bekleniyor, talep sadece budur.
“Cezaevinde olan her insanın kendi ailesi ve avukatlarıyla görüşme hakkı varken bu tecrit sadece İmralı’ya, sadece Sayın Öcalan’a uygulanamaz.
“Öcalan da cezaevlerindeki bütün insanlar gibi bu haklara sahiptir. Bu hakları engellemek, bunları kısıtlamak ifade ettiğimiz gibi mutlak tecrit anlamına gelmektedir.
“Adaletin yanında olan herkes ses çıkarmalı”
“Bedenlerin her gün eridiği, insanların göz göre ölüme gittiği bir süreçte AKP buna sessiz kalmamalı ve tecrit mutlaka kaldırılmalıdır.
“Bugün yaptığımız bu çağrıyla bir kez daha başta Meclis Başkanı, Adalet Bakanı ve diğer siyasi partiler ile kamuoyu Türkiye’de barışın demokrasinin ve adaletin yanında olan her insan tecride karşı ses çıkarmalıdır.”
Öcalan en son 12 Ocak 2019'da yine kardeşiyle kısa bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmenin ardından Mehmet Öcalan, Abdullah Öcalan'ın sağlık durumunun iyi olduğunu açıkladı. |
Sanatçılardan “Leyla Güven’in Sesini Duyun” çağrısı
Yeni Yaşam gazetesinden Elif Aydoğmuş’a konuşan sanatçılar da Leyla Güven’e destek mesajı verdi.
Destek mesajlarından bazıları şöyle:
Füsun Demirel:
“Leyla Güven’in açlık grevinde olması elbette çok üzücü. Bir an önce taleplerin konuşulması lazım.”
Levent Üzümcü:
“Bir ülkenin içerisinde insanların açlık grevinde ölmesini başarı olarak görecek bir kitle varsa, o ülkedeki herkes kendinden utanmalıdır. İnsanlara ucuz yollu etiketler yapıştırmak ve bu etiketler sayesinde insanların vicdanlarını rahatlatması utanç verici. Bir can canını ortaya koyarak yanlış bulduğu bir şeyi protesto ediyorsa, yetkililerin oturup düşünmesi lazım. Yetkililerin o canların ölmesini değil o canların yaşamasını savunması lazım, devlet budur çünkü.”
Deniz Türkali:
“Çok üzülüyorum, bu açlık grevinin olmamasını istiyorum. Leyla’yı çok seviyorum. Tecrit yasalara aykırıdır. Tecrit meselesinin tamamen yok olmasını istiyorum. Hukuka tamamen aykırı olan bu durumun yok edilmesi gerekiyor. Tecridin kendisine itirazım var.”
Barbaros Şansal:
“Demokrasiye, özgürlüğe ve hukuka aç kalmış bir coğrafyada Leyla Güven ve nicelerinin direnişi dünyaya mesaj veriyor. Tecrit, işkence, iftira ve otokrasi halkların kardeşliğine ve mücadelesine engel koyamıyor. Bedenlerini yarınlar uğruna siper eden insanlar ‘Hayata Dönüş’ operasyonlarıyla, bombalı katliamlar, asit kuyuları, yakılan mezralar ve talimatla hazırlanmış fezlekelerin ardındaki karanlık zihniyeti bir kez daha gözler önüne seriyor. Eşit yaşam hakkı korunmalı. Adil hukuk derhal sağlanmalıdır.”
İlkay Akkaya:
“İlkesel olarak açlık grevine karşı olabilirsiniz fakat ne olursa olsun canlı hayatının kutsal olduğunu unutmamalı ve bu çerçevede tecridin kaldırılması için baskı yapılmalıdır. Açlık grevi artık çok kritik günlerinde. Bir an önce harekete geçilmeli ve herkes bulunduğu yerden ses çıkarmalı.”
Ferhat Tunç:
“Leyla Güven’in durumu endişe verici. Yanı sıra hapishanelerde, 300’e yakın tutuklu/hükümlü açlık grevinde ve birçoğu tehlike sınırını aşmış durumda. Tecridin hukukta hiçbir karşılığı yok. Mevcut tecrit politikasının, sahip olduğumuz insani değerleri yok etmek gibi bir hedefi var. Bu açlık grevlerinin haklılığı biraz da buna dayanıyor. Yaşamı savunmak insanım diyen herkesin görevidir kuşkusuz. Barış için diyalog sürecinin nasıl hayati bir önem taşıdığını yaşayarak görmüş insanlarız. Leyla Güven bu gerçeğin bilinciyle bu direnişi başlattı ve sürdürüyor. Devlet, bütün yurttaşların olduğu gibi özellikle de cezaevlerindekilerin yaşamından birinci derecede sorumludur. Devlet, ölümleri yaşatacak gelişmeleri önlemek ve engellemek zorundadır. Bunu açlık grevinde olanların iradesini zedelemeden ve kırmadan taleplerini çözüme ulaştırarak yapabilir, tecride son vererek yapabilir. Leyla Güven hayatı pahasına bu direnişin en önde koşanıdır bugün. Bizim de görevlerimiz var. Bu gelişmeler karşısında sanatçılara da büyük bir sorumluluk düşüyor. Sanatçıların herkesten daha çok duyarlı olmaları beklenir. Sanatın özünde de insana, yaşama dair sorumluluklar gözetilir. Bu yüzden özellikle sanatçıların daha cesaretle bu direnişe sahip çıkması gerekir. İnsanı yaşatmaya dönük çaba içinde olmaları gerekir. Sanatçıdan insanın umudunu, kederini yok sayması değil, bunu duyması, sahiplenmesi beklenir."
Metin Kahraman:
“Leyla Güven son birkaç yıldır gelişen antidemokratik uygulamalara karşı bu direnişi gerçekleştiriyor. Giderek 12 Eylül’ü aratmayan dönemler yaşıyoruz. Fakat bu dönemi ancak mücadele ederek atlatabiliriz. Abim Kemal’le çağrımız, açlık grevindekilerin ölümüne izin verilmemesi.”
Mem Ararat:
“Kuşkusuz tecrit insalık onuruna yakışmayan kırıcı bir tutumdur. Burada kangrenleşmiş bir Kürt sorunu var. Gün geçtikçe çözümden uzaklaşan ve maalesef böyle bir umudun da gittikçe azaldığı bir ortamda, bir insanın ölümü göze alarak bu tür bir eylemde bulunması, kuşkusuz kulak verilmesi, dinlenilmesi gereken bir eylemdir. Bu talepler ve uğruna yapılan eylem son derece barışçıldır. Yetkililer tarafından çok dikkatli bir şekilde dinlenmeli ve talepler karşılanmalıdır. Leyla Güven bir halkın seçtiği milletvekilidir, bu da göz önünde bulundurulması gereken bir durum. Bir yurttaş olarak, bir Kürt olarak bu durum beni derinden üzüyor. Umarım bu sorun sağlığında çok derin izler bırakmadan çözülür. Tek temennim budur.” (EKN)
* Haberi Mezopotamya Ajansı ve Yeni Yaşam'dan derledik.