Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Yurttaş Girişimi ve Demokrasi için Birlik, açlık grevlerine dair açıklamasında, “Aslolan hayattır! Ölümlere seyirci kalmayalım” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle başladığı açlık grevinin 100. gününde. DBP EŞ Genel Başkanı Sebahat Tuncel ve önceki dönem Hakkari Milletvekili Selma Irmak da 15 Ocak 2019’dan beri süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinde. Ayrıca hapishanelerde 300’ün üzerinde mahpus da açlık grevi yapıyor.
Sivil toplum örgütleri de bugünkü yazılı açıklamalarında, açlık grevlerinin dışarıya taşarak yaygınlaştığına değindi ve birçok eylemcinin sağlık durumunun tehlikeli sınırı aşmak üzere olduğunu ya da aştığını ifade etti.
“İnsan yaşamından daha üstün değer yoktur”
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Açlık grevlerinde, ölüm oruçlarında, birçok insanımızın ölümüne, kalıcı sakatlıklarına tanıklık etmiş olan bizler, gelinen noktada karşılaşılabilecek ölümlerden, sakatlıklardan büyük kaygı duyuyoruz.
“Bütün yurttaşların, özellikle de cezaevlerindekilerin yaşamından devlet birinci derecede sorumludur. Sorunu çözmek, ölümlere varacak vahim gelişmeleri engellemek için, bireyin iradesini ve onurunu zedelemeden, etik dışı zorlamalara başvurmadan, acilen diyalog kurulması gerekir.
“Son açlık grevlerinin talebi, devlete/iktidara insan hakları ve hukuk çerçevesinde, bütün tutuklulara-hükümlülere eşit ve adil davranma çağrısıdır. Gereğini yapmak devletin sorumluluğudur.
“İnsan yaşamından daha üstün değer yoktur. Açlık grevlerindeki insanların iradesine saygı duyarken, onların ölümünün ya da kalıcı sakatlanmasının hiçbir davaya hizmet etmeyeceğini, aksine özgürlük, hak, adalet mücadelesini zaafa uğratacağını hatırlatmak istiyoruz.
“Yüzlerce insanımız ölüme, onarılmaz bedensel ve beyinsel sakatlığa doğru gidiyor. Bu insanların ölümü neden göze aldıklarını anlamaya çalışalım. Hak, hukuk, özgürlük, adalet taleplerine kulak verelim. Leyla Güven’in kızı Sabiha’nın ‘Lütfen annemin ölümüne izin vermeyin! Lütfen!’ çığlığını duyalım.
“Aslolan hayattır, diyerek bütün ilgili kurumları, kesimleri, partileri, siyasileri, duyarlı kişileri; ölümü değil yaşamı desteklemeye, yaşamı yüceltmeye, açlık grevlerinin sonlandırılması için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çağırıyoruz.”
Yurttaş Girişimi hakkındaYurttaş Girişimi; 1998'de "sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık" eylemlerini gerçekleştiren, 2000'lerin başlarında Barış Girişimi'ne dönüşerek Irak'ta Savaşa Hayır kampanyasını düzenleyen, arada birçok irili ufaklı yurttaş tepkisi açıklayan, yurttaşlar olarak durumdan vazife çıkarıp barış ve demokrasi odaklı çok çeşitli etkinlikler yapan bir grup insandan oluşuyor. Düzenli, köşeli bir yapı değil, duyup isteyenin katıldığı, her kesimden, her düşünceden yurttaşın katkısını sunabildiği, sabit bir yönetimi, yeri olmayan, süreklilik taşımayan bir yapı. |
Demokrasi için Birlik hakkında
Geniş katılımlı, herhangi bir siyasi görüşün ya da partinin şemsiyesi altıda olmayan, bağımsız bir demokrasi platformu. DİB bileşenleri, ilk olarak, 28 Haziran 2016'da, eski büyükelçi, milletvekili ve AİHM yargıcı Rıza Türmen'in çağrıcısı olduğu toplantıda bir araya geldi. 100'ü aşkın örgüt, platform, inisiyatif, kurum ve ayrıca demokrasiden yana bireyler bir Başlangıç Bildirgesi üzerinde uzlaşarak yola çıktı.
23 Ekim 2016'da bine yakın kişinin katıldığı Demokrasi Kurultayı ile de ilk çalışmalar başladı. Bu kurultayda, OHAL ve KHK'lar, Başkanlık Sistemi, İnanç Özgürlüğü ve Barış başlıkları altında dört temel mücadele alanı belirlendi.
Olağanüstü Hal'in uzatılmasına karşı gerçekleştirilen "Uzatma" kampanyasının ardından, Anayasa Referandumu'nun gündeme gelmesiyle birlikte, DİB bütün bileşenleriyle, her türlü platformda, kapsamlı bir "#Hayır Biz Varız" kampanyasına başladı. Birçok ilde, ilçede ve semtlerde kurulan "Hayır Meclisleri"yle sahada yoğun çalışmalar sürerken hukuk ve siyaset alanında da bilgilendirme amacıyla toplantılar, forumlar gerçekleştiriliyor. (AS)