Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, haftalık Meclis Grup Toplantısı’nda gündemdeki gelişmelere dair konuştu.
MA'nın haberine göre İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına değinen Hatimoğulları, bütün dünyanın izleyici konumunda olduğunu söyledi.
Gazze'de her an büyük bir insanlık dramı yaşandığını ama bir tek devletin bile kılının doğru düzgün kıpırdamadığını belirten Hatimoğulları, "AKP, Filistin halkıyla dayanışma mitingi yaptı. Mitingde Erdoğan’ın yaptığı konuşmayı hatırlayacaksınız. Adeta yerel seçimlere hazırlanmak üzere yapılmış bir miting gibiydi. Gerçekten Filistin halkı için ağlayan yok. Ağlamıyorlar, doğru söylemiyorlar, timsah gözyaşı döküyorlar" diye konuştu.
HEDEP: Cumhuriyeti demokratikleştirmek tarihsel görevimizdir
"Ortadoğu’da firavun olarak anıtınız dikilecek"
"Biz bu kürsüden defalarca çağrı yaptık, yapmaya devam edeceğiz; İsrail ile ticari ve askeri anlaşmalarınızı devam ettirdiğiniz sürece siz hiçbir şey yapamazsınız” ifadelerini kullanan Hatimoğullları, "Şimdi diyor ki 'garantör olalım. Gelin barışı sağlayalım.' Buradan AKP genel başkanına soruyoruz: Türkiye'de Kürt sorunu bu kadar capcanlıyken, barış yanlısı insanların barış çağrılarına kulak vermezken hangi barıştan, hangi garantörlükten bahsedeceksiniz?" diye sordu.
"Sizlerin yüreğiniz kaskatı kesilmiş. Yüreğiniz o kadar katılaşmış ki Ortadoğu’da firavun olarak anıtınız dikilecek. Sizin yüreğiniz işte bu kadar kaskatı olmuştur."
"Barışı savunmak bizim sorumluluğumuzda"
"Erdoğan bu kadar vicdanlıysa çıksın kürsüden 'Filistin sorununu çözmek için yola çıkacağımız gibi Kürt sorunu da çözmek istiyorum’ desin" çağrısını yapan Hatimoğulları, "Ama bunu söyleyecek ne bilinç ne yürek ne de anlayış yok. Ortadoğu halklarının savaşsız, sınırsız, sömürüsüz, bir arada yaşamaya ihtiyacı var. Türkiye ve bölge halklarının tamamının yığınaklarını buraya yapması lazım" dedi.
"Bu zalim rejimlerden bizlere hayır gelmez. Savaşa karşı barış savunmak bizim sorumluluğumuzdadır. Bizler, halkların demokratik zeminde kurtuluşu için ölüm kusan silahlara karşı yaşamı, kan dolu ideoloji ve sistemlere karşı barışın erdemini, hakkaniyetini, adaletini sonuna kadar savunacağız. Acılarımızı hep beraber dayanışarak, örgütlenerek, mücadele ederek dindireceğiz."
Hüda Kaya ve Gültan Kışanak'ı hatırlattı
Hatimoğulları'nın konuşmasının devamı kısaca şöyle:
"4 Kasım 2016’da HDP Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın içinde olduğu çok sayıda milletvekilimiz gözaltına alındı ve tutuklandı. Geçtiğimiz hafta Kobanî davası kapsamında önceki dönem HDP milletvekilliğini yürütmüş sevgili Hüda Kaya yine yaka paça gözaltına alınarak tutuklandı."
HDP eski milletvekili Hüda Kaya Kobanê davasından tutuklandı
"Ey vicdanı kurumuş din istismarcısı AKP, adaletten, eşitlikten, kardeşlikten, barıştan yana olan 28 Şubat mağduru bir mütedeyyin kadını gözaltına aldınız ve tutukladınız. Sonra ‘28 Şubat Darbesi’yle hesaplaşıyoruz’ diyorsunuz. Hadi oradan. 28 Şubat’ta size yapılanın aynısını şimdi sizden olmayan, muhaliflere yapıyorsunuz. Gültan Kışanak’ın tutukluluk süresi dolmuş durumda ve şu an yasaya aykırı bir şekilde keyfi bir biçimde hala alıkonulmuş durumda."
Adalet Bakanlığı ve CPT'ye tecrit çağrısı
"Uluslararası bir suç işleniyor. Bir hukuk dışılık ve insanlık dışılık söz konusu. Dünyanın hiçbir ülkesi yoktur ki cezaevinde bulunan bir insan 3 yıl boyunca ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmesin. Buradan Adalet Bakanlığı’na sesleniyorum; BM İnsan Hakları Komitesinin verdiği tedbir kararını üzerinden bir yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen henüz atılmış somut bir adım yok. Bu konuda derhal görev ve sorumluluklarınızı yerine getirin. CPT'ye sesleniyorum; görevinizi yapın, adaya gidin ve milyonların talebi olan Sayın Öcalan’ın sağlığı başta olmak üzere adadaki durumu kamuoyu ile paylaşın. Ağırlaştırılmış tecridin kalkması demek."
“Çözümün en önemli aktörüne tecrit uygulanıyor”
"Adaylarımızı sandık kurarak belirleyeceğiz"
"Bir kez daha bütün halklarımıza duyuruyoruz; adaylarımızı sandık kurarak halkın iradesiyle belirleyeceğiz. Yerel yönetimleri güçlendireceğiz. Doğrudan demokrasinin bütün yollarını kullanarak, halklarımızın kentleri ve yaşam alanlarıyla ilgili karar verme imkanlarını daha güçlü bir şekilde temsil edeceğiz. Kayyımlara feleğin tokadını vuracağız. Bunun için gece gündüz demeden çalışmak zorundayız. Halkımızın iradesini gasp edenlere karşı bunu bir onur mücadelesi ve yaşam hakkı mücadelesi olarak göreceğiz."
(NT)