Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın Kanun Hükmünde Kararname ile atıldıkları işlerine iade talebiyle başladıkları açlık grevlerinin 160. gününde.
Semih Özakça’nın annesi Sultan Özakça ve Nuriye Gülmen’in kardeşi Beyza Gülmen bugün refakatçi olmak için Sincan Kampus Cezaevinin hastanesine gitti. Aynı zamanda Ankara Tabip Odası'ndan üç hekim de hastaneye girdi.
Avukat Ebru Timtik, Adalet Bakanlığı'nın 10 Ağustos'ta refakatçi onayını vermesinin ardından cezaevi savcısının da dün (14 Ağustos) izin verdiğini söyledi.
Kendisi de işten çıkarılan ve açlık grevinin 85. gününde olan Esra Özakça da refakatçilerin girişinin ardından eşi Semih Özakça ile yaptıkları kapalı görüşü anlattı.
AİHM kararı
Gülmen ve Özakça Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan başvuru sonrasında, mahkemenin talebiyle Ankara Numune Hastanesi’nde 25 Temmuz’da muayene edildi. Bu muayene sonucu hazırlanan 28 Temmuz tarihli raporda, “hayatlarını tek başlarına idame ettiremeyecekleri ancak bunun tahliyelerini gerektirmediği” ifadeleri yer aldı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Gülmen ve Özakça’nın tedbir talepli başvurusunu reddettiği kararında Numune Hastanesi raporuna gönderme yapılarak hükümetten, Gülmen ve Özakça’ya günlük ihtiyaçlarını karşılaması için refakatçi verilmesi ve ekndi seçtikleri doktorlara muayene edilmeleri konusunda izin vermesi talep edildi.
Avukat anlatıyor
Hastane raporunun çıktığı gün hapishanedeki hastaneye götürülen Gülmen ve Özakça 24 gündür boşaltılan bir koridorda tek başlarına odalarda tutuluyordu.
Ebru Timtik, müvekkillerinin hastaneye götürülmeleriyle avukatların fiziki yardım imkanlarının da kısıtlandığını anlattı.
Görüş
“Avukat görüşlerinde aramıza masa koydular. Ayağa kalkmalarına bile yardım edemiyorduk. Bu zamana dek onları tek başlarına yaşamlarını idame ettirmek zorunda bırakarak tuttular.
Temizlik
“Temizlikleri çok önemli. Ne kadar temizlik yaptılar bilemiyorum, temizlikten ötürü enfeksiyon riski oluşmuşsa bu saate kadar oluşmuştur.
Onay süreci
“Numune hastanesi raporuna ve Adalet Bakanlığı’nın onayına rağmen refakatçi talebini bu kadar zaman sonra kabul ettiler. Bu, sağlıklarını gerçekten önemsemedikleri anlamına geliyor. Gözaltına alındıklarında Semih Özakça nezarethanede yüzlerce insanın kullandığı battaniyeleri yere sererek yatmıştı. ‘Sağlıklarına dikkat ediyoruz’ durumunu hiçbir zaman yaşamadık.
“Adalet Bakanlığı’nın 10 Ağustos’ta onay vermesine rağmen refakatçiyi almadılar. ‘Savcı izin verecek yoksa almayız’ dediler. Savcı dün izin verdi. Refakatçiler 24 saat Gülmen ve Özakça ile kalacak.”
Esra Özakça anlatıyor
Esra Özakça, bugün eşi Semih Özakça ile yaptıkları kapalı görüşe dair şu bilgileri paylaştı:
“Koridorda görüşüyoruz aramızda tel var, Semih sandalyede oturuyor. Semih’in daha rahat edebileceği şekilde yapalım dedim kabul edilmedi.
Boş odadan kamera çekimi
“Nuriye hoca ile aralarında boş oda var. İkisi de pencereye çıkıp bağırarak birbirlerini duyabiliyorlarmış. Semih, böyle bir ortadaki boş odadan bir kameranın onu çektiğini görmüş. Kapıyı açtığında da iki gardiyanın kamera ile o odadan çıktığını görmüş. ‘Ne yapıyorsunuz niye çektiniz?’ deyince cevap alamamış. Bununla ilgili suç duyurusunda bulunacak.
Heyet ziyaretleri
"Numune Hastanesi'nden bir heyet her gün ziyaretine geliyor, o da muayene olmayacağını söylüyormuş. 'Sizin başınızda bekliyoruz ve ne zaman bilinciniz kapanırsa diye başınızda bekliyoruz' hissi olduğunu belirterek 'Bu tıp değil, iyiliğimizi düşünmek değil' diyor.
Gözaltı ve tutuklamalar
“Morali keyfi çok yerindeydi. Volkan'ı [6 Ağustos'a Samsun'da Konya ile Beşiktaş arasında oynana futbol maçında tribünde 'Nuriye-Semih yaşasın' pankartı açtıkları gerekçesiyle tutuklandı] anlattım. Yüksel’den tanıyorduk. Ona bir şeyler yazmış hemen. 'Sadece bir hastane odasında kapalısınız kimseyle görüştürülmüyorsunuz, sadece yemek yemiyorsunuz, sizinle ilgili bu kadar yasak yapılıyor' diyerek duruma güldük. Yapılanları acizlik olarak değerlendiriyor.
“İşe geri dönme talebi devam ediyor. Onlar için gözaltına alınan, tutuklanan herkse selamları var. Her eylemi ayrıntısıyla dinledi benden." (BK)