Cumartesi İnsanları İstanbul, Galatasaray’daki 563. eylemlerinde Güçlükonak katliamının sorumlularının hesap vermesini istedi, son aylarda gittikçe ağırlaşan hak ihlallerine dikkat çekti.
Sokağa çıkma yasağı nedeniyle insanların cenazelerini toprağa veremediklerini ve birçok kişinin keskin nişancıların hedefi olduğunu hatırlatan Cumartesi İnsanları yaşatılanların insanlığa karşı suç olduğunu vurguladı.
7 Ocak’ta Adli Tıp Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle cenazelerin yakınlarına haber verilmeden kimsesizler mezarlığına gömülme tehlikesinin ortaya çıktığına işaret etti.
“Herkesin onurlu bir şekilde gömülme ve bir mezara sahip olması; herkesin ölen yakınlarına karşı son görevlerini yerine getirmesi tartışılmaz bir haktır.
“Hükümet bu hakları engelleyerek suç işliyor.”
90’ların zihniyeti
Silahların susup müzakerelerin başlaması gerektiğinin de vurgulandığı eyleme ölümler dursun diye açlık grevi yapan Alevi kadınlar da katıldı.
Eylemde konuşan Kenan Bilgin'in kardeşi İrfan Bilgin gazeteci Metin Göktepe’yi andı ve onun mücadelesinin sürdüğünü söyledi. 90’lı yıllarda hüküm süren zihniyetin bugün hala iktidarda olduğunu belirtti.
“Bu zihniyetle Türkiye’yi yönetenlerden bu insafsız katliamların hesabının verilmesini beklemek bence abes olur. O yüzden işimiz zordur. Çünkü Hitler faşizmini rehber edinmiş bir iktidar var. Yine de biz bu mücadeleyi sürdüreceğiz.”
Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır da ölümlerin arttığına dikkat çekti.
“İnsanların evlerini, şehirlerini hapishaneye çevirdiler. Evinde mahpussun diyorlar, çıkarsan kurşunu yersin diyorlar. Yedisinden yetmişine insanlar katlediliyor.”
TIKLAYIN - GÜÇLÜKONAK'TA NE OLDU
Güçlükonak’ın tanıkları
Güçlükonak katliamının ortaya çıkmasını sağlayan bağımsız heyette yer alan, dönemin İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Başkanı avukat Ercan Kanar katliama dair bilgiler verdi, güvenlik güçlerinin yaptığı katliamın nasıl PKK’ye yıkılmak istendiğini ve devletin sorumluları nasıl koruduğunu anlattı.
Kanar’dan sonra konuşan Güçlükonak’ta hayatını kaybeden Ahmet Kaya’nın kızı Emine Kaya ve yine katliamın kurbanlarından Abdullah İlhan’ın oğlu Nevzat İlhan katliamda öldürülenlerin kimliklerinin jandarmada olduğuna dair tanıklıklarını aktardı, katilamın sorumlusunun devlet olduğunu vurguladı.
563. haftanın basın duyurusunu Cumartesi İnsanları’ndan Nur Sürer okudu.
TIKLAYIN - GENELKURMAY'IN GÜÇLÜKONAK'A GÖTÜRDÜĞÜ GAZETECİLERDEN GÜRTAŞ ANLATIYOR
Güçlükonak’ta ne olmuştu?
PKK'nin 15 Aralık 1995'te ilan ettiği tek taraflı ateşkesin ardından 12 Ocak 1996'da Şırnak Güçlükonak'a bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın yapan askerler Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç'u PKK’ye yardım ettikleri gerekçesiyle gözaltına aldı.
Taşkonak Jandarma Karakolu’na götürülen köylüler işkenceyle sorgulanarak öldürüldü.
15 Ocak'ta karakoldan Koçyurdu köyüne telefon eden jandarma, gözaltına alınanların serbest bırakılacağını, onları almak için bir minibüs getirilmesini istedi.
Bu durumdan şüphelenen köy korucuları Hamit Yılmaz, Abdülhalim Yılmaz, Mehmet Öner ve Lokman Özdemir, şoför Ramazan Nas'ı yalnız bırakmamak için onunla birlikte karakola gitti.
Tabura gelen dört korucu da öldürüldü ve daha önce öldürülen altı köylüyle birlikte 10 kişinin cansız bedenleri minibüsün koltuklarına bağlandı.
Nas’ın kullandığı minibüs jandarmanın kontrolünde yola çıktı, yol askerler tarafından kapatıldı. Belli bir noktada durdurulan minibüsü jandarma terk ettikten sonra özel tim silahla taradı, roket atarak yaktı, kaçmaya çalışan minibüs sürücüsü taranarak öldürüldü. Kömürleşmiş bedenler ailelere teslim edilmedi.
16 Ocak 1996’da Genelkurmay Ankara’dan Güçlükonak’a getirdiği gazetecilere minibüse PKK’nin saldırdığını söyledi. Haber anaakımda böyle çıktı.
Sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan bağımsız bir heyet incelemelerini sonunda Genelkurmay hakkında suç duyurusunda bulundu.
Bakanın itirafı
Ancak başvurular sonuçsuz kaldı. AİHM’e taşınan davada Türkiye etkin soruşturma yapmadığı için mahkum edildi.
Dönemin bakanlarından Adnan Ekmen katliamdan 13 yıl sonra yaptığı açıklamada, “olayı araştırınca arkasından devlet çıktı, PKK’nin değil, JİTEM’in işiydi, söyleyemedik” dedi. (YY)