Gezi davasında Osman Kavala'nın ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın 18 yıl hapis cezasına mahkum edilmesinin üzerinden tam bir yıl geçti.
Davada çıkan mahkumiyet kararının ardından yapılan tutuklamalarla birlikte, mahpuslar için başlatılan Adalet Nöbeti de birinci yılını doldurdu.
Avukatlar ve Gezi tutuklularının aileleri Çağlayan’daki İstanbul Adliyesinde nöbeti devam ettirdi. Nöbete HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan destek verdi. İlk olarak adliye içinde toplanan Gezi savunucuları ardından alkışlarla bina dışına çıktı. Burada bir eylem ve basın açıklaması yaptı.
Pekin: Yargının itibarını yerle bir eden davalardan biri
İlk olarak dava avukatlarından Tora Pekin söz aldı. Pekin, konuşmasına Diyarbakır merkezli 21 ile yapılan operasyonlarda gözaltına alınan avukat, gazeteci ve sanatçılara destek vererek başladı.
Pekin ardından Gezi mahpuslarının tutukluluklarını esaret olarak nitelendirdi. “Bununla ilgili hukuki olarak söylenecek tek şey tüm sürecin hukuksuzlukla sakatlanmış olduğu. Tıpkı yargının itibarını yerle bir eden sayısız davada olduğu gibi” dedi.
“Göstermelik davalarla, iktidarın talimatını yerine getirmeyi görev sayan bir adliyeyle varılacak iyi bir yer yok” diyen Pekin, şöyle devam etti:
"İktidarın ‘tüm muhalifler terörist, herkes hapse’ diye özetlenebilecek politikası bu ülkeye sadece zarar veriyor. Savcı ve yargıçların bu yaklaşıma hayat vermesi kabul edilemez. Bizim çok net ve aslına bakılırsa çok da asgari düzeyde bir talebimiz var. Yasaya uyun. Anayasaya ve tarafı olduğumuz temel insan hakları sözleşmelerine uyun. Ceza kanununa ve ceza muhakemesi kanununa uyun.
“AİHM ve AYM kararları bağlayıcı mı? Öyleyse bu kararlara uyun. Yargıçlar buna yaptıkları anda bu toplum bir nefes alacak. Bir yerden başlamak istiyorsanız, buyurun Gezi davası önünüzde. Arkadaşlarımızı serbest bırakın diyoruz ve bunu derken aslında aynı zamanda yargıyı da bir utançtan kurtarın diyoruz.”
Köymen: Depremdeki yıkım haklı olduğumuzun kanıtı
Pekin’in ardından Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Esin Köymen konuştu. Gezi'nin Türkiye tarihinin en önemli, en onurlu, en görkemli sayfalarından biri olduğunu söyledi.
Toplumun tüm kesimlerinin kardeşlik, barış, demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adalet taleplerinin Gezi'yle birlikte tüm topluma yerleştiğini ifade etti:
Köymen, 6 Şubat Maraş depreminden söz ederek “Yıkımlar; sürdürdüğümüz sağlıklı ve güvenli kentler oluşturulması çabalarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha acı bir şekilde bize gösterdi” dedi.
"İktidar saltanatını sürdürmek için Gezi'yi itibarsızlaştırmaya çalıştı. Bunun için yoğun bir kara propaganda yürüttü. Yargılanma süreçlerini araçsallaştırarak iki kez beraat eden arkadaşlarımız bir yıldır hukuksuz bir şekilde tutuklular. Buna karşın Gezi sürecinde iktidarın emriyle uygulanan polis şiddeti sonrasında kaybettiğimiz canlarımız için adalet işlemedi.
"Gezi 7’lisinin delil olmadan tutsak edilmeleri, iktidarın kin ve intikam duygusuyla hareket ettiğini çok açık bir şekilde gösteriyor. Bizler arkadaşlarımızın özgürlüklerine kavuşması, şiddet emrini verenlerin, can kayıplarına neden olanların mutlaka yargılanmaları ve adaletin geç de olsa yerine getirilmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. İnanıyoruz ki 14 Mayıs'tan sonra bu ülkede adalet yeniden işlemeye başlayacak. Yargı organları iktidarın talimatlarına göre değil, hukuka göre karar vermeye başlayacak ve arkadaşlarımız özgürlüklerine yeniden kavuşacak. İnanıyoruz ki çok yakında bambaşka bir ülkeye uyanacağız. Karanlık gider, Gezi kalır.
Atalay: Saray var ama adalet yok
Köymen'den sonra Can Atalay'ın babası Mustafa Atalay söz aldı. Baba Atalay, “Adalet sarayının önünde konuşuyoruz. Saray var ama adalet yok” dedikten sonra Can Atalay’ın Silivri Cezaevinden gönderdiği mesajını okudu:
Gezi bu memleketin eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için sönmeyen umududur demiştik. Zora düştüğümüz her anda o umut veriyor. Memlekette adaletin kazanılması açısından toplumsal dayanışmayı sahiplenmek önemli olacaktır. Selam olsun dünyanın ve Türkiye'nin aydınlık geleceğine.
Altınay: Ege ömrünün üçte birini babasız geçirdi
Hakan Altınay'ın kardeşi avukat Deniz Altınay da "Bir yıl önce 25 Nisan akşamı karar verildikten sonra bu merdivenlerde şok içinde oturduğumuzu hatırlıyorum. Bu bir yıl, bir yandan şok ve travma, bir yandan da büyük bir dayanışma deneyimi oldu benim için. Yeni bir aile edindik. Abimin oğlu Ege, üç yaşında. Ömrünün üçte biri demek. Ege'nin ömrünün üçte biri babasından uzakta geçti. Bu kararı veren yargıçların yaptıklarının sonuçlarının farkında olup olmadığını bilmiyorum ama Yargıtay'daki gerçek hukukçulardan dosya okumalarını ve hukuka uygun bir karar vermelerini bekliyorum." dedi.
Kahraman: Sorumluları asla affetmeyeceğiz
Adalet Nöbetinde son olarak konuşan Tayfun Kahraman'ın eşi Meriç Kahraman ise Gezi'de polis şiddetiyle yaşanan ölümleri hatırlattı.
"21 yıldır iktidarda olanlar defalarca imar affı çıkaranlar, 6 Şubat Maraş depremleri öncesinde yine bir yeni bir imar affı hazırlığında olanlar, bugün dediler ki 'Bizi affedin'. Bu iktidarın kentlerimize, insanlarımıza karşı işlediği suçlar affedilebilir değildir." dedi.
Meriç Kahraman "Gezi bu toprakların eşitlik, özgürlük, demokrasi için sönmeyen umududur dedik. Bu umudu kirletme çabalarını asla unutmayacağız. Arkadaşlarımızı delilsiz, hukuksuz bitmek bilmeyen bir kötülükle ve sınır tanımayan keyfilikle hapis tutmalarını asla kabul etmeyeceğiz. Gezi de aramızdan aldıkları Ahmet'in, Mehmet'in, Medeni’nin, Ali İsmail'in, Abdullah'ın, Berkin'in sorumlularını asla affetmeyeceğiz." dedikten sonra Tayfun Kahraman’ın hapishaneden gönderdiği mesajı okudu:
Sevgili dostlar, şu an sizlerin önünde adalet için nöbet tuttuğu, tabelasında adalet yazan ama adalet dağıtmakla uzaktan yakından alakası olmayan, Çağlayan Adliyesi'nden tutuklu olarak çıkmamızın üzerinden bir yıl geçti.
Bu süre içinde yaşanan deprem felaketi; kentine, parkına sahip çıkan, sağlıklı kentler ve dayanıklı konutlarda yaşam hakkını savunan bizlerin mücadelesinin haklılığını bir kez daha ortaya koydu.
İktidarın tüm vurdumduymazlığı ve iş bilmezliğine karşı hukuku ve bilimi savunan bizlerin hukuksuz biçimde neden tutsak olduğumuzu yeniden anladık. Tüm bu zulüm ve baskılara rağmen bizler doğru olanı söylemeye, bilime ve ortak akla inanmaya devam edeceğiz.
Demokratik, özgür ve adil günlere az kaldı. Çok yakında memlekete bahar gelecek ve bu hukuksuzluk sona erecek. O güne kadar gösterdiğiniz dayanışmanın verdiği güçle cezaevinde olsak da Gezi'yi savunmaya gururla devam edeceğiz.
(HA)