Haberin İngilizcesi için tıklayın
Gezi davasının karar çıkması beklenen duruşmasında sıra avukatların beyanlarında.
Bugün (22 Nisan) görülen ilk oturumda Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, Mine Özerden, Çiğdem Mater, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi ve Osman Kavala beyanlarını tamamladı.
Ardından avukatlar söz aldı.
TIKLAYIN - Beyanlarda ortak kanaat: Mütalaada delil-tanık yok, iddia var
TIKLAYIN - "Tesellim benden sonrakilerin daha adil bir muamele görmeleri ihtimali"
İlk olarak Yiğit Aksakoğlu'nun avukatı Serdar Laçin konuştu: Laçin “Yiğit Aksakoğlu ile ilgili AYM kararında, eylemlerin şiddet içermediği belirtildi. Bu karardan sonra dosyaya başka bir delil girmedi. Bu karar beraat kararı verilmesi gerektiğini gösteriyor” dedi.
Aksakoğlu’nun bir diğer avukatı Aslı Kazan da “Bu dosyada yeniden kıymetlendirilen hiçbir şey yoktur. Eserin sahibi olan Nazmi Ardıç cezaevindedir. Bu kıymetli eser hala sergilenmektedir. Biz delilleri yanımızda getiriyoruz, siz delillerin değerlendirilmesi için olumlu bir karar vermiyorsunuz. Üretilmiş delillerle ilgili kanıtlarımızın değerlendirilmesiyle ilgili ret kararı verirseniz bunun adı yargılama olmaz. Beraat istiyoruz” diye konuştu.
Mahkeme başkanı savunmayı sınırlandırdı
Ardından Hakan Altınay'ın avukatı Tora Pekin söz aldı. Pekin konuşurken mahkeme başkanı Mesut Özdemir, konuşma için avukatlara bir saatlik süre verildiğini, bunu doldurduğu için 10 dakika daha süre verdiğini söyledi.
Avukatlar, başkanın kararına tepki gösterdi. Pekin beyanında şunları kaydetti:
Ne kadar yasa, hukuk, içtihat, insan hakları desek de bu davada adalet ve hukuk kaybetmiştir. Bu ve benzeri siyasi davalar nedeniyle adalete olan güven kaybedilmiştir.
Dosyada ters çevrilmiş arabaları Hakan Altınay'ın çevirdiği yönünde bir delil mi var? Bu dava hukuki amaçlar dışında gizli amaçlara hizmet etmek için açıldı.
Burada artık geriye bir yol kalıyor: Davanın doğasını ifşa etmek. Anayasayı savunmak için gerekli bu. 657 sayfalık okunması imkansız, tutarlı bir dilden uzak bir metinle karşı karşıyayız. Bu metni heyetin satır satır okuduğunu sanmıyorum. Daha kötüsü iddianameyi yazan savcının da okumadığını düşünüyorum.
Her dokuz sayfada bir 'kaos çıkarmak'tan bahseden bir iddianameyle karşı karşıyayız. Bunun yanında 657 sayfa içinde TCK 312. madde sadece bir kez geçiyor. Onun yerine dedikodular var bu davada.
Muammer Akkaşların, Nazmi Ardıçların açtığı yolda ilerlenmez, onların sözüne güvenilmez. Eğer güvenirseniz yalancı çıkarsınız.
Bir kefede ağırlaştırılmış müebbet cezası diğer kefede 45 dakikalık savunma var. Delilleri tartışmış olsaydınız zaten bu kadar konuşmak zorunda kalmazdık. Ne zaman dosyaya, size savcılığa eleştiriler ağırlaşırsa o zaman savunmayı kesiyorsunuz.
O zaman hukuka aykırı delillere gelelim. Hukuka aykırı dinlemeler yapmışlar. Dinlemelerin yüzde 90'ının Menekşe Uyar ve Süleyman Karaçöl yapmış. Fethullahçı polisler istemiş, onlar da kararları vermişler.
“Adalet limanı insanların sığınacağı son limandır” demişler 17 Aralık takipsizlik kararında. Eğer adınız Cengiz Holding, Kolin, Makyol ise adalet limanı sığınacağınız son limandır ama adınız Mücella Yapıcı, Can Atalay ise adı ağırlaştırılmış müebbettir. İşte dava bu, söyleyecek başka bir şey yok.
Sönmez: Savunmayı kısıtlayamazsınız
Pekin’in ardından Çiğdem Mater’in avukatı Hürrem Sönmez konuşmaya başladı.
Sönmez, mahkeme başkanının savunma süresine müdahale etmesine karşılık, “Eğer savunmamı bölmeyecekseniz beyanda bulanacağım” dedi. Sonrasında şöyle konuştu:
Burada savunmayı 10 dakika, 15 dakika diye bölemezsiniz. Gerekirse burada tam gün savunma yaparız. Meslektaşım Tora Pekin kıymetlendirme hususunu çok iyi anlattı. Bir daha anlatmak istemiyorum. Mahkemeniz çok çabuk sıkılıyor avukatlardan.
Pekin’in dediği gibi 17-25 Aralık soruşturmasında nasıl o deliller hukuka aykırıysa bunlar da aynı şekilde hukuka aykırıdır. İkrar da bu durumu değiştirmez. Dolayısıyla iddia makamına kötü bir haberimiz var. Kıymetlenemedi o deliller.
Gezi protestolarına 3 milyondan fazla kişi katılmış. Müvekkilim Çiğdem Mater de bunlardan biri. Savcılık ise yönlendirme için sokağa çıktığını söylüyor. Bu iddia akla aykırı olmakla beraber, Anayasal haklarını kullanarak sokağa çıkan insanların iradelerine karşı da bir hakarettir.
Bir fikir eserinin tartışılacağı en son yer mahkemelerdir ama biz 2018'den bu yana bir sinema filmini tartışıyoruz burada.
İnsanları akıllarından geçirdiği düşünceler için yargılayacaksanız biz yargı adına da utanırız, çok uzun zamandır da utanıyoruz, ama siz çocuklarınıza böyle bir miras bırakmak ister misiniz?
Burada yargılanan ne sadece Osman Kavala, ne sadece Taksim Dayanışması. Burada yargılanan bir halkın baskısına rağmen iktidara karşı itirazıdır. Siz burada halkın iradesini yargılıyorsunuz.
Karar Pazartesiye kaldı
Sönmez'in beyanının ardından Mahkeme Başkanı Mesut Özdemir duruşmayı bitirdi. Duruşmayı 25 Nisan Pazartesi'ye attı. Pazartesi günü duruşma avukatların beyanıyla devam edecek. Karar bu duruşmada çıkacak.
(HA)