Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde yapılan basın açıklamalarında, bugünün aynı zamanda sansürünün kaldırılmasının 109. Yılı olduğu hatırlatıldı.
* Açıklamaların ardından adliye önünde balonlar uçuruldu.
Dışarıdaki Gazeteciler inisiyatifinden gazeteci Candan Yıldız ile Cumhuriyet Davası Koordinasyonu’ndan Beyza Metin’in okuduğu açıklamalarda, yargılanan gazetecilerin, haberleri nedeniyle suçlandığı belirtildi.
“Ne yapmışlar? Sadece haber”
Gazeteci Yıldız’ın okuduğu açıklama özetle şöyle:
“109 yıl önce bugün bu toprakların insanları demokrasi için büyük bir adım attı. Muktedir yenildi, meşrutiyet bugün ilan edildi. Gazetelerin, gazetecilerin başındaki sansür belası tarihin çöplüğüne atıldı.
“Biz gazeteciler sansürün kaldırılmasını yıllardır Basın Bayramı olarak kutluyoruz. Bu yıl, bu tarihi gün önceki yıllardan hem çok daha buruk hem çok daha öfkeliyiz. Çünkü Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar gazeteci tutuklu. Ve bugün arkamızda bulunan İstanbul Adalet Sarayı’nda Cumhuriyet davası görülmeye başlanıyor.
“Gazeteci, yönetici, avukat, 19 Cumhuriyet çalışanı bu davada yargılanıyor. Bu isimlerden 12’si tutuklu. 106 ila 264 gündür değişen sürelerde demir parmaklıların arkasındalar.
“İddianameye bakarsanız terör örgütlerine yardım ve yataklıkla suçlanıyorlar. Peki, ne yapmışlar? Sadece haber. İddianamede 667 defa haber kelimesi geçiyor.
“Evet, yanlış duymadınız Cumhuriyet’le neredeyse yaşıt Türkiye’nin en eski gazetesi; haber yaptığı için, manşet attığı için yani aslında işlerini yaptıkları için halkın haber alma hakkını yerine getirdikleri için teröre destek vermekle itham ediliyor.
“Gazetecilerin köşe yazıları, çizerlerin karikatürleri terör propagandası olarak sunuluyor. 15 Temmuz Darbe Girişimi’ne karşı demokrasi safında duranlar, gazetecilik yaptıkları için hedef tahtasına konuyor. Darbenin siyasi ayağı türlü şekillerde gizlenirken gazeteciler cezalandırılıyor.
“Üstelik yalnız Cumhuriyet gazetesi çalışanlarını haksız tutuklulukla cezalandıranlar, Dışarıdaki Gazeteciler’e de aba altından sopa gösteriyor. Hatta parmak sallıyorlar.”
“Gazetecilik kazanacak”
“Fakat maalesef çok yanılıyorlar. Bugün burada olma sebebimizi, OdaTV davasının karar duruşmasında meslektaşımız Ahmet Şık haykırmıştı, ‘bu baskı ve zulümden çocuklarımızın düşlerini gerçek kılacak bir hayat çıkaracağız.’ Bunu herkes böyle bilsin. Ne dostlarımızı, meslektaşlarımızı o zindanlarda yalnız bırakacağız, ne de baskı, tehdit ve tetikçilere boyun eğeceğiz.
“Karanlık günlerden geçtiğimiz muhakkak. Belki bugünkü baskı iklimi, hepimizin canını daha fazla yakıyor. Ama bugünlerde geçecek. İşte Hitler, Franco dönemleri, işte 12 Eylül Cuntacıları. Hepsi kaybetti. Bu sefer de farklı olmayacak.
“Kimse endişe etmesin gazetecilik kazanacak. Çünkü bu ülkenin gazetecileri, evrensel ilkelerle gazetecilik yapmaya devam edecek, halkın haber alma hakkına kendi gözleri gibi sahip çıkacak. Çünkü bu ülkenin fikri hür ve vicdanı hür gazetecileri, sonuna kadar hakikatin peşinden gitmeye devam edecek. Çünkü bu ülkenin gerçek gazetecileri, yalnız kendisi için değil herkes için adaleti, hukuku, demokrasiyi, basın özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü savunmayı sürdürecek.
“Gazetecilikten ve gazeteciliği savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet.”
“Örgütlü kötülük kaybedecek”
Cumhuriyet Davası Koordinasyonu’ndan Beyza Metin de şunları söyledi:
“Hakikat! Aradığımız şey bu! Bu ülkede hakikati aramanın, egemenlere rağmen hakikati dillendirmenin bir bedeli var. 150’yi aşkın gazeteci arkadaşımız bu yüzden tutuklu.
“Tarih boyunca tüm istibdat rejimleri hakikati adalet ve özgürlük arayışıyla aynı yöntemi uygulamıştır. Ve tarih boyunca boyun eğmeyenlerin yanıtı hep aynı olmuştur: Kahrolsun istibdat! Yaşasın hürriyet!
“Ufku sarmış olan karanlığa inat, direnenler de var ancak bu ülkede, kalemini satmayan onurlu aydınlar var. Gideceği yeri kendinden önceki meslektaşının bıraktığı izden bilen, tanıyan gazeteciler var.
“Çok eski bir hikaye bu. Aydınlıkla karanlık arasında süre giden bir mücadele bu. Bu ülkenin aydınlık birikimine, karanlığa karşı aydınlığın galebe çalacağına inanıyoruz. Hiç kuşkumuz yok, bu istibdat rejimi de kendinden öncekiler gibi yıkılacak.
“İçerdeki arkadaşlarımız da biliyor, biz de biliyoruz: Örgütlü kötülük kaybedecek. Biz kazanacağız!” (TP/AS)