Birden bir adam bir şeyler söyleyerek yanımdan hızla geçip önümde diz çökecekmiş gibi dizlerini hafifçe kırdı ve iki elini ilan aşk edecek gibi birbirine kenetleyerek, Çok cesursunuz. Kutlarım sizi! Şahanesiniz! Harikasınız! dedi.
Ben şaşkınlıkla, Tanışıyor muyuz? dedim. Sonra Ne yaptım ki kutlanacak? dedim. Etek giymişiniz! dedi elleriyle sakat bacağımı işaret ederek
Öpücük üfledi
Sonra iki elini uzatarak yanaklarımı okşadı, ardından yine iki elini ağzına götürerek öpücük gönderdi, geri geri giderken bir yandan da, Şahanesiniz! Harikasınız! demeye devam etti bir süre, sonra arkasını dönüp uzaklaştı.
Şaşkınlıktan durdum yolun ortasında. Arkadaşlarımdan biri, Ne hoş adam! dedi. Gülüştük.
Neydi bu? dedim. Bilmem! dediler
Neler olduğunu kimse anlamamıştı, yorum yapamadılar.
Etek giydiği için, kaç kadın?
Hepimiz kahkahalarla güldük bir süre durduğumuz yerde. Sonra yürümeye devam ettik.
Benden başka kaç kadın etek giydiği için kutlanmıştır acaba bu memlekette?
Bir kadın etek giydiği için neden kutlanır? (Etek boyunu merak edenler için dizlerimi sadece 4 5 parmak geçiyordu.)
Etek giymek neden cesaret isteyen bir şey olsun ki?
Hem sakatsınız, hem etek giyiyorsunuz, demek istemişti adam aslında.
Kızmadım, hatta
Bu da ayrımcılıktan başka bir şey değildir bana göre; peki ben neden adama kızmadım? Hatta hoşlandım bile denebilir bu yaptığından
Belki hayatım boyunca sakat olmam aşağılanma sebebi iken, bu kez kutlanma sebebi olduğu içindir
İkisi de aynı ölçüde kötü değil midir aslında? Birini eşcinsel olduğu için sevmemek ne kadar kötüyse, eşcinsel olduğu için sevmek de o kadar kötüdür ya, onun gibi
Burada pozitif ayrımcılıktan da söz edemeyiz; zaten benim için tartışmalı bir şey pozitif ayrımcılık ya, o da ayrı bir panel konusu
Peki neden kızmadım?
Bilmiyorum.
Bulamadım.
Belki Ne hoş adam! diyen arkadaşıma katıldığım içindir!
Ucuz çay peşinde
Ucuz çay içecek bir yer aramaya devam ettik şaşkınlığımız azalınca.
Ben olunca yanlarında ucuz çay dışında başka şeyleri düşünmesi gerektiğini öğrenen arkadaşlarım bunlar. O yüzden bana öyle 5. 6. katlardaki asansörsüz kafeleri önermeyen arkadaşlarım yani
Galatasarayda Nar Kafe var oraya gidelim diyorum. Çay 500 bin lira. Daha ucuz çay olan yer bilmiyorum ne yazık ki Beyoğlunda. Beş tane basamağı var inmek için.
Tekerlekli sandalyeli biri gitmek isterse Ara Kafenin ordan arka kapısına ulaşabilir. Havalar ısındıktan sonra arka kapısının açıldığı sokağa masalar da çıkardılar, açık havada oturma imkanı da var yani
Kendini taşıtmak
Tekerlekli sandalyesi olanlar ön kapıdan gitmek isterlerse basamaklardan kendilerini taşıtabilirler. Kafe çalışanlarına sormadım ama taşırlar gibi geliyor.
Zaten herhangi bir yere gittiğinde tekerlekli sandalyeli arkadaşlar kendileri taşıtsınlar. Madem kimse düşünmüyor bir yeri yaparken sakatları, herkes ödesin bunun bedelini de
15 Mayıs Vicdani Retçiler günü toplantısından çıkınca, taşıttım kendimi dört kat anti militaristlere.
Böylece merdivenleri çıkarken biriken öfkem azaldı.
Madem toplantı yeri seçerken bizi düşünmüyorlar, taşısınlar
Vicdani retçi olmak
Vicdani retçi olacağım! dedim, arkadaşlarım güldü. Hem kadın, hem sakat. Askere gitme ihtimalin sıfır! dediler.
Askere gitmemekten öte bir şey bence vicdani ret. Bu da ayrı bir panel konusu tabii
Nar Kafenin merdivenleri az taşıtmama gerek kalmıyor.
Üstelik çay bardakları da var. Servis temiz ve güler yüzlü
İlkay Akkaya, Sezen Aksu, Ahmet Kaya çalıyorlar çoğunlukla.
Çok güzel Ayvalık tostu yapıyorlar, Ayvalıktan geliyormuş tost ekmekleri de. Tostu yapan da Ayvalıklı.
Tuvaletleri de temiz ve merdivensiz.
Nar Kafenin reklamı gibi oldu bu yazı ama, ucuz çay içebilecek, tuvaleti merdivensiz yer çok aradım Beyoğlunda. Bulunca yazmadan edemedim.
Az kalsın unutuyordum, Galatasaray Postanesini sağınıza alıp 20 30 metre yürüyorsunuz. (NG/NM)
* Nar Kafe, Yeni Çarşı cad. No: 30, Galatasaray, Tel: 244 68 48