Neredeyse tüm medya ve tabii ki kod adları bilumum "Lacivert"ler ağız birliği etmişçesine mağlubiyeti, Fenerbahçe'nin iç çatışmalarına yormuşlardı. Bir Allahın kulu çıkıp Diyarbakırspor iyi oynadı ve hak ettiği sonucu aldı diyememişti.
Bu yıl aynı film sanki sil baştan yeniden yaşandı. Bu kez Fenerbahçe 3-0 ile uğurlandı Diyarbakır'dan. Ardında bıraktığı sadece kuru bir yenilgi değildi elbette. Çok kötü bir oyun, darmadağın bir takım izlenimi de belleklerde kalandı.
Denizli'den sonra Lorant
Şimdiden ip uçlarını görür gibiyim. Eminim yine aynı terane tutturulacak. Yok efendim son birkaç haftadır Fenerbahçe'de zaten iç çatışmalar yaşanıyormuş da, daha bilmem neler, diye.
Ama bunun burası Diyarbakır(spor)'du işte. Fener'i yenmekle kalmıyor. Teknik direktörlerini de alaşağı ediyordu. Geçen yıl Mustafa Denizli'nin ipi çekilmişti, 2-1 yenilgiden sonra. Öyle gözüküyor ki bu yıl da Werner Lorant'ın ipi 3-0 mağlubiyetle çekilecek.
Maçın devre arasında Konya yenilgisinden yeni gelen Fener'e karşılama anlamında "Konyalım" türküsü eşlik ediyordu. Maçın hemen bitiminde de "Gördün mü?" ile uğurlanıyordu Fenerbahçeliler.
Hemşehrimiz ! Yıldırım
Stadyumu dolduran taraftarların coşkulu tepkileri de elbette manidardı. Ve boşuna değildi. Geçen yıl sezon sonunda İstanbul'da Rüştü Saraçoğlu stadında protokol bölümü de dahil olmak üzere tüm Diyarbakırspor taraftarlarına yapılanlar unutulmamıştı.
Belki de bunun haklı protestosuydu asıl hemşehri Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım'ı maçın sekseninci dakikasında takımı 2-0 yenikken sahayı terk ettiren.
Ve bir mesaj olup ulaşmıştı tüm Fenerlilere. Bir dahaki seneye Diyarbakır'a gelmeden iç meselelerinizi mutlaka halledip gelin. Yoksa bu kez teknik direktörle kalmaz, başkanınız ve de hemşehrimiz ! Aziz Yıldırım da gider haberiniz ola. (ŞD/NM)