Uluslararası Hrant Dink Vakfı, "Sarı Gelin: Ermeni Sorununun İçyüzü" filminin ilköğretim okullarında gösterilmesini ve sonuç raporu gönderilmesini isteyen kararın yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini istiyor.
Dava dilekçesini hazırlayan Avukat Fethiye Çetin'in bianet'e verdiği bilgiye göre, dava İstanbul İdare Mahkemesi'nde açılacak. Milli Eğitim Bakanlığı, Genelkurmay'ın hazırladığı filmin okullarda gösterilmesine dair merkezi bir kararının olmadığını, filmin öğretmenlere yönelik olduğunu açıklamıştı.
"Şiddet görüntüleri Ermenilerle özdeşleştiriliyor"
Dava dilekçesine göre, filmdeki şiddet içeren görüntüler ve anlatım, Ermenileri "kötü" olanla özdeşleştiriyor:
"Henüz ilköğretim çağında olan çocukların psikolojik ve zihinsel gelişimi üzerinde ağır tahribat yaratacak parçalanmış cesetler, insan kemikleri, kafatası yığınları, toplu mezarlar gibi vahşet ve şiddet içeren görüntüler ile yaşlı insanların ağzından verilen '(Ermeniler Türkleri) odun niyetine yaktılar, başını kestiler, etlerini yedirdiler' gibi tüyler ürpertici ve korkutucu anlatımların yer verildiği belgeselin, azınlık mensubu çocuklar üzerinde ikinci bir mağduriyete ve manevi şiddete yol açacak.
"Burada ayrıca önemli olan, bu vahşet ve şiddet görüntülerinin Ermenilerle özdeşleştirilecek bir duruma yol açılmış olmasıdır. Belgeselin bütününde, neredeyse binlerce kez Ermeni sözcüğü kullanılmakta ve her kullanımın da olumsuz bir anlatım ya da görüntü eşlik etmektedir. Bu da henüz gerçek olanla kötü propaganda malzemesi arasındaki ayrımı fark edecek yaşta olmayan çocukların Ermeni'yi kötü olanla özdeşleştirmesi anlamına gelecek ve çocuk yaşta zihnine kazınan bu kötü algı yaşamları boyunca bu çocukların zihninde kalacaktır."
"Ayrımcılığı pekiştiriyor"
Vakıf, filmde kullanılan "biz" ve "onlar" şeklindeki ayrımcı dil, imgeler ve görüntülerin çoğunluğa mensup çocuklarda farklı kimlikleri düşman olarak algılamalarına yol açacak, ayrımcılığı pekiştirecek ve önyargıları derinleştirecek nitelikte olduğunu da belirtiyor.
"Türkiye kendi raporuyla çelişiyor"
Vakıf, Türkiye'nin ırk ayrımcılığının önlenmesiyle ilgili Birleşmiş Milletler'e sunduğu raporda "Türkiye'de ırk ayrımcılığına karşı mücadele, en başta eğitim yoluyla, bir bütün olarak, insan haklarına ilişkin bilinç ve duyarlılığı geliştirme çabalarının bir parçası olarak görülmektedir" diye yazdığını, ama bu uygulamanın söylenenin tam tersi olduğunu da vurguluyor. (TK)