Travma Çalışmaları Enstitüsü'nün, "Sarı Gelin: Ermeni Sorununun İçyüzü" filminin, izlemek zorunda kalan çocukların ruh sağlığına etkileri ve anne babaların yapabilecekleri üzerine bianet için hazırladığı kısa kılavuzu yayımlıyoruz.
Filmin çocuk üzerindeki travmatik etkileri
"Sarı Gelin: Ermeni Sorununun İç Yüzü Belgeseli" DVD'lerinin ilköğretim okullarında gösterilmesi travmatik sonuçlar doğurabilir.
Travma, kişinin yaşamını ve fiziksel bütünlüğünü tehdit eden bir olayı yaşamak ya da buna tanık olmak gibi zorlayıcı ve kişinin baş etme süreçlerini etkileyen olaylar olarak tanımlanır. Yaşanılan bir olayın ruhsal bir travma olarak adlandırılabilmesi için, kişinin kendisinin ya da başkasının fiziki bütünlüğüne karşı bir tehdit olayını yaşaması ya da tanık olması ve bu olay karşısında korku, çaresizlik ya da dehşete düşme tepkilerini vermesi gerekmektedir.
Şiddet içerikli, ayrımcılık ve nefret söylemleri üzerine temellenmiş bir belgeselin gösterilmesine tanıklık ederek çocukların yaşamlarını olumsuz yönde etkileyecek bir tehditle karşı karşıya kaldıklarını söylemek mümkündür.
Dolayısıyla böylesi bir tanık olma süreci çocukların güven duygusunu zedeleyebilir ve çocuğun çaresizlik duygularına itilmesine yol açabilir. Bir başka deyişle, çocuklar şiddet içerikli görüntüler karşısında dış dünyayla kurdukları güven ilişkisini örseleyici ve tehlikeli bir zemine oturtabilirler.
Bu tür görüntüler iki tür algının gelişmesine sebebiyet verebilir: İlki çocuğun sosyal, psikolojik ve bilişsel gelişimini örseleyici bir algının oluşması; ikincisi çocukların kendisinden farklı olarak düşündüğü gruplara, kişilere, topluluklara ilişkin olumsuz, öteleyici, güvensiz ve tehditkar bir algıya yol açmasıdır. Her iki etki de çocuğun kimlik gelişimine zarar verebilir.
Travma yaşayan çocuğun tepkileri korku, öfke, kızgınlık, üzgünlük, suçluluk, ne yapacağını bilememe hali, kafa karışıklığı vs. değişebildiği gibi, birçok reaksiyon eş zamanlı olarak yaşanabilir ve bu tepkiler normal yaşamın bir parçası haline gelebilir.
Öfke ve nefret üzerine verilen bir "eğitimin", çocuklarda şiddeti benimseme, destekleme, körükleme, eleştirel düşünme yetilerini zayıflatma, kavgaya, savaşa, kızgınlığa yöneltme gibi toplumsal ve gelişimsel sonuçlar doğuracağını bir kez daha vurgulamakta fayda vardır.
"Sarı Gelin: Ermeni Sorununun İçyüzü" filminin gösterilmesiyle çocuklarda özellikle iki tür tepki gözlemlemek mümkündür.
Uyku bozuklukları
Çocuğunuzun uyku düzeni bozulabilir, uykusunda konuşabilir, kabus görebilir, bağırabilir, ağlayabilir, uyumaktan korkabilir ya da uykuda yatağını ıslatabilir. Uyandığında bu duygularını saklayabilir ya da söz etmeyebilir. Çocuğunuza güvende olduğunu, tanık olduğu olayla ilgili olarak sadece kötü bir rüya gördüğünü, ama şimdi her şeyin yoluna girdiği yönünde telkinde bulunun. Çocuğunuzun, yaşadığı olay hakkında konuşmasını sağlayın.
Birçok kez konuşmak isteyebilir, buna izin verin. Çocuğunuzun olayla ilgili konuşması normalizasyon açısından çok önemlidir. Birçok aile bunu bilmediği için, çocuğun duygularını ve düşüncelerini ifade etmesinden çok, konu üzerine konuşmamasının çocuk için daha iyi olabileceğini düşünür. Oysa bu yalnızca olayların zihinde bir köşeye itilmesine neden olur. Çocuğunuzun hissettiklerini mümkün olduğunca paylaşmasına izin verin.
Korku
Bazı çocuklar şiddet içerikli görüntüleri başka konularla da ilişkilendirebilirler ve ilgisiz görünen birçok şeyden korku duyabilirler. Yalnız kalmaktan korkabilirler. Bir yabancıyla konuşmaktan ürkebilirler. Seslere ve dokunulmaya duyarlı olabilirler. Her aşamada ailelerin yapması gereken en temel şey çocukların duygu ve düşüncelerini konuşmalarını sağlamaktır.
Anne babalar ne yapmalı?
Bazen aileler de bu olayın yaşanması konusunda çocuklarını yeterince koruyamadıklarını düşünerek suçluluk ve sorumluluk duyabilirler. Kaygılanabilir ve aşırı koruyucu davranmaya çalışabilirler. Yalnız ebeveynlerin her zaman çocuklarını bu tür olaylardan koruyamayabileceklerini hatırlamalarında fayda var.
Enerjinizi suçluluk duyarak harcamak yerine, çocuğunuzun duygularına odaklanmaya ve ona yardımcı olmaya çalışın. Çocuğunuza onun duygularını kabul ettiğinizi ve anladığınızı; güvende olduğu duygusunu vermeye çalışın.
Bakanlığın görevi çocuklara barışçı eğitim sağlamak
Okullarda Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle uyumlu insan hakları eğitimine ağırlık verilmelidir.
Çocuklara barışçı bir söylem etrafında, her türlü önyargıya karşı, insan sevgisini ve kardeşliğini pekiştirecek, çocukların dünya vatandaşı olarak yetişmelerine katkıda bulunacak, çocuğun gelişimine uygun ve dünyayla kurduğu güven ilişkisini destekleyecek programlar acilen geliştirilmelidir.
Öğretmenlere de bu çerçevede gereken formasyon kazandırılmalıdır. (TÇE/TK)