Sekiz yıl önce öldürülen gazeteci Hrant Dink’in avukatları, soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve cinayetin diğer şüpheli kamu görevlilerinin beyanlarına itibar etmemesini istedi.
19 Ocak 2007 tarihinde işlenen Dink cinayetinde ciddi sorumluluğu olan kamu görevlilerinin cinayete ilişkin bilgi sahibi olmadıkları veya hatırlatmadıklarını söylediklerini bianet’e ifade eden avukat Hakan Bakırcıoğlu, “Bizim açımızdan olgularla cinayetteki sorumlulukları açıkça ortadadır” diyerek dönemin güvenlik yetkililerini suçladı.
“Bu tür açıklamalarla sorumluluklarını bertaraf etmeyi amaçlamaktadırlar. Ali Fuat Yılmazer, Celalettin Cerrah, Reşat Altay ve Ali Öz’ün bu beyanlarının gerçekliği ve geçerliliği bulunmuyor. Savcılık makamının da bu hususları böyle değerlendireceğini düşünüyoruz.”
Yılmazer: Yazı geldiğinde yurt dışındaydım
Emniyetteki "paralel yapı" operasyonu kapsamında tutuklu bulunan dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği Terör ve Örgütlü Suçlar Birimi Savcısı Yusuf Doğan’ın yürüttüğü Dink soruşturması çerçevesinde dün (4 Aralık) şüpheli olarak ifade verdi.
Emniyetteki "paralel yapı" operasyonu çerçevesinde tutuklu bulunan dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, Dink ile ilgili ifadesinde, “18-22 Şubat 2006 tarihleri arasında resmi bir görev kapsamında yurtdışında bulunduğunu, yerine şube müdür yardımcısı, C şube müdür vekili olarak görev yaptığı”nı savunmuştu.
Bakırcıoğlu: Beyanları samimi bulmadık
Bakırcıoğlu, Yılmazer’in Tahran’a gidişin 18 Şubat’a rastladığını, Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü’nden gelen ihbarın da 17 Şubat’ta Yılmazer’in görevde olduğu sırada geldiğini söyledi; “Yokluğunda gelse bile periyodik asayiş toplantıları var, bilgilendirilmiştir. Ayrıca evrak üzerine ‘arz edildi’ ibaresi var. Beyanlarını samimi bulmadık” diye ekledi.
Yılmazer, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve eski Trabzon Jandarma Komutanı Albay Ali Öz’ün beyanlarının gerçekliği yansıtmadığı ve geçerliliği de bulunmadığını savunan Bakırcıoğlu, İstihbarat Daire Başkanlığı’nda bulunan dört adet F4 raporunun beyanlarını çürütmeye yeter olduğunu açıkladı.
Avukat, Cerrah, Altay, Öz ve Yılmazer’in beyanlarına karşılık, Yasin Hayal’in Ermenilere büyük kim beslediği, eylem de yaparsa İstanbul’da yapacağını ele alan 13.10.2005 tarihli F4 raporunu ve Yasin Hayal’in İstanbul ilinde Agos genel yayın yönetmeni Hrant Dink’e yönelik ses getiren bir eylem hazırlığında olduğunu işleyen 8 Nisan 2006 tarihli ikinci bir F4 raporunu delil olarak gösteriyor.
Bilmiyor, bilgilendirilmiyor, hatırlamıyorlar...
Altay, 15 Mayıs 2006 tarihinde Trabzon’a atandığına Dink cinayetine ilişkin bilgilerin kendisinden önceki döneme ait olduğunu ve bu bilgilerin kendisine aktarılmadığını iddia etmişti.
Cerrah da, 17 Şubat 2006 tarihinde Dink’e eylem yapılacağına dair Trabzon Emniyeti’nden gönderilen yazıdan haberdar edilmediğini iddia etmişti.
Öz ise, cinayetin konuşulduğu Temmuz 2006’da yapılan istihbarat değerlendirme toplantısında Dink cinayetine ilişkin bilgilerin kendisine iletildiğini hatırlamadığını beyan etmişti. (EÖ)