Ataşehir'de yine Romanların evleri yıkıldı.
Yaklaşık 100 ailenin yaşadığı bu Roman "mahalle"si, Kayışdağı'nda su deposunun arkasında yer alıyor.
Mahalle de denemez aslında, çünkü etrafı yüksek katlı sitelerle çevrili. Romanlar ortada kalmış boş bir alanda parkın yanına yerleşmiş. Oraya aitmiş gibi durmuyorlar zaten.
Bu sabah saat 5:00'te Ataşehir Belediyesi zabıtaları ve polis eşliğinde yıkım ekipleri gelmiş.
İçeridekiler hiçbir eşyalarını dahi alamadan evleri yıkılmış. Özellikle soğuk havanın hakim olduğu bu günlerde Romanlar yine sokakta kaldı.
Sokakta kalacakları biliniyordu
Yanlarına vardığımızda yıkımdan arta kalan tahtaları, yani evlerinin duvarlarını yakarak ısınmaya çalışıyorlardı. Bir yandan da bir tabak, bir yastığı kurtarmanın derdine düşmüşlerdi. Çocuklar yıkımda yaralanan köpeklerinin yanıbaşında bekliyordu.
Yıkılan barakalarda yaşayan ailelerin çoğu sekiz yıl önce zorunlu olarak buraya gelmiş. Çünkü 2006'da kentsel dönüşüm kapsamında yakınlarda yaşadıkları mahalleleri yine böyle yıkılmıştı. Evsiz kalan aileler etrafta boş buldukları yerlere barakalar kurmuştu.
Ancak yaşadıkları bu boş arazi, özel bir şahsa ait, bir müteahitle anlaşılmış. Romanlar da bu durumdan uzun süredir haberdar. Aynı şekilde CHP'li Ataşehir Belediyesi de, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da. Yani sokakta kalacaklarını herkes biliyordu. Ancak geçen süre zarfında Romanların barınma sorununa dair bir çözüm bulunamamış.
Hepsi kağıt toplayıcılığı yapıyor, kadınlar da zabıtalar izin verirse çiçekçilik. Hiçbirinin düzenli bir geçimi yok.
"Çingene'ye ev vermiyorlar"
Neriman Dalkoparan da sekiz sene önce Küçükbakkalköy'deki yıkımdan sonra ailesiyle buraya yerleşmiş.
"Orada gecekondu da olsa evimiz vardı. 30 sene yaşadık, tapu yok diye yıktılar. Sekiz senedir barakada yaşıyoruz. Bu devirde naylon leğende banyo yapan kaldı mı, işte biz yapıyoruz. Şimdi de sokakta kaldık. Tek bir eşyamız kalmadı."
Bir aydır ev aradıklarını söyleyen Dalkoparan, "Taa Alemdar'a kadar gittik, Çingene'ye ev vermiyorlar. Ya kiralandı diyor, ya fiyatı yükseltiyor" diyor.
Nüfus cüzdanını çıkarıyor sonra. "Oku" diyor. "Nereliyim, İstanbul. Biz İstanbul çocuğuyuz, ama kimse İstanbul fakirini görmüyor. Denize döksünler toptan bizi de kurtulsunlar. Bu yaptıklarının ne farkı var ki?"
Sonra "Şükürler olsun" diyor torununu göstererek, gelini de onu onaylıyor.
"Ya evimiz yıkılırken bu bebe de altında kalsaydı. Ölmedik çok şükür..."
Nuray Demir ise çocukların ders kitaplarının da yıkıntılar arasında kaldığını söylüyor. Bir kızı üniversite mezunu, diğer beş çocuğu okuyor. Onları üşümesinler diye başka barakalarda yaşayan akrabalarının yanına göndermiş. Ancak bugün okula gidemediler, sonrası ise meçhul.
Hükümet sosyal konut yapmalı
Anadolu Yakası Romanları Yaşatma ve Kalkındırma Derneği Başkanı Nebahat Bilgiç, bu ailelere altı aydır sosyal konutlar yapılabilmesi için çalıştıklarını, mahallenin kadınları ile birlikte Ankara AKP Genel Merkezi'ne de görüşmeye gittiklerini söyledi.
Bilgiç, Romanların ev sorunu çözülmeden CHP'li belediye ekiplerince sokakta bırakılmasına tepki göstererek hükümetin bir an önce barınma sorununu çözmesini talep etti.
Aile Bakanlığı İl Müdürlüğü'nden gelen yetkililer ise ev bulmaları halinde kira yardımı yapılabileceğini söyledi, ancak sosyal konutlar yapılabileceğine dair kesin bir yanıt vermediler. Romanlar ev aradıklarını ancak kimsenin kendilerine ev vermediğini aktardı.
Ataşehir Belediyesi: Yıkıma engel olamayız
bianet'in ulaştığı Ataşehir Belediyesi Basın danışmanı Cafer Özilhan ise "24 konut yıkılmış. Yıkım kararı da arazi de bize ait değil. Sadece güvenliği sağlamak için zabıta ekipleri ve polisler yıkıma eşlik etti. Belediye yasal anlamda yıkıma engel olamaz. Oradaki insanlar bize gelip yer bulun demediler" dedi.
Sonuç olarak şu anda çoluk çocuk bir grup insan kurtarabildiği yorganı ile acil olarak yardım bekliyor. Yerleri belli ancak yurtları neresi olacak belirsiz. (NV)