Hangi çocuğa sorsam, "Harfleri biliyorum ama birleştiremiyorum" diyor.
Sancaktepe'de tanımsız boş bir arazide, derme çatma 30 hane. Dışarıda gezen çocuklar olmasa, burada bir yaşam kurulabileceğine inanmak zor.
Toprak zemin üzerinde, çerçöpün arasında, tuvaleti, suyu, elektriği olmayan tek göz odalar. Yedi yıldır oradalar. Karda kışta, uyurken çocukların burnunu ısıran farelerle birlikte.
Ara sıra "buradan yol geçecek" diyen belediye görevlileri dışında ziyaretlerine gelen yok.
2006'da Küçükbakkalköy'de yaşayan Romanlar, kentsel dönüşüm kapsamında yerine lüks konutların yükseldiği mahallelerinden zorla edildi.
Çocuklar okuma yazma bilmiyor
İşte, Sancaktepe'ye yerleşenler bu dağılan Roman mahallesinden geriye kalan aileler.
Eski mahallelerinde de refah içinde yaşamıyorlardı elbet. Ama en azından tuvaletleri, iki göz odaları, elektrik ve suları vardı. Şimdi ise ne kadar sağlıklı olduğu şüpheli bir kuyudan sularını çekiyorlar.
Mum bulurlarsa gece aydınlık. Yağmur yağarsa sadece çocuklar döşekte uyuyor, büyükler nöbette. Kilosu 10 kuruştan hurda, kağıt topluyorlar.
Sosyal güvence yok, ikametgahları yok, çocuklarının yarısının kimliği yok.
Birkaç çocuk dışında okula giden yok."Okuma biliyor musun" sorusunu, sözleşmişçesine "Harfleri biliyorum ama birleştiremiyorum" diye yanıtlıyorlar.
"Bizi yedi yıldır fark etmez olurlar mı? Görmemezden geldiler" diyor Serdar Kütük. Mehmet Bora, "Polislerin coplarıyla kovaladılar bizi eski mahalleden. Şimdi Suriyeliler, ki onlar da fakirdir yazıktır, ama onlar kadar bile değerimiz yok" diye yakınıyor.
Roman bir memur farkedince
Yedi yılın ardından bugün ilk kez Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı İstanbul İl Müdürlüğü'nden Romanlarla ilgilenmek için kurulan bir heyet geldi.
Çünkü heyette kendisi de Roman olan Ahmez İzgi var. Beş ay önce sadece Romanlarla ilgili çalışmak için memurluğa atandı.
"Yedi yıldır kimse bu insanları fark etmemiş. Ben göreve gelince farkına varıldı. İşte bu yüzden hep diyoruz ki, özellikle Roman çalışmalarında Romanların istihdamı sorunların ortaya çıkması ve çözümü için çok gerekli."
İzgi, müdürlüğün herkesi öncelikle kayıt altına alarak sorunları tespit edeceğini ve su, gıda, barınma, sağlık, eğitim gibi temel ihtiyaçlara çözüm arayacağını söyledi.
Yedi yıl önce düşünülemez miydi?
Heyettekilerin ellerinde kalem kağıt, şaşkın bir halde kim kimdir, ne ihtiyaçları var yazıyorlar. Çünkü ikametgahları bile olmayan kişilere yardım etmeleri mümkün değil.
Biraz geri gitsek. Acaba İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kadıköy Belediyesi eliyle Küçükbakkalköy'de kentsel dönüşüm başlatılırken Romanların durumu tespit edilemez miydi?
Yani burada ne kadar Roman yaşıyor, kaç çocuk var, geçim kaynakları, aylık gelirleri ne? Bu tespitler o zaman yapılsaydı ve Roman mahallesi yerinde dönüştürülseydi, böyle bir manzara ortaya çıkacak mıydı?
Avrupa Roman Hakları Merkezi Türkiye İnsan Hakları Gözlemcisi Hacer Foggo, "yoksul mahalleri dönüştürürken rantsal değerine bakılacağına insanların değerine bakılsa böyle olmayacak" diyor. Ve ekliyor: "Kentsel dönüşümün sosyal sonuçlarını görmek istiyorlarsa, gelip burayı görsünler. Yeni projeleri bu sonuçtan yola çıkıp yapsınlar.
Yerinde yapılmayan kentsel dönüşüm ile zaten yaşam koşulları kötü olan Romanların hayatları daha da zorlaşıyor. Zamanında bu koşulları görmezden gelip, Roman mahallelerini dağıtanlar, boş bir arsada aniden karşılarına çıkan çadırlara bakıp ne yapacağını şaşırıyor.
Ne olacaktı ki? Yıkılan mahallelerde yaşayanlar enkazla birlikte ortadan mı kaybolacaktı? (NV)
* Fotoğraflar: Nilay Vardar