Yazar Orhan Kemal'in yıllar önce yazdığı Hanımın Çiftliği romanında geçen teneke mahallesi, bugünler de İstanbul’da yeniden var oldu. Kemal, romanında, yoksul kesimin yaşamını “teneke mahallesi”nde tasvir ederek, Hanımın Çiftliği’ndeki yaşanan lüks yaşam ile, ekonomik ve sosyal çelişkisini, ortaya koymuştu. Bugünler de ise, maalesef, İstanbullu Romanlar, adeta yazar edası ile yaşamın çelişkilerini, İstanbul Pendik'e bağlı Paşaköy semti sınırları içindeki boş alanda, gökdelenlerin hemen yanında, teneke barakalardan bir mahalle kurarak inşa ediyor.
Türkiye'nin farklı yerlerinden kendilerine yönelik ayrımcı söylemlerden dolayı göç etmek durumunda kalan yaklaşık 40 Roman aile, tenekelerden kurdukları bu mahallede yaşıyor. Mahalleye otobüs veya dolmuş ile gitmeniz imkansız. Özel aracınız varsa mahalleye gidiyor ve çadırlardan size doğru koşan çocukların heyecanına tanıklık ediyorsunuz.
TIKLAYIN - İSTANBUL'UN MUMLA AYDINLANAN EVLERİ
Hastanede dışlanıyorlar
Yanı başlarındaki gökdelenlerin aksine bu mahallede su ve elektrik yok. Hali ile temizlik yapmak, temiz kalmak, ısınmak da yok. Bu da bulaşıcı hastalıklar ve kış hastalıkları demek. Hastalandıklarında ise, nüfus cüzdanları olmadığı için hastaneye gidemeyen Romanlar, hastaneye gittiklerinde de toplumda yaratılan algı nedeni ile, dışlanıyor. Nüfus cüzdanı olan Roman bir yurttaş ise, hastaneye gittiğini ancak, adres bilgilerini veremediği için doktora dahi görünmeden teneke mahallerine geri döndüğünü söylüyor.
Teneke kapılara numaralar takılacak
Romanlar, kendilerini ziyaret eden gazetecilere ve sivil toplum uzmanlarına mahallelerinin adını teneke barakalarından dolayı “teneke mahallesi” koyduklarını ve mahalledeki teneke barakaların kapılarına yakında kendi kapı numaralarını vereceklerini anlatıyor. Ayrıca ısrarla anlattıkları bir şey daha var ki, o da, hiçbir belediyenin kendilerine destek olmadığı ve görmezlikten geldiği.
Kadınlar evlere temizliğe gidiyor
Roman teneke mahallesinde, erkeklerin büyük bir kısmı kağıt toplayıcılığı, kadınlar da, yakın apartmanlara giderek ev işçiliği yapıyor. Kadınlar gittikleri evlerde çalışırken sürekli olarak dillerinden dolayı ayrımcılığa maruz kaldıklarını ve ev içi hizmet veren diğer kadınlardan daha düşük ücret aldıklarını söylüyor. Erkekler, günde 40 TL ücret aldıklarını ve bununla da ancak çadırların ufak tefek ihtiyaçlarını karşılayabildiklerini belirtiyor.
En büyük sorun eğitim
Roman teneke mahallesinin hemen yakınında Yıldırım Beyazıt İlköğretim Okulu isimli okul bulunuyor. Ancak mahalledeki 40 çocuğun sadece 16'sı bu okula gidebiliyor. Okula gittiklerinde sürekli olarak arkadaşları tarafından dışlanan çocuklar, "Bize pis çingene Romen diyorlar. Biz yine de okula gitmek istiyoruz" diyor. Çocuklar okula gitme konusunda kararlı. Aileler ise çocukları okula göndermek istediklerini ancak ekonomik koşullar nedeni ile bunu yapamadıklarını ve çocuklarını okula değil çalışmaya götürmek zorunda kaldıklarını söylüyor.
Romanlar: Bizi neden kimse görmüyor?
Destek olmak için belediyelere başvuran Romanlar, isimlerinin haberlerde yazılmasını istemediklerini belirterek, kentin ortasında yokluk içinde yaşamaya mahkum edildiklerini , siyasilerin kendilerini sadece seçimden seçime hatırladıklarını ifade ediyor. Pahalı arabalara binen mankenlerin özel hayatlarını haber yapan gazetecilerin kendilerini neden hiç haber yapmadığına tepki gösteren Romanlar, medyanın da kendilerini özellikle dizilerde yanlış tanıttığına dikkat çekiyor. "Bizi neden kimse görmüyor?" diye soran Romanlar, yardım değil, iş istediklerini de vurguluyor.
Türk: Yönetim dili bütünleştirici olmalı
Romanlar için duyarlılık yaratmaya çalışan sivil toplum gönüllüsü ve televizyoncu Kelemet Çiğdem Türk, Paşaköy'deki Romanlar'la yaklaşık 2 yıldır çalıştıklarını ve Romanların en çok, "Ayrımcılık olmasın, biz de bu ülkenin vatandaşıyız, vergi veriyoruz, askere gidiyoruz, neden dışlanıyoruz?" diye sorduğunu anlatıyor. Romanlar’ın en çok istediği şeylerden birinin kendilerine imkan verilemesi ve bu imkanla taksitle ev almak olduğunu ifade eden Türk, çözümün geçici çözümler değil, kalıcı çözümden geçtiğini belirtiyor. Ayrımcılığa da maruz kalmak istemediklerini de söyleyen Türk, yönetim dilinin bütünleştirici dil olması gerektiğini vurguluyor.
Belediyelerden 'seçimden sonra gelin' taktiği
Sosyal medyada başlattığı kampanya ile şimdiye kadar 78 çocuğun ayakkabı ve mont ihtiyaçlarını karşıladıklarını belirten Türk, okula giden 16 çocuk için de servis imkanı sağladıklarını söylüyor. Kampanyanın devam ettiğini dile getiren Türk, yerel yönetimlerle de görüştüklerini ve Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin ve Üsküdar Belediye Başkan yardımcısı Celattin Bingöl'ün de "Seçimden sonra çözüm için çaba harcayacaklarını söylediklerini" anlatıyor.
Asıl amaçlarının teneke mahallede yaşayan romanlar için, bir konteyner kent kurmak ya da devletin desteği ile onları ev sahibi yapmak olduğunu söyleyen Türk, ancak bu şekilde çocukların sağlıklı koşullarda büyümesini sağlanacağını vurguluyor.
Sosyal medyada Roman çocuklar için başlatılan kampanya için tıklayın. (EK/ÇT)
* Fotoğraflar: Evrim Kepenek, DİHA
* Bu yazı, sansürlenen Dicle Haber Ajansı'nda yayınlanmıştır. Sansürü aşmak için tıklayın.