Cumartesi Anneleri'nin 315. buluşmasında Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül yüklendiği sorumluluğu yerine getirmeyeğe davet edildi.
Üskül, 2004'te İğneada'da kaybolan Tolga Baykal Ceylan'ın Jandarma kayıtlarında gözaltına alındığına dair kayıt olmadığı için gözaltında kaybolmuş olamayacağını açıklamıştı.
Cumartesi Anneleri/Cumartesi insanları Üskül'e "Gözaltında kaybedilen hangi insanın jandarma karakolu ya da emniyette kaydı vardı?" diye sordu.
Buluşmada koruculuk yapmayı ret ettiği için 17 yıl önce Midyat'ta evi basılarak gözaltına alındıktan sonra haber alınamayan Nihat Aydoğan anıldı.
Kayıtlara göre Aydoğan "ölü"
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyonu'un basın açıklamasını okuyan Cumartesi insanlarından Fadik Temizyürekli 32 yaşındaki Nihat Aydoğan'ın korucu olmaması durumunda evinin yakılmasıyla tehdit edildiğini söyledi.
* 7 Kasım 1994'te saat 05.00 sularında evine baskın yapan Midyat karakolunda görevli jandarma ve korucular, Nihat'ı yatağından döverek aldılar.
* Olayın şiddeti, dehşeti o kadar büyüktü ki, 12 yaşındaki kızının o gün dili tutuldu.
* Önce Midyat Karakolu'na ve sonra Mardin Merkez Komutanlığı'na götürülen Nihat 15 gün boyunca işkenceye maruz bırakıldı. Askeri yetkililer Nihat'a köy muhtarını arattırdılar ve zorla "Beni bıraktılar, geleceğim" dedirttiler.
* Bu görüşmeden sonra Nihat Aydoğan'dan bir daha haber alınamadı. Nihat'ın eşi Halime Aydoğan, köylüler üzerinde baskıların devam etmesi üzerine çocukları ve bir valiz eşyayla İstanbul'a göç etmek zorunda kaldı.
* Halime Aydoğan üst üste çıkan toplu mezarlar üzerine, eşinin de Mardin'de bir toplu mezarda olduğunu düşündüğü için Midyat Nüfus Müdürlüğü'ne yaptığı başvuruda kocasının "ölü" olarak kayda geçtiğini öğrendi.
Demirel'den Ağar'a sorumlular yargılansın
Temizyürekli İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nden Aydoğan'ın ölüm tutanağını ve nereye gömüldüğünün açıklanması istedi.
* Aydoğan kaybedildiğinde, devlet adına bin gizli operasyon yaptığını itiraf eden Mehmet Ağar Emniyet Genel Müdürüydü. JİTEM'in ölüm timlerini "madden ve manen" arkanızdayım diye cesaretlendiren Tansu Çiller Başbakandı. Kayıp annelerine "çocuklarınız cebimde mi, çıkarıp vereyim" diyen Süleyman Demirel Cumhurbaşkanıydı. Nahit Menteşe İçişleri Bakanıydı. İsmail Hakkı Karadayı Genelkurmay Başkanıydı. Ünal Erkan OHAL Valisiydi. Bu isimleri Nihat Aydoğan'ın kaybedilmesinden sorumlu tutuyor ve yargılanmalarını istiyoruz.
* Buradan bir kere daha sesleniyoruz; 315 haftadır isimlerini tekrarladığımız isimlere dokunun. Failleri korumaktan vazgeçin, hukuku işletin.
"Bize mezar taşı göstermek Başbakan'ın işi"
Aydoğan'ın eşi Halime Aydoğan da Kürtçe yaptığı konuşmasında Başbakan Erdoğan'a seslendi, "Parmağındaki yüzük gibi eşini yanında dolaştırıyor. Bizimki eş değil miydi acaba?" diye sordu.
"Eşim için en azından bir mezar taşı istiyorum. Ben eşimin hangi toplu mezarda yattığını bilmiyorum." (EKN/EÖ)