Cumartesi Anneleri/İnsanları bugün İstanbul, Galatasaray'da 409. kez toplandıklarında gözaltında kaybedilenler için mücadele eden avukatlara yönelik baskıları kınadı, kayıpları ararken kaybedilen avukatları andı.
Gazeteci Ferhat Tepe'nin avukatlığını yapan Şevket Epözdemir 28 Temmuz 1993'te Bitlis'te gözaltına alınarak katledilmişti.
Davayı bırakması için Tatvan Tugay Komutanı General Korkmaz Tağma'nın tehdit ettiği Epözdemir 25 Kasım 1993'te arabasıyla eve giderken kaçırılarak öldürüldü, bedeni yol kenarına atıldı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Elazığ Şube Başkanı Avukat Metin Can da Yönetim Kurulu Üyesi Doktor Hasan Kaya ile birlikte katledilmişti.
Her ikisi de 21 Şubat 1993'te gözaltına alınarak işkence gördü, işkencedeki sesleri telefonla ailelerine dinletildi. Metin Can'ın kanlı ayakkabıları avukatlık bürosunun önüne koyuldu. Beş gün sonra cansız bedenleri Dinar Köprüsü altında bulundu.
Epözemir Ailesi adına konuşan Behçet Epözdemir insan haklarına bağlılığını anlattığı Şevket Epözdemir'in "her hal ve pozisyonda halkının yanında olduğunu" ifade etti.
En büyük engel: Yargı
Avukatların üzerindeki baskı ve tehditlerin bugün de sürdüğünün anlatıldığı Galatasaray'da, yargının evrensel hukuktan bağımsız işleyişinin "rejimin politik bir tercihi" olduğu vurgulandı.
Kayıpların avukatlarından ve Cumartesi İnsanları'ndan Avukat Gülizar Tuncer'in okuduğu basın açıklamasında ise yargının hukuksuz işleyişinin kayıplara ulaşma ve faillerinden hesap sorma mücadelesindeki en büyük engellerden biri olduğu dile getirildi.
Yargının kaybedenleri değil, kayıpların akıbetini soran, sorumluları arayan avukatları hedef aldığına dikkat çekildi.
İHD Genel Başkan Yardımcısı Avukat Muharrem Erbey de dahil onlarca avukatın KCK davası kapsamında hukuki dayanaktan yoksun biçimde cezaevinde tutulması eleştirildi. Temizöz davasında kayıp ailelerin avukatlığını yapan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve İstanbul'da kaybedilen gençlerin avukatlığını yapan ÇHD İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay hatırlatıldı.
Kayıp yakınları anlattı
1995'te gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak yeni kayıp politikalarıyla karşı karşıya olunduğunu, hükümetin saldırı odaklarını güçlendirmeye çalıştığını söyledi. Hükümette gerçekleşen kabine değişikliğinde Muharrem Güler'in içişleri bakanlığına getirilmesini örnek olarak gösterdi.
31 Kasım 1994'te gözaltında kaybedilen Nihat Aydoğan'ın eşi Halime Aydoğan da eşinin evden alınarak kaybedilişini anlattı. Eşinin PKK'ye katıldığının söylendiğini ama bunun gerçek olmadığını belirtti.
Eşinin kaybedilişinden sonra çocuklarıyla yaşadığı zorlukları, çocuklarının babasız büyümek zorunda kalışının yarattığı tahribatı dile getirdi.
"Sekiz yaşına kadar sordu hep kızım, babam nerede, neden yok, diye. Sonunda devlet kaybetti dediğimde bir daha sözünü etmedi." (YY)