453. haftalarında Cumartesi Anneleri/İnsanları Mardin’de kaybedilen Nihat Aydoğan için Galatasaray Meydanındaydılar.
Yalnızca Galatasaray Meydanından değil, Diyarbakır Koşuyolu’ndan, Batman’dan, Cizre’den, Urfa’dan da seslerini yükselten Cumartesi Anneleri/ İnsanları’na bu hafta Yüksekova da eklendi.
Kayıp yakınları Hakkari Yüksekova Sanat Sokak’ında her cumartesi kayıplarını bulmak ve faillerin yargılanması için bir araya gelecekler.
Nihat Aydoğan nasıl kaybedildi?
Dört çocuk babası Nihat Aydoğan Mardin Midyat İlçesi Doğançay Köyü’nde yaşıyordu. Korucu olmayı kabul etmeyen köylülerdendi. Oğlu 17 yaşındayken dağa gidip PKK’li gerillalara katıldığı için Nihat Aydoğan’ın üzerindeki baskı ağırdı. Daha önce de gözaltına alınıp işkence görmüştü.
Midyat jandarma karakoluna bağlı askerler ve korucular tarafından 30 Kasım 1994 günü evi basıldı, yatağından alınıp silah dipçiğiyle dövülerek götürüldü.
Resmi makamlar Nihat Aydoğan'ın gözaltına alındıktan 20 gün kadar sonra nöbetçi savcılığa sevk edildiğini, ifadesi alındıktan sonra da serbest bırakıldığını iddia etti. "Eve gelmediyse PKK'ye katılmıştır" denildi. Uzun yıllar sonra Halime Aydoğan, vukuatlı nüfus kayıt örneği almak için nüfus idaresine başvurunca eşi için ölü kaydı yapıldığı ortaya çıktı. Köy muhtarı, jandarma komutanının baskısı sonucunda bu kaydı yaptırdığını açıkladı.
Ailenin yaptığı tüm yasal başvurular sonuçsuz kaldı. 2012 yılında zaman aşımı gerekçe gösterilerek Aydoğan'ın ölümüne ilişkin açılan dava kapatıldı.
Yıllardır her hafta Cumartesi Anneleri/ İnsanları ile birlikte Galatasaray Meydan’ında olan Halime Aydoğan şöyle konuştu:
“19 yıl önce Devlet eşimi yatağından kaldırıp götürdü. Peşini bırakmadım her yerde aradım. Savcılık “eşin PKK’ye katılmış dağlarda ara onu” dedi. Ben eşimin kemiklerini istiyorum. 19 senedir hala bekliyorum, hala arıyorum.”
Babasını hiç görmedi
21 yaşında olan ve babasını hiç görmediğini söyleyen Nejbir Aydoğan, “Babamı sorduğumda annem Almanya’da çalıştığını söylerdi'' dedi.
''Babamın kemikleri bulunana kadar, bir mezarımız olana kadar mücadele edeceğiz. Failler belli.''
47 gün sonra
1996'da Yüksekova’da gözaltına alınarak kaybedilen Abdullah Canan’ın oğlu Vahap Canan da bu hafta Galatasaray Meydanındaydı. Babasının nasıl kaybedildiğini anlattı.
“Jandarma tabur komutanı Mehmet Emin Yurdakul tarafından köyümüze yapılan baskınla beraber babam ve köylüler kendisinden şikayetçi oldular. Yüksekova jandarma karakolunda görev yapan Mehmet Tayyip Balkız babamı ve köylüleri çağırarak şikayetlerinden vazgeçmeleri için baskı yaptı. Babam ve köylüler kabul etmeyince komando taburuna götürüldüler. ”
Vahap Canan, babasının cesedini 47 gün sonra tabur güzergahında bulduklarını söyledi, ''kızıma dedeni devletin eli silahlı katilleri öldürdü diyemedim'' dedi.
19 yıldır soruyoruz
Haftanın metnini Cumartesi Anneleri/İnsanları adına avukat Gülseren Yoleri okudu.
'90'lı yıllarda Kürt coğrafyasında işlenen insanlık suçlarının ağırlıklı olarak üç hatta gerçekleştirdiğini hatırlatan Yoleri, bu ölüm hatlarından birinin merkez üssü Nusaybin olan Mardin, Midyat, Nusaybin, Derik, Kızıltepe hakkı olduğunu kaydetti. Nusaybin'in yargısız infazlar, kayıplar, köy yakmalar için seçilen pilot bölge olduğunu söyledi.
''Aydoğan'ı kaybedenler, onu kaybetme iklimini yaratanlar devlet arşivlerinde kayıtlı. Bu kişiler yargılanmadan, insanlık suçlarını hesabını vermeden bu dava kapanmayacak.''
"1990'lara bakmadan, işlenen insanlık suçlarıyla yüzleşmeden, bu suçun failleri ve sorumluları ile hesaplaşılmadan demokratikleşme ve barış sağlanamaz. Devlet, Kürt sorunun kaynağının, Kürtlerin varlığının ve haklarının inkar edilmesi olduğu gerçeğini resmi olarak açıklamalı ve Kürtlerden özür dilemelidir.
19 yıldır soruyoruz, sormaya da devam edeceğiz: failler belli, Nihat Aydoğan nerede? (MK/HK)