"Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmek için örgüt kurmak" ve "tasarlayarak insan öldürmek" iddialarıyla yargılanan Arslan, sekiz kişiyle birlikte yargılandığı davada dün (18 Ekim) yine hakim karşısındaydı.
Duruşmada ifade değiştiren Arslan, Danıştay 2. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'i kendisinin öldürmediğini, "Cumhuriyet" gazetesine atılan üçüncü bombayı da kendisinin atmadığını ileri sürdü.
Hastane raporu: Arslan'ın akıl sağlığı yerinde
Arslan, akıl sağlının yerinde olmadığına ilişkin rapor almak istemişse de sağlıklı olduğu hastane raporuyla belgelenmişti. Arslan'ın akıl sağlığının yerinde olmadığı görüntüsü verme çabasını dün de sürdürdüğü bildirildi.
Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz, Danıştay'da görevli Aynur Taslı, Cafer Özbey ve Yılmaz Demir'in mazeret bildirerek duruşmadan önce ifade verdiklerini belirterek ifadeleri mahkemede okudu.
Taslı, olay günü düzgün giyimli bir kişinin müzakere salonuna yönelerek kapı girişinden içeride bulunanlara ateş ettiğini anlattı. Demir ise olaydan bir gün önce Arslan'ın başkanın odasının kapısını zorladığını belirtti.
Önce "ben öldürdüm"; şimdi "öldüren ben değilim"
Danıştay 8. Dairesi üyesi Atıl Üzergül'ün koruması Enver Akpolat da etkisiz hale getirilen Arslan'ın "Elimi sıkma, ben Allah'ın askeri, Osmanlı'nın torunuyum" dediğini aktardı. Arslan'ı teşhis etmesi istenen Akpolat, kısa bir süre duraksadıktan sonra Arslan'ı teşhis etti.
Arslan'ın mahkemeye gönderdiği bir mektubu okuyan Karadeniz, Arslan'a mektupta yer alan "Cumhuriyet gazetesine atılan üç bombayı atan ben değildim, Mustafa Yücel Özbilgin'i de öldüren kesinlikle ben değildim" şeklindeki ifadelerin kendisine ait olup olmadığını sordu.
Arslan mektuptaki ifadeleri doğrulayarak "Gazeteye bomba atan ve saldırıda Yücel Özbilgin'i öldüren ben değilim" dedi. Karadeniz, esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dava dosyasının savcıya gönderilmesine karar verildiğini açıklayarak davaya 23 Kasım'da devam edilmesine karar verdi.
Duruşmadan sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arslan'ın babası İdris Arslan, oğlunun olayı kendisinin yapmadığını söylediğini belirtti.
Danıştay'da yakalanmasının, saldırıyı oğlunun gerçekleştirdiği anlamına gelmediğini iddia eden baba Arslan, "Yüzüne baktım, yapmadığına eminim" diye konuştu.
Dokuz kişi "örgüt" suçlamasıyla mahkemede
Soruşturma Savcısı Şemsettin Özcan'ın kaleme aldığı iddianamede, Arslan, Salih Kunter ve Süleyman Esen ile Ayhan Parlak'ın da aralarında bulunduğu dokuz kişinin "anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmek için örgüt kurdukları" iddiası yer alıyor.
Arslan, Kunter ve Esen, "örgüt kurmak ve yönetmek", Osman Yıldırım, İsmail Sağır, Tekin Irşi ve Erhan Timuroğlu, "örgüte üye olmak" diğer zanlılar Ayhan Parlak ile Aykut Metin Şükre ise "örgüte yardım etmek"le suçlanıyor.
Saldırı hükümete protestoya dönüştü
Alparslan Arslan'ın 17 Mayıs sabahı Danıştay İkinci Dairesi'ne düzenlediği silahlı saldırıda başından yaralanan Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin hayatını kaybetmiş, Daire Başkanı Mustafa Birden'in de aralarında bulunduğu dört kişi ise saldırıdan yaralı olarak kurtulmuştu.
Olayın ertesi günü yargı mensupları ve binlerce kişi Anıtkabir'e yürümüş, aynı günün devamında Özbilgin için Danıştay'da düzenlenen cenaze töreni protesto gösterilerine sahne olmuş ve "hükümet istifa" sloganları atılmıştı. (EÖ/TK)