* Fotoğraflar: Anadolu Ajansı.
ECO olarak, zengin ülkelere iklim finansmanının bir adalet meselesi olduğunu ve Küresel Güney'de yüzyıllardır süren petrol çıkarma faaliyetleri, sömürgecilik ve iklim adaletsizliği nedeniyle tarihsel bir borçları olduğunu hatırlatmak isteriz. Zengin ülkelerin Küresel Güney'in taleplerini dinlemeleri ve ellerini ceplerine atmaları gerekiyor!
Bu krizden sorumlu olmayan ülkeleri daha da fazla borçlandırmak iklim finansmanı değildir. Halihazırdaki durumun farkındayız: Küresel Güney ülkeleri Kayıp ve Hasar tazminatı almak yerine içinde bulundukları krizi yaratan sömürgecilerine gayri meşru bir şekilde borçlandırılıyor.
Yeni Kolektif Nicelikli Hedef
Taraflar ilk defa (çok sevimsiz bir terim geliyor, hazır olun) Yeni Kolektif Nicelikli Hedef (NCQG) adı verilen bir süreç kapsamında finansmanın niteliğini tartışacak. ECO, yeni hedefin merkezinde iklim adaletinin olması gerektiğine, bu hedefin Güney'de en çok etkilenen toplulukların gerçek ihtiyaçlarını karşılamak üzere belirlenmesi ve daha önce vaat edilen ve ödenmeyen 100 milyar ABD dolarından fazla olması gerektiğine inanıyor.
ECO, Küresel Güney ülkelerini ilerici önerilerinden dolayı kutluyor. Latin Amerika ve Karayipler bölgesinin liderlerinin sistemin gerçeklerini dile getirme cesaretlerini görünce feminist ve sömürgecilik karşıtı kalplerimiz heyecanla atmaya başladı. Bu nedenle en beğendiğimiz açıklamalardan ikisini ECO bir kez de buradan duyurmak istiyoruz:
Barbados Başbakanı Mia Mottley: Başbakan Mottley, fonların yol açtığı ağır borçlanmalara ve çok taraflı kalkınma bankalarında (ECO burada Dünya Bankası ve IMF'ye doğru gözlerini deviriyor) reform yapılması gerektiğini söyledi ve meselenin kökenine inerek "Nasıl oluyor da şirketler son üç ayda 200 milyar ABD doları kâr ediyor ve her bir dolarlık kârın en az 10 cent'i Kayıp ve Hasar fonuna aktarılamıyor?" diye sordu. Hayran kaldık...
Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro: Yeni Kolombiya Cumhurbaşkanı Petro, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin (UNFCCC) finansman mantığını sorguladı ve iklim krizini yaratanın piyasanın kendisi olduğu için, bu krize çare olamayacağını söyledi.
Özel ve çok taraflı bankalara hidrokarbon finansmanını durdurmaları çağrısı yaptı ve IMF'nin tüm gelişmekte olan ülkelerde uyum ve azaltım yatırımları için bir borç takas programı başlatmasını önerdi. Petro, konuşmasının sonunda "Barış müzakerelerinin başlaması lazım. Savaş zamana (ve paraya) mal oluyor! İnsanlığın kendi yok oluşunu önlemesi lazım," diyerek askeri ve savaş yatırımlarını sonlandırılması gerektiğini bir kez daha hatırlattı.
Nihayet sıra askeri emisyonlara geldi mi?
Tüm UNFCCC müzakereleri boyunca ECO birçok "odadaki fili" ifşa etti. Şimdi, sıra bir başkasına geldi. Bu fil, 1992'de UNFCCC'nin imzalanmasından bile önce odada bekliyordu.
Bu fil silahlı ve tehlikeli olduğu için ondan bahsetmekten çekinebilir hatta korkabiliriz. Ancak, ECO yine de bu konuyu ele almak istiyor çünkü bu yaratık küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 5'i kadarından sorumlu olabilir!
Ukrayna işgali
ECO dün Ukrayna, Gürcistan ve Moldova hükümetlerinin savaşın iklim raporlamasını nasıl etkileyebileceğini anlattıkları bir etkinliği izledi ve çok korkutucu sayılarla karşılaştı. Rusya'nın Ukrayna'yı işgal ettiği bu yedi ay boyunca, çatışmanın yaklaşık 33 milyon ton iklim kirliliğine neden olduğu tahmin ediliyor. Bunların üçte ikisi yanan ormanlardan kaynaklanan kirlilik. Ve savaştan sonra bazı kentlerin yeniden inşa edilmesi gerektiğini ve bunun da ek 50 milyon ton emisyonla sonuçlanabileceğini unutmayın.
ECO, Paris Anlaşması kapsamında ülkelerin askeri emisyonlarını azaltmak zorunda olmadıklarını biliyor elbette. Ancak, bu yine de askeri emisyonlardan otomatik olarak muaf tutulmaları gerektiği anlamına gelmiyor. Dolayısıyla, bu gönüllü bir azaltım. Ve hepimizin bildiği gibi kendilerinden talep edilmediği sürece ülkeler kendi kendilerine hiçbir şey yapmaz.
File yaklaşmak
Peki bu file nasıl yaklaşacağız? Bu konu COP27'in resmi gündeminde yer almıyor. Bilim insanları, askeri emisyonları ölçmek için net bir metodoloji olmadığını söylüyor. Bu konu yıllardır sandıkta bekliyor. Emisyon takibi, bu konuda iyi bir başlangıç noktası.
ECO, Ukrayna'nın yıllarca UNFCCC'nin işgal altındaki Kırım ve Donbas'ı da kapsayan Rusya sera gazı envanterini kabul etmemesi için sürdürdüğü çabaları gördü. UNFCCC süreçlerinde savaşla ilgili emisyonlar konusunda saldırganların sorumlu tutulması da büyük önem teşkil ediyor. O zaman artık bu işi çözsek mi?
"Günün Fosili Ödülü"nün ilki Japonya'nın
Dün COP27'de Finansman Günüydü, bu da dünyanın en zengin ülkelerinin iklimle ilişkili para akışına değinmek için çok uygun bir gün. Ve hiçbir ülke Japonya kadar para akıtmıyor– ancak bu akış tamamıyla ters yöne bir akış.
Japonya, dünyanın en büyük petrol, doğal gaz ve kömür proje kamu finansörü ve 2019-2021 yılları arasında yılda ortalama 10,6 milyar ABD doları fosil yakıt projesi yatırımı yaptı. 1,5°C derece hedefinin tutturulması için fosil yakıt yatırımlarının sona erdirilmesi gerektiği uluslararası düzeyde kabul görmüş olmasına rağmen Japonya hükümeti, örneğin kömürlü santrallerde amonyak kullanımı gibi, kömür enerjisinin ömrünü 2030 yılından da sonrasına taşımak için üretilen yalancı çözümler ihraç etmek için büyük çabalar sarf ediyor.
Kırılgan topluluklar
Belki siz de fark etmişsinizdir, Başbakan Kishida COP27 Liderler Zirvesi'ne gelmedi. Belki de bu yalancı çözümlerin tanıtımını yapmakla meşguldür?
Eşi benzeri görülmemiş iklim felaketlerinin yaşandığı bir yılda, dünyanın her yerindeki kırılgan topluluklar iklim değişikliğinin etkilerinden zarar görürken, Japonya kendi sera gazı emisyonlarının sebep olduğu Kayıp ve Hasarı finanse etmek yerine, bu yıkımdan sorumlu fosil yakıt projelerine yatırım yapıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı (COP27), 6-18 Kasım tarihlerinde Mısır'ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenleniyor. Zirveyle ilgili Uluslararası İklim Eylem Ağı'nın (CAN International) koordinasyonu ile sivil toplum örgütlerinin BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) toplantılarında yayımladığı ECO haber bülteninin başlıklarını bianet ve Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) iş birliği ve Ayşe Bereket'in çevirisi ile sizlerle paylaşıyoruz. |
(TY)