Haberin İngilizcesi için tıklayın
Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde şiddet gördüğü kocasını öldürmekten yargılanan Çilem Doğan, "eşini kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına verilen haksız tahrik indirimi ve iyi hal indirimleriyle 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Karar, mahkeme başkanın şerhine karşı iki üyenin oyuyla, oy çokluğuyla alındı. Mahkeme başkanı, şerhinde; meşru müdafaa olduğunu belirterek Çilem Doğan’ın beraatının gerektiğini söyledi.
bianet’e konuşan Çilem Doğan’ın avukatlarından Fatoş Hacıvelioğlu, kararı temyiz edeceklerini ve davanın Yargıtay’da duruşma yapılarak görülmesini isteyeceklerini belirtti.
Doğan: Başka ne yapabilirdim?
Hacıvelioğlu, Çilem Doğan’ın duruşmadaki ifadelerini aktardı:
“Hakkımda koruyucu tedbir alsın demişler. Dokuz kere koruma aldım, başka koruyucu tedbir vardıysa, yönlendirseler ona da başvururdum, başka ne yapabilirdim?’ dedi.”
“Beni başkalarına fuhuş için sattı demiyorum, ama hep bununla tehdit etti, olay günü de aynı şey yaşandı’ diye konuştu.”
"Hakimin şerhi önemli"
Mahkeme, Türk Ceza Kanunu (TCK) 82/d maddesince "eşini kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına TCK 29. Madde uyarınca haksız tahrik ve mahkemedeki iyi haline dair indirimleri yaparak 15 yıl hapis cezası verdi.
Mahkeme başkanı TCK 27/2 maddesini dayanak göstererek meşru müdafaa olduğunu ve beraat gerektiği yönünde şerh koydu.
TCK 27/2: “ Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.”
Hacıvelioğlu, mahkeme başkanının şerhinin önemli olduğunu söyledi.
“Mahkeme başkanı savcının taraflı mütalaasına rağmen, söylediklerimizi, uzun süre yaşadığı şiddeti, dokuz koruma kararını, şiddet nedeniyle yaşadığı korkuyu, sınırı bu sebeple aştığını kabul etti.
“Başkanın şerh koyması bizim açımızdan önemliydi.
“Kararı temyiz edeceğiz, Yargıtay’dan bozulacağını düşünüyoruz. Yargıtay’da duruşmalı görülmesini isteyeceğiz. Yargıtay duruşması için de tüm kadınlara birlikte olmaya, Çilem’in yanında olduğumuzu göstermek için kampanya başlatacağız. Aynı zamanda ciddi bir hukuki hazırlığımız olacak.”
Ne olmuştu?Çilem Doğan, iki buçuk yıllık evliliğinin ilk ayından itibaren şiddet görmeye başladı. Çilem Doğan, kocasını defalarca karakola şikayet etti, 9 kere koruma koruma kararı çıkarttı. Kocası Hasan Karabulut hakkında , eşine yönelik tehdit, yaralama suçlarından asliye ceza mahkemelerinde altı ayrı dava açıldı. Çilem Doğan, mahkemeye, eşinin akrabalarıyla birlikte çek senet çetesi kurduğunu, eşini polise ihbar ettiğini, polisin eşinin tüm hareketlerinin kendilerine bildirilmesini istediğini söyledi. 8 Temmuz 2015’te Çilem Doğan kendisine şiddet uygulayan ve seks işçiliği yapmaya zorlayan kocası Hasan Karabulut’u, yatak odalarında kocasının silahıyla öldürdü. Ardından polise teslim oldu. Çilem Karabulut’un polisler tarafından götürülürken “Hep kadınlar mı ölecek?” demesi ve tişörtündeki “Dear Past: Thanks for all the lessons. Dear Future: I am ready” (Sevgili geçmişim, tüm derslerin için teşekkürler. Sevgili geleceğim, ben hazırım) yazısı da kamuoyunda yankı uyandırdı. Dava sonra duruşmalarda, tişörtün olay günü Doğan’ın üzerinde olmadığı, teslim olduktan sonra annesinin bir polis memuruyla birlikte tesadüfen bu tişörtü aldığı anlatıldı. Çilem Doğan’ın avukatları, mahkemeye “örselenmiş kadın sendromu” konusunda bir rapor sundu ve olay günü hiçbir şey olmasaydı dahi, o güne kadar yaşadığı şiddet nedeniyle gerçekleşen eylemin meşru müdafaa kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söylediklerini aktardı. 6 Mayıs 2016’da görülen duruşmada, Çilem Doğan için avukatları meşru müdafaadan beraat talep ederken, Adana Cumhuriyet Savcısı Ahmet Çam, ağır haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan 18 yıldan 24 yıla kadar hapis istedi. Savcılık mütalaasında, “ailesine sığınmadığı, kimliğini değiştirme, estetik ve benzeri koruma tedbirlerinden yararlanmadığı, kocasıyla aynı evde yaşamaya devam ettiği, bazı şikayetlerini geri aldığı” gerekçeleriyle meşru müdafaa uygulanmamasını istedi. |