Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 108 kişinin yargılandığı Kobani Davası kapsamında cezaevinde olan 28 siyasetçinin tutukluluk incelemelerine başlandı.
Tutuklu siyasetçilerin bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandığı ara duruşmaya, avukatlar katıldı. Kimlik tespitiyle başlayan duruşma devam ediyor.
TIKLAYIN-AİHM'in Demirtaş kararı sonrası Kobani iddianamesi
Sağlık sorunları bulunan HDP’li eski vekil Aysel Tuğluk ile partinin eski MYK üyesi Bülent Parmaksız dışındaki tüm tutuklu siyasetçiler bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.
HDP milletvekilleri Hüseyin Kaçmaz, Sait Dede, Tülay Hatimoğulları, Dilan Dirayet Taşdemir ve Oya Ersoy da adliye önünde yaptıkları basın açıklamasının ardından duruşmayı izledi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan ve 3 bin 530 sayfadan oluşan iddianame ile 108 isim hakkında "devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma" ve 37 kez "adam öldürme" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve yüzlerce yıl hapis cezası talep ediliyor. |
TIKLAYIN-Kürkçü: "Bu dava HDP'ye yönelik bir siyasi suikast girişimidir"
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada önce iddia makamının mütalaası alındı. Savcı, 28 kişi hakkında suç işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesi ve somut deliller olduğunu, tutuklamanın orantılı olduğunu ve adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağını belirtti.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre; Savcı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) tahliye edilmesi yönünde karar verdiği Demirtaş’a ilişkin “Henüz savunmalarının alınmamış olması, dava dosyasında geçirdiği tutukluluk ve söz konusu AİHM kararının dosyamızla ilgili olmadığı açıkça anlaşılmakta” dedi.
Savcı, dosyadaki tüm siyasetçiler için tutukluluk devam yönünden karar verilmesini talep etti.
TIKLAYIN-"6-8 Ekim iddianamesi, MHP güdümlü bir kumpastır"
Demirtaş: Pespaye bir iddianame
Savcının mütalaasının ardından savunmalara geçildi. İlk olarak Selahattin Demirtaş konuştu. HDP’nin kapatılması talebiyle hazırlanan iddianameye değinen Demirtaş, iddianamenin “pespaye” olduğunu ve reddettiklerini söyledi. Demirtaş, kendi tahliyesini istemediğini ama diğer tutuklu siyasetçiler için tahliye talep ettiğini belirtti.
TIKLAYIN-TIKLAYIN-"Erdoğan 'Kobani düştü, düşecek' dedi, olaylar başladı"
Yüksekdağ: Hukuka uygun davranın
Figen Yüksekdağ ise savunmasında şunları söyledi: “Kendimiz için özel olarak tahliye talebimiz yok. Ama memleket adına bu rezalete son verilmesini istiyoruz. Bu tüm Türkiye’yi bu garabete sürükleyen bir durum. Buna son verilmesi gerekiyor. Siyasetin seyri bu yargılamanın hangi sebeple yapıldığını çok açık ortaya koyuyor. Tahliye talep etmiyoruz ama hukuka uygun davranmanızı istiyoruz. Siz hangi tutukluluk incelemesi yapacaksınız. Hangi tutukluluk halimizi inceleyeceksiniz. Bu nedenle bu dava çelişkiler yumağı.”
TIKLAYIN-6-8 Ekim olayları: "Provokasyon Olduğu Gerçektir, Geri Kalan İllüzyondur"
Tuncel: Kopyala-yapıştır yapılmış
Sebahat Tuncel de savunmasında, “İddianamede o kadar çelişkiler var ki. Mahkemeniz bunu nasıl kabul etti? İktidar ısmarlama bir şey yapmış” dedi. HDP’nin kapatılması istemiyle hazırlanan iddianamenin iadesine ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “AYM de kapatılsın” açıklamasına değinen Tuncel, “Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Ciddiyeti yok bu durumun. Türkiye demokrasisinin temelini oluşturan bir partinin siyasetçilerini yargılıyorsunuz.
Acele bir şekilde hazırlanmış, kopyala-yapıştır yapılmış, onun dışında somut hiçbir delil yok. Türkiye açısından vahim bir durum. Kürt meselesini tiyatroya dönen mahkeme salonlarında mı çözeceksiniz? Usulüne uydurmaya çalışıyorsunuz. Burada bir adalet çıkmaz. Bu nedenle tahliye falan istemiyoruz. Ama sizin hukuka ve kendi yasalarınıza saygınız varsa, buradaki tüm arkadaşlarımızı serbest bırakmanız lazım” dedi.
TIKLAYIN-Demirtaş'tan bianet'e: Çağrımla Başlayan Tek Şiddet Eylemi Yok
Kışanak: Kapkara bir leke
Gültan Kışanak ise sözlerine “Mahkeme heyetine seslenmeyeceğim. Çünkü bu iddianamenin Türkiye yargı demokrasi tarihine kapkara bir leke olarak geçtiğini mahkeme heyeti de biliyor” diyerek başladı. Kışanak, şöyle devam etti: “Bizi de kendilerini de yormasınlar. AKP çıksın karşımıza. Irkçı ittifak çıksın karşımıza biz de onlara sözümüzü söyleyelim. Bedel neyse ödedik, ödemeye de devam edeceğim. Kendim için bir şey istemiyorum ama diğer tüm arkadaşlarımızın özgürlüğünü istiyorum.”
TIKLAYIN-Kobani tutuklamaları, devlet istibdat operasyonu
Ata: Tahliye değil, özgürlük istiyorum
Ayla Akat Ata da savunmasında şunları söyledi: “6 yıl aradan sonra açılan bir davadan bahsediyoruz. İddianameyi en azından 6-7-8 Ekim’e dair bir kronoloji oluşmuş. Ben de o dönem saldırıya uğrayan biriyim. Dosyada müşteki olarak yer almam gerekirken yargılanıyorum. Belki de bu dosyanın açılmasında bir hayır vardır. O süreçte öldürülen her insan adına araştırılmasını, yargılamasını ortaya koyacaktır. Ama şu an bizler yargılanıyoruz. Ne sizin ne de bizim söyleyeceklerimizin bu dosya kapsamında etki etmeyecektir. Bu nedenle kendim için tahliye istemiyorum ama tüm arkadaşlarımın özgürlüğünü istiyorum."
TIKLAYIN-"Savcı, Erdoğan'la görüştükten sonra operasyon yapıldı"
Üstün: 6 yıl sonra düğmeye basıldı
Savunmasında bu davanın hukuktan yoksun, tamamen siyasi bir müdahale olduğunu dile getiren Beyza Üstün “Bu demokrasiye, HDP’nin tüm programına müdahale. Ama hiçbir şekilde siyasetimizden ödün vermeyeceğiz. Türkiye için öncü bir siyaset yürütüyoruz. Tam da bu nedenle 6 yıl sonra Kobanê soruşturması başlatıldı. Ne oldu da 6 yıl sonra tekrar düğmeye basıldı?” diye sordu.
“Derme çatma bir iddianamenin karşısındayız” diyen Üstün, “Tutukluluğumuz inceleniyor ama ortada delil yok. Çünkü suç yok biz siyasetçiyiz ve siyaset yapmaya da devam edeceğiz. Ben bir kadın siyasetçiyim. Hayatımda neyi gördüysem araştırmalar yürüttüm şimdi de siyaset yürütüyorum. Bu bizim özgürlüğümüze müdahaledir. Buna son verin” dedi.
TIKLAYIN-"Altı yıl sonra tekrar gözaltı kararı verilmesi hukuki değil"
Ayna: Savcı hakkında dava açacağım
Emine Ayna da savunmasını şöyle yaptı: “Uzun yıllardır siyaseti bırakmış biri olarak siyaset yapasım geldi. Asıl mahkeme 26 Nisan’da başlayacak. İddianameye dair bağıra bağıra söylemek istediğim çok şey var, 26 Nisan’a bırakıyorum. Avukatıma savcılık hakkında derhal bir dava açmasını istedim. Çünkü yapılan suçlamalarla iddianame içinde yer alan deliller arasında en ufak bir bağlantı yok. Deliller birkaç yerde yaptığımız konuşmalar. Bu konuşmalarda Öcalan’a özgürlük istemişim. Ne alaka, bunların hepsini tek tek 26 Nisan’da açacağım. Ancak tutuklamanın devamlılığını gerektiren hiçbir şey yok. Bu nedenle hakkım olan tahliye talebimi iletiyorum.”
TIKLAYIN-"AKP seçim hesabı yapıyor, partimizi zayıflatmak istiyor"
Adıbelli: İddiaları hukuki değil
Meryem Adıbelli ve Zeynep Ölbeci ise Kürtçe savunma yaptı. Adıbelli, savunmasında “İddianame baştan sona boş. Suçlanacağımız bir durum yok. Ben dosyayı ve bize dair iddiaları hukuki bulmuyorum. Baştan sona kadar siyasi bir dosya. Bu nedenle hem arkadaşlarımın hem de kendim için tahliye istiyorum” dedi.
Ölbeci de, “Bu davayla bizi korkutmaya çalışıyorlar ve siyasi bir davadır. Bir Kürt kadınlar üzerinde defalarca denediler ama biz korkmuyoruz ve geri adım atmıyoruz. Çünkü bir haklıyız. Erdoğan ‘Kobanê düştü düşüyor’ dediğinde İŞİD Êzîdî kadınları kaçırıyordu. Kürt kadınlarına yapılan zulmü dünde kabul etmedik buğun de tüm kadınlara yapılan zulmü kabul etmiyoruz. Bu nedenle elimizden ne geliyorsa yapacağım isterlerse yıllarca hapis versinler” diye konuştu.
TIKLAYIN-Siyasetsiz ve siyasal partisiz Türkiye
Gür: 6-8 Ekim’in üstünü örtüyorsunuz
HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür ise; şöyle konuştu: “İktidarın talimatlarıyla açılmış bir dava olduğunu biz de dünya da biliyor. Sizin derdiniz 6-7-8 olaylarından ölen insanların gerçek faillerin açığa çıkarması değil. Bunun üstünü örtmektir. Bizi siyasetten alı koymaya çalışıyorsunuz.
İktidar açık bir şekilde yargıya talimat vererek dava oluşmuştur. Bu davanın siyasi olduğunun bir diğer kanıtı partimiz hakkında açılan kapatma davasıdır. Hazırlana iddianamenin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı’nın iradesiyle açılmadığını siz de çok iyi biliyorsunuz. Bu nedenle adil bir karar vereceğinize inancım kalmadı. Mahkemenin taliye kararı vererek bu utançtan kurtulmasını talep ediyorum.”
TIKLAYIN-"Operasyon 2023'e dönük"
Altınörs: İddianame AİHM kararıyla çöktü
Alp Altınörs de “AİHM kararı bizleri de ilgilendiriyor. AİHM kararında, iddianamenin tüm içeriği AİHM kararıyla çökmüştür. İddianamenin tüm kurgusu 6 yıl geriye dönük. Ama AİHM mahkemenizi de bağlayan kararda ‘HDP’nin İŞİD terör örgütüne karşı bir çağrı’ yapmıştır diyor. Bizim çağrımız barış ve demokrasi içermektedir. AİHM de bunu net hükme bağlamıştır” dedi.
Altınörs’ün savunmasının ardından iki saatlik ara verilen duruşma, diğer siyasetçilerin savunmalarıyla devam edecek.
Dava kapsamında tutuklu bulunanların isimleri şöyle:
HDP eski Eşbaşkanları Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, yerine kayyum atanan Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Emine Ayna, eski milletvekilleri Ayla Akat Ata, Beyza Üstün, İbrahim Binici, HDP eski Parti Sözcüsü Günay Kubilay, HDP yeni dönem Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Alp Altınörs, HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür, HDP Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Ali Ürküt, HDP eski saymanı Zeki Çelik, HDP eski MYK üyeleri Bülent Barmaksız, Can Memiş, Cihan Erdal, İsmail Şengül, Mesut Bağcık, Bircan Yorulmaz, Dilek Yağlı, Pervin Oduncu, Berfin Özgü Köse, Ayşe Yağcı, Zeynep Ölbeci, HDP eski Milletvekili Aysel Tuğluk, DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Diyarbakır eski Belediye Eş Başkanı Gültan Kışanak ile HDP eski MYK üyesi Nezir Çakan ve Meryem Adıbelli. (RT)