Haberin İngilizcesi için tıklayın
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın da bulunduğu 9 milletvekili hakkında, 6-8 Ekim 2014’te yaşanan“Kobani olayları”na ilişkin fezleke hazırlıyor.
Başsavcılık, 108 kişi hakkındaki Kobani iddianamenin kabul edilmesinin ardından, HDP Eş Genel Başkanı Buldan, grup başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Hakkı Saruhan Oluç ile milletvekilleri Garo Paylan, Sezai Temelli, Serpil Kemalbay, Hüda Kaya, Pero Dündar ve Fatma Kurtulan hakkında dokunulmazlıklarının kaldırılması talebiyle fezleke düzenleyecek. Fezlekeler, "terör örgütü eylemlerine destek verildiği" iddiasıyla hazırlanacak.
Hakkında fezleke hazırlanacak milletvekilleri Sezai Temelli ve Garo Paylan, Kobani iddianamesini ve fezlekeler ilişkin bianet’e konuştular.
Temelli ve Paylan, Kobani olaylarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 7 Ekim 2014’te “Kobani düştü, düşecek” açıklamalarının ardından başladığını belirttiler.
Temelli, Erdoğan, "Erdoğan'ın bu açıklamaları şiddeti körükledi" derken Paylan, "Bu olaylar yaşanırken iktidar bizimle işbirliği yapıyordu. Temsilcilerimiz olayların durması için İçişleri Bakanlığı ile görüşmeler yaptı. Halka itidal çağrısı yaptık ve bunun için bizlere teşekkür edildi" dedi.
TIKLAYIN-Kürkçü: "Bu dava HDP'ye yönelik bir siyasi suikast girişimidir"
Temelli: Kamuoyunda algı oluşturuluyor
6-8 Ekim Kobani olayları ile kamuoyunda bir algı oluşturulduğunu ifade eden Temelli, IŞİD Kobani’ye saldırısını hatırlattı: “IŞİD 2014 Eylül ayında Mürşit Sınır Kapısı’na dayanmıştı, katliam gerçekleştiriyordu. IŞİD’in önünün kesildiği en önemli yerlerden biri Kobani’ydi. İnsani yaşam koridorunun açılması bütün dünyanın önceliğiydi. HDP’nin ve diğer bütün partilerin de önceliğiydi. Hatta Sayın Davutoğlu ile Sayın Demirtaş’ın yaptığı görüşmeler de bunu teyit eder.
“HDP bu katliama karşı bir duyarlılık çağrısı yaptı ve bu da karşılık buldu. Bu sayede IŞİD başarılı olamadı ve durduruldu. Dünya, Ortadoğu üzerinden bir felakete doğru sürüklenirken durdurulmuş oldu. Tarihsel kritik bir noktaya işaret eden bu durum o dönemin iktidarının hesaplarını bozdu.”
“Olaylar bizim çağrımızla gelişmedi”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Ekim günü Kobani’ye ilişkin yaptığı açıklamaların olayların başlamasına neden olduğunu belirten Temelli, şöyle devam etti: “Erdoğan, ’Kobani düştü düşecek’ şeklinde bir açıklama yaptı. O açıklamasında Kobani’nin düşmesini bekliyordu, bunu ima ediyordu. İnsanlar buna tepki gösterdi. Yani bizim çağrımızla gelişen şiddet olayları yoktu. Erdoğan’ın bu açıklamaları şiddeti körükledi.
“Sonra olaylar farklı gelişti ve iktidar sürekli olarak bu konuyu gündemde tutarak HDP’yi düşmanlaştıran HDP’ye karşı bir algı yönetimini ortaya koyan bir taktik izledi. İktidar ve bugünkü iktidar ortakları Kobani olaylarında suçlu olduklarını biliyorlar.
"Biz 6 yıl içinde 8 defa Kobani olaylarının araştırılması için Meclis’e önerge verdik. Bu olayların failleri yakalansın, soruşturma bütün ayrıntılarıyla gerçekleşsin olay bütün çıplaklığıyla ortaya çıksın istedik. Ama 8 araştırma önergesinin 8’i de AKP ve MHP oylarıyla reddedildi."
TIKLAYIN-Kobani iddianamesi kabul edildi
"İddianamede hukuki hiçbir şey yok"
Temelli, geçtiğimiz günlerde kabul edilen Kobani iddianamesine de değindi ve şunları söyledi: İddianamede hukuki hiçbir şey yok. Savcı bir telaşla basından bulup buluşturduğu haberlerle iddianame yaratmaya çalışmış. Hukuk tarihinin en absürt iddianamelerinden biri olacak. Bu davadan yargılanan Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş bu olaya dair iki kez tutuklandılar. Hatta tutuklu olan MYK üyeleri de ifade vermiş olmalarına rağmen yetersiz bulup yeni bir dosya konusuna çevirdiler. Siyasi bir kararla iddianame kabul edildi.
İddianamede yer alan ve Kobani olaylarında yaşamını yitiren 37 kişi de HDP’li ve bizim yaşamını yitiren bu insanların faillerinin bulunması için tüm girişimlerimiz engellendi. Tam tersine bu konu bahane edilerek HDP suçlandı.”
“İktidar yargıyı suça teşvik ediyor”
“İktidar yargıçlara şikeci hakem muamelesi yapıyor” diyen Temelli, “İktidar yargıyı şikeye teşvik ediyor. Hukuk dışılığa, suça teşvik ediyor. Devlet Bahçeli, Anayasa’nın 138. Maddesini çiğneyerek açıktan yargıya talimat veriyor. Yargı ve hukuk kurumu içindekilerin bu duruma sessiz kalması bu suça ortak olduklarının göstergesidir.
“Ayrıca, AİHM’nin Selahattin Demirtaş ile ilgili verdiği karar da bağlayıcıdır. Bağlamaz diyerek içinden çıkamazlar. Anayasa’nın 90. Maddesi bunun neden bağlayıcı olduğunu çok net ortaya koyuyor. Burada daha geniş bir suça teşvik var, Anayasal bir suç işlenmiş oluyor.
TIKLAYIN-AİHM'in Demirtaş kararı sonrası Kobani iddianamesi
"HDP'ye değil, adalete karşı savaş"
“Bütün bu hukuksuzluklar ortadayken fezlekeler gündeme getirildi. Bütün bu hukuksuzluklara karşı Türkiye’deki toplumsal ve siyasi muhalefet ile hukukçular, bu hukuk dışılığa karşı adaletten yana tutum sergilemek zorundalar. Bu dava HDP’ye karşı bir dava olmaktan çok adalete karşı bir savaş. Eğer bunu durdurmazsak hak hukuk adalet adına savunabileceğimiz hiçbir değer kalmayacak.
“Biz HDP olarak hukuk, adalet ve demokrasi mücadelesi vermeye devam edeceğiz. Bu mücadeleyi verdiğimiz için zaten bu saldırılarla karşı karşıyayız. İktidar hukuksuz bir zeminde kendini var etmeye çalışıyor. Bu hukuksuzluk herkese zulüm ve şiddeti taşıyor ve bunu hep beraber durdurabiliriz.”
Paylan: İktidar bize teşekkür ettiGaro Paylan ise 2014 yılında yaşananlara ve 7 yıl sonra hazırlanan iddianameye ilişkin şunları söyledi: "Muhalefet partileri, iktidarların yaptığı yanlışları ifade etmek için vardır. Biz de 2014 yılında iktidarın Suriye politikasını ve IŞİD'e verdiği desteği eleştirdik. IŞİD'in Kobani'yi işgaline karşı tepki göstermesi ve sınırları açması konusunda pek çok kez çağrı yaptık. Ama bu çağrılarımız karşılıksız kaldık. "Buna karşı HDP MYK olarak halka bir protesto çağrısı yaptık. 6 Ekim günü halk sokağa çıktı, protestosunu yaptı ve kimsenin burnu kanamadı. Ancak 7 Ekim günü Erdoğan, Kobani düştü düşecek dedikten sonra olaylar başladı ve pek çok acı olayla karşılaştık ve bu olaylarda olanların büyük çoğunluğu HDP'liydi. "İktidar bizimle işbirliği yapıyordu""Bu olaylar yaşanırken iktidar bizimle işbirliği yapıyordu. Temsilcilerimiz olayların durması için İçişleri Bakanlığı ile görüşmeler yaptı. Halka itidal çağrısı yaptık ve bunun için bizlere teşekkür edildi. Eğer biz yanlış bir şey yapmış olsaydık, 7 yıl değil 7 saat beklemez dokunulmazlıklarımız kaldırılır, tutuklanırdık. "Bütün bunlar siyasi davalar, siyasi hedefleri var, HDP'yi devre dışı bırakmayı hedefliyor. Erdoğan, kamuoyu desteğini kaybediyor, yüzde 15 oy alacak HDP'yi devre dışı bırakırsa yeniden cumhurbaşkanı seçileceğinin hesabını yapıyor. Ama bu hesaplar tutmayacak, 90'lı yıllarda da bunlar yapıldı her seferinde de büyüyerek siyaset sahnesinde yer aldı, iktidar ise kaybetti. MHP'nin aklıyla siyaset yapmaya devam ettikleri sürece kaybedecekler." |
(RT)