Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucuları Özel Raportörü Mary Lawlor, yarın karar duruşması görülecek Tahir Elçi davasına dair sosyal medya hesabından açıklama yaptı.
Lawlor, Tahir Elçi cinayetine dair davayı takip etmeye devam ettiğini söyledi:
“Elçi’nin öldürülmesinden sorumlu olanların, yarınki kararla cezalandırılacağını umuyorum. Cinayet faillerinin mahkeme önüne hesap vermesi ve Elçi’nin ölümünün cezasız kalmaması kritik önem taşıyor.”
Mütalaada sanık polislerin beraatı istendi
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesine dair davada savcılık mütalaasını 25 Nisan’da mahkemeye sundu.
Savcı Mustafa Alper Buğra Horozoğlu imzalı mütalaada, “bilinçli taksirle ölüme neden olmak” suçlamasıyla tutuksuz yargılanan polisler S.T. F.T. ve M.S.’nin beraatı istendi. Diğer şüpheli Uğur Yakışır ile ilgili dosya, firari olması nedeniyle tefrik edilmişti.
“Vurulma anına dair görüntüye ulaşılamadı”
Mütalaada, sanıkların savunmalarında, üzerlerine atılı suçlamayı reddettiği, kamera kayıtlarında da Elçi’nin vurulma anına dair görüntüye ulaşılamadığı ifade edildi:
“Olay yeri civarındaki PTT Balıkçılarbaşı Şubesi ve Mardin Kebap Evi'ne ait kameralar ile İstihbarat ve Foto Film Şube Müdürlüğü ekiplerine ait kameralar ve KGYS, haber ajansları ile açık kaynaklardan temin edilen görüntülerde maktul Baro Başkanı Tahir Elçi'nin vurulma anını gösteren herhangi bir görüntü kaydına ulaşılamadığı…”
Ayrıca, tanık olarak beyanlarına başvurulan kamu görevlisi avukat, esnaf ve basın görevlilerinden hiç kimsenin olay anına ilişkin bilgi sahibi olmadığı belirtildi.
Kamera kayıtlarındaki “12 saniyelik boşluk”
Mütalaada, olay yeri civarındaki dükkan kameraları ile olay yerinde görevli kolluk kuvvetleri ve basın mensuplarının da kullandığı tüm kamera görüntülerinin incelendiği, bu görüntülerin birleştirilmesi sonucu “Elçi'nin son olarak görüntü kaydına girdiği kareler ile yerde hareketsiz yattığı tespit edilen görüntü kareleri arasında 12 saniyelik bir boşluk olduğunun” tespit edildiği belirtildi: “Kişinin vurulma anını gösteren herhangi bir video kaydı bulunmadı.”
“Nereden geldiği tespit edilemeyen kurşun”
Savcı, uzman bilirkişi raporları, Adli Tıp Kurumu raporları, TUBİTAK raporu, olay yeri inceleme ve otopsi raporu ile bu bilgileri bir arada değerlendirildiğinde, Elçi’nin, polis memuru sanıklar ile PKK mensupları arasında gerçekleşen silahlı çatışma anında “nereden geldiği yapılan tüm araştırmalara rağmen tespit edilemeyen kurşun ile hayatını kaybettiği kanaatine varıldığını” yazdı.
Sanıkların “inanç ve düşüncesi” de mütalaada
Savcı Horozoğlu, sanıkların, Elçi’nin ölümünü istemediği kanaatine vardığını yazdı:
“…sanıkların, Tahir Elçi'nin bulunduğu yöne doğru ateş ettikleri, amaçlarının kaçmaya çalışan ve olayda silah kullanan terör örgütü üyelerini etkisiz hale getirmek olduğu, sanıkların silahlarıyla terör örgütü üyelerine doğru ateş ettikleri esnada, mesleki tecrübe ve yetenekleri ile kaçan terör örgütü üyelerini etkisiz hale getirecekleri ve olayda başka bir şahsa zarar vermeyecekleri inanç ve düşüncesiyle hareket ettikleri, maktul Tahir Elçi’nin ölümü şeklinde gerçekleşen neticeyi istemedikleri kabul edilerek…”
Bu sebeplerle, sanık polislerin “bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğini” belirterek beraatlarını talep etti.
“Atışın hangi silahtan yapıldığı tespit edilemedi”
Dört sayfalık mütalaanın 2 sayfasında, olayın nasıl gerçekleştiği ve olay yeri keşfinin “nasıl yapılamadığı” anlatıldı.
Mütalaada olay yerinden elde edilen mermi çekirdekleri, boş kovanlar, plastik ve metal kutular ile birçok materyalin incelendiği ancak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Balistik Şubesinin 30 Kasım 2016 tarihli raporunda, mezkur materyaller ile herhangi bir eşleşmenin yapılamadığı belirtildi.
Diğer bilirkişi raporlarına da değinilerek atışın hangi silahtan yapıldığının tespit edilemediği belirtildi:
“Forensic Architecture, Londra Üniversitesi'nin 13 Aralık 2018 tarihli raporuna göre, sanık polis memurlarının Elçi'ye doğrudan ateş hatlarının olduğu ve silahlarını birden çok kez ateşledikleri, sanıklar arasında sadece M.S.’nin maktule yönelik açık ve engelsiz bir ateş hattının olduğu, ancak polis memuru sanıklardan hangisinin kesin olarak Elçi’nin ölümünden sorumlu olduğunun tespit edilemediği belirtilmiş olup,
Prof. Dr. Ümit Biçer tarafından hazırlanan 2 Ekim 2017 tarihli ön mütalaa ile birlikte değerlendirilmek suretiyle hazırlanan Adli Tıp Kurumunun 18 Mart 2019 tarihli raporuna göre, 20 Mart 2016 tarihli rapora konu karara ekleyecek ya da kararı değiştirilecek bir hususun olmadığı, maktulün ölümüne neden olan atışın, hangi silahtan hangi açıyla kişinin hangi vücut pozisyonu ile nasıl gerçekleştiğinin tıbben mümkün olmadığı belirtilmiştir.”
Aynı şekilde, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yapılan keşif işlemi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda da Elçi’nin ölümüne neden olan atışın, hangi silahtan ateşlendiğinin belirlenmesinin tıbben ve fiziken mümkün olmadığı sonucuna varıldığı eklendi.
(AS)