Haberin İngilizcesi için tıklayın
Libya'da hayatını kaybeden istihbarat görevlisinin cenazesine ilişkin haber nedeniyle 6 Mart 2020’de tutuklanarak Silivri Cezaevine gönderilen Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’ı darp eden memur Muhammed B.'ye cezaevi müdürlüğü ‘uyarı’ cezası verdi.
Silivri Cumhuriyet Savcılığı ise dosyayı geçtiğimiz aylarda ‘takipsizlikle’ sonuçlandırmıştı.
TIKLAYIN - Barış Pehlivan'ın cezaevinde darp edildiği görüntüler yayınlandı
TIKLAYIN - Başsavcılıktan Barış Pehlivan açıklaması: Darp edilmedi
Pehlivan’ın avukatı Hüseyin Ersöz savcılığın etkin bir soruşturma yürütmediğini, Adalet Bakanlığı müfettişlerinin de ceza olarak infaz koruma memuru Baştürk’e ‘kınama’ cezası verilmesini yönünde görüş bildirdiğini söyledi. Ersöz “Fakat Silivri Cezaevi müdürlüğü şüphelinin geçmişteki iyi halini gerekçe yaparak ‘uyarı’ cezası uyguladı” diye konuştu.
Uyarı cezasını bir başka şikayetle ilgili dosyanın içinden öğrendiklerini söyleyen Ersöz “Konuya ilişkin şikayetimiz vardı ama verilen uyarı cezası bize tebliğ edilmedi. Darp olayının üstü kapatıldı” dedi.
Adalet Bakanlığı müfettişlerinin kınama cezası talep ettiği ifadeler disiplin soruşturma dosyasına şöyle yansıdı:
“İnfaz ve koruma memuru Muhammed B., müşteki ile arasında geçen birkaç saniye süren ikili diyalogda jest ve mimiklerini kullanarak konuştuğunu ileri sürmüş ise de, tutuklunun sinirli ve saldırgan tavırlar içerisinde olduğunun kamera kayıtları ve olay anında kayıt-kabul odasında bulunan tanıklar tarafından doğrulanamaması, tutuklu sinirli ve saldırgan davransa bile infaz koruma memurunun yükümlülüğünün, tutukluya uygun bir tavır ve lisan ile cevap vermek olup, muhatabını sert ve agresif tavırla sindirmeye, baskı altına almaya, tedirgin etmeye yönelik davranışı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunamayacağına dair temel ilke ve bağdaşmadığından memur Muhammed B. hakkında cezai işlem yapılması yönünde mütalaa olunur.”
"Çok daha ağır bir ceza olması gerekiyordu"
Normal koşullarda müfettişlerin görüşlerinin kurumlar tarafından uygulandığını söyleyen Hüseyin Ersöz “Cezaevi müdürlüğü konu kamuoyuna yansıdığı için takdir hakkını kullanarak ‘uyarı’ cezası vermekle yetinmiş. Bunu da memurun geçmişteki iyi halini göz önünde bulundurarak yapmış. Bu yaklaşımın kabul edilebilmesi mümkün değil. Çünkü bu durum sadece Barış Pehlivan özelinde kamuoyuna yansıyan tarafı bize gösteriyor. Cezaevinde buna benzer başka olayların ve durumların yaşanıp yaşanmadığı konusunda bir inceleme ve değerlendirme yapılmasının önüne geçiyor” dedi.
Ersöz şöyle devam etti:
"Barış Pehlivan'ın darp edilmesi olayına münferit olay gözüyle bakmamak lazım. Her ne kadar cezaevi şüpheli memura ‘uyarı’ cezası verilmesi şeklinde takdir hakkı kullanılmış olsa da şikayetin ‘darp’ olduğu göz önüne alındığında cezada yapılan indirimi kabul etmemiz mümkün değil. Çok daha ağır bir ceza verilmesi gerekiyordu.
Kaldı ki basına yansıyan kamera görüntülerinde böylesine agresif tavırlar içerisine giren, takınması gereken sakinliği gösteremeyen bir kişinin başka olaylar karşısında ne tür tepkiler vereceği konusunda da tahmin yürütmek oldukça güç. Barış Pehlivan’ın başına gelen darp olayı gibi başka vakaların da olup olmadığı hassasiyetle incelenmeli.
Silivri Cezaevinde sadece Barış Pehlivan’a darp olayı yaşanmadı. Aynı zamanda cezaevine giden avukatların kimlerle görüştüğü, Barış Pehlivan’ı kimlerin ziyaret ettiği gibi bazı bilgiler de gazetelere sızdırıldı. Kişisel veri olaması sebebiyle gizli olması gereken bu bilgilerin sızdırılması, Kişisel Verilen Korunması Kanunu’na aykırı bir durum.
Bilgilerin sızdırılması konusuna şikayetlerimizi hem Adelet Bakanlığına hem de Silivri Cumhuriyet Savcılığına ilettik. Bu süreçler devam ediyor."
Muhammed B.'ye verilen 'uyarı' cezasını yeni bir delil olarak değerlendiren Barış Pehlivan'ın avukatları Savcılığın takipsizlik kararının kaldırılması için Sulh Ceza Hakimliğine başvuruda da bulundu.
Önderoğlu: Kaygı verici
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi ve BİA Medya Gözlem Özgürlüğü Raportörü Erol Önderoğlu, Pehlivan'a yönelik şiddetin Adalet Bakanlığı müfettişlerinin raporu olmasaydı ve Silivri Cumhuriyet Savcılığı'na kalsaydı, "idareye yönelik bir iftira" olarak kayda geçmiş olacağını söyledi.
İnfaz koruma memuruna basit bir uyarı cezası verilmesini ‘kaygı verici olarak nitelendiren Önderoğlu şöyle konuştu.
" Türkiye'de gazetecilere yönelik şiddetle ilgili yaygın bir cezasızlık var. Barış Pehlivan örneğinde olduğu gibi bir darp vakasının basit bir uyarı veya kınamayla geçiştirilmesi kaygı verici.
Anayasa Mahkemesi daha Eylül 2019'da Erdal İmrek kararında muhabire şiddeti mahkum etti. Bugün de eski bianet muhabiri Beyza Kural'ın YÖK protestoları sırasında ters kelepçeli gözaltı girişimini. Ama kamu makamlarının gazeteciyi tolere etmediği bir ortamda ne fark eder ki!
Türkiye'de son beş yılda 139 medya temsilcisi görev başında saldırı yaşadı. Ne yazık ki, şiddetin şikayet edildiği dosyaların Anayasa Mahkemesi veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gelinceye kadar ciddiye alınmadığını da görüyoruz. Savcılıklar harekete geçmek istemiyor, üstünkörü bir şekilde işlem yapıyor.”
(HA)