Haberin İngilizcesi için tıklayın
Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlanan akademisyenlere yönelik davalar bugün Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi, 35. Ağır Ceza Mahkemeleri'nde devam etti.
Prof. Dr. Neşe Yıldıran (Işık Üniversitesi’nde işten çıkarıldı-emekli), Yrd. Doç. Dr. Çağla Diner (Kadir Has Üniversitesi), Prof. Dr. Melih Kırlıdoğ’un (Nişantaşı Üniversitesi’nde işten çıkarıldı), Araştırma Görevlisi Canan Özcan (Arel Üniversitesi), Doç. Dr. Gülçin Coşkun’un (Kemerburgaz Üniversitesi) ilk duruşmaları, İTÜ imzacılarından Araştırma Görevlisi Şükran Çavdar’ın ikinci duruşması görüldü. Üç akademisyen duruşmaya katılmadı.
Heyet, daha önceki duruşmalarda kabul ettiği, bildiri nedeniyle açılan ilk dava olan 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden dosyaların istenmesi talebini reddetti. Neşe Yıldıran’ın avukatı Ömer Kavili ile mahkeme heyeti arasında yaşanan tartışmaların ardından avukatlar reddi hakim talebinde bulundu, heyet de Kavili hakkında tutanak tuttu.
Derhal beraat ve birleştirme taleplerini de reddeden mahkeme, sanıkların savunma için istedikleri ek süreleri verdi.
34. ACM'de bugün görülecek üç akademisyenin üç duruşması ise, mahkeme başkanının korumasının intihar ettiği haberi üzerine görülmedi. Duruşmalar için yeni tarihler belirlenecek.
İmzacı akademisyenlere yönelik davalar 5 Aralık 2017'de başladı. 27 Şubat itibariyle 133 kişinin ilk duruşmaları, bu kişilerden 30'unun ikinci duruşmaları görülmüş oldu. Üç akademisyen hakkında 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi, cezalar ertelendi.
Akademisyen yargılamaları haberlerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
1. duruşma
Prof. Dr. Neşe Yıldıran’ın avukatı Ömer Kavili, dosyadaki aleyhte olan belge ve bilgilerin varsa başkaca materyallerin savunma makamına teslim edilmesini, bu aşamadan sonra iddianamenin okunarak duruşmaya devam edilmesini, dosyadaki evraklara sıra seri numarası verilmesini, CMK 149/3 maddesi uyarınca müvekkilin yanlarında oturmasını talep etti. Mahkeme heyeti bu talepleri reddetti.
Neşe Yıldıran, “Avukatlarımın yanında olmak isterdim, burada kendimi iyi hissetmiyorum. Yasa bana avukatlarımla olma hakkı verdiyse bu hakkı kullanmak isterdim” dedi. Savunma için ek süre ve dosyadaki evrakları istedi.
Avukatların, Yıldıran’ın beyanlarında yardımcı olmasını hakim tutanağa: “Avukatların sürekli sanığa söyleyeceklerini dikte ettirdikleri sanığın da bu sözleri söylediği görüldü” şeklinde geçirdi. Yaşanan tartışmada hakimin söylediği “şıracının şahidi bozacı” sözlerine avukatlar tepki gösterdi.
Avukat Muharrem Ercan ve Ömer Kavili’nin söylenen sözlerin tutanağa olduğu gibi geçirilmediğini belirterek SEGBİS sisteminin açılması talebi reddedildi.
Avukat Muharrem Ercan “müvekkilimize hukuki yardımda bulunmak için seslendiğimiz esnada ve müvekkilimize hukuki yardımda bulunduktan sonra müvekkilimizin mahkemeye sözleri üzerine mahkeme başkanı tarafından ‘Siz de avukatlarınızı tekrar ediyorsunuz şıracının şahidi bozacıdır denilmesi’ mahkeme başkanının kızgınlık ve öfke ile tarafsızlığını yitirdiğini göstermiştir. Bu aşamada istemesek de mahkeme başkanını reddetmek zorundayız” diyerek mahkeme başkanını ret talebinde bulundu.
Heyet, sanığa savunmasını hazırlamak için süre verilmesine karar verdi. Mahkeme başkanının reddi ile ilgili karar duyulamadı.
Duruşma sonunda Kavili, zaptın değiştirilebileceği endişesinde olduğunu belirterek tutanağı almak istedi, hazır olmadığının belirtilmesi üzerine tekrar tartışma çıktı, hakim Kavili'nin salondan "dışarı atılmasını" söyledi. Heyet, Kavili hakkında tutanak tuttu.
Bir sonraki duruşma 10 Mayıs 11.50’de devam edecek.
2. duruşma
Araştırma Görevlisi Şükran Çavdar’ın avukatı, sanığın uzun yıllardır İngiltere’de yaşadığını, OHAL kapsamında pasaportunun iptal edildiği için İngiltere’den çıkamadığını, savunmasının orada alınmasını istedi. Savcı, talebin kabulünü istedi. Heyet talebi kabul etti. Bir sonraki duruşma 27 Eylül’de.
3. duruşma
Yrd. Doç. Dr. Çağla Diner savunma için süre istedi. Avukatı Özlem Ayata derhal beraat, 13. ACM’deki dosyanın celbini ve birleştirme talep etti.
“4. Demokrasi paketiyle TMK 7/2’de yapılan değişiklikle ‘Terör örgütünün cebir şiddet eylemlerini övmeyen teşvik etmeyen ifadeler’ suç olmaktan çıkarılmıştır. Bildiride örgüt adı geçmiyor, örgüt övülmemiş, şiddeti öven açıklamalar yok, barış çağrısı var. TCK 301 anlamında da TMK 7/2 anlamında da suç yok.”
“İddianameler aynı, arada objektif bağlantı var 13. ACM’deki dosyanın celbini ve incelendikten sonra da birleştirilmesini talep ediyoruz.”
Savcı, “Sanık üzerine atılı suçun niteliği ve dosya içeriğine göre delillerin takdir ve tayini sanığın sorgusu yapılıp savunması alındıktan sonra hüküm kurulabileceği anlaşılmakla derhal beraat kararına verilmesi talebinin reddini; aynı konuda yargılanan sanık sayısının fazlalığı, davaların bulunduğu aşama, birleştirme zorunluluğu bulunmaması, davanın birlikte görülmesinde hukuki yarar olmadığı anlaşılmakla birleştirme talebinin reddini”, ek süre talebinin kabulünü istedi.
Heyet, “savunma alındıktan sonra suç kastı ve unsurları yönünden değerlendirme yapılması gerektiğinden derhal beraat kararı verilmesi talebinin reddine; dosyanın aynı bildiriye ilişkin olduğu bilinmekle, aynı bildiri nedeniyle yargılanan sanık sayısının çok olması bunun da yargılamayı uzatacak mahiyette olması birleştirme zorunluluğu bulunmaması gerekçesiyle celp ve birleştirme taleplerini reddine” karar verdi. Savunma için ek süre verdi.
Bir sonraki duruşma 10 Mayıs sat 11.55’te.
4. duruşma
Prof. Dr. Melih Kırlıdoğ’un avukatı Meriç Eyüboğlu müvekkilinin akademik çalışmalarını yurtdışında olduğunu belirtti. Savunmasını bir sonraki celsede vermek istediğini söyledi. Heyet, sanığın Türkiye’ye geldiğinde savunmasının alınmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 11 Eylül saat 10.00’da.
5. duruşma
Araştırma Görevlisi Canan Özcan beraat talebinde bulundu. Heyet “savunma aldıktan sonra deliller birlikte değerlendirildikten sonra esas hakkında karar verilebileceği” gerekçesiyle talebi reddetti.
Avukat Meriç Eyüboğlu, derhal beraat, 13. ACM’deki dosyanın celbini ve mevcut dosyanın bu dosya ile birleştirilmesi taleplerinde bulundu.
“Kanun sorgu alınmadan derhal beraat kararı verilebileceğini söylüyor. Derhal beraat talebinin reddinde delillerin değerlendirmesinden bahsediyorsunuz. Eylem belli, hangi delilden bahsediyoruz. TMK 7/2 unsurları yok. Söz konusu hükümet politikasına dair eleştiri ise ifade özgürlüğü marjının genişleyeceğine ilişkin AİHM kararları var. Bildiride de söz konusu olan budur. Maddi gerçeğe ulaşmak için çıplak gözle derhal beraat kararı verilebilir.
Birleştirme kararına dair heyetin önceki duruşmalarda verdiği 13. ACM’deki dosyanın celbi kararından bugün vazgeçmesine değindi:
“Farklı mahkemelerde birbirinin kopyalanmış yargılanmalarıyla mı geçireceğiz bu süreci. O zaman talepte bulunmanın hukuki tartışma yapmanın anlamı yok ki.
“32. ACM karar verdi. Temel kaygımız, farklı mahkemelerdeki yargılamaların aynı sonuçlandırılıp sonuçlandırılmayacağı meselesi. Birleştirme ara karar vazgeçmeniz beni kaygılandırdı.
“Beş mahkemede yargılamalar sürüyor. Dosya incelenmeksizin otomatik olarak reddedilmesi için ne değişti arada. Adil yargılanma hakkının kullanılmasını istiyoruz. Hala hukuka olan inancımızı devam ettirmek istiyoruz.
“Birleştirme kararının reddinde sanık sayısının fazlalığının yargılamayı uzatabileceğini söylüyorsunuz. Aynı metin nedeniyle bunca insan yargılanırken ortaya çıkan karışıklık da adil yargılanma hakkını ihlal ediyor. Korunması gereken hak adil yargılanma hakkıdır, dosyalar arasındaki fiili ve hukuki bağın teslim edilmesi gerekir.
Savcı; önceki duruşmalardaki gerekçelerle derhal beraat ve birleştirme taleplerini reddini istedi.
Heyet, derhal beraat talebini aynı gerekçeyle reddederken birleştirme talebinin reddinde avukatın vurguladığı noktaya atıfta bulundu:
“İddiaya konu eylemlerin aynı bildiriye ilişkin olduğuna dair tereddüt bulunmadığı, 13. ACM dosyasının mahkemenin diğer dosyalarında inceleneceği, ancak sanık sayısının çok olması bunun da yargılamanın sağlıklı şekilde yürütülmesine engel mahiyette olacağı gözeterek birleştirme taleplerini reddine…”
Savunma için ek süre talebini kabul etti. Bir sonraki duruşma 28 Haziran’da.
6. duruşma
Doç. Dr. Gülçin Coşkun’un avukatı Meriç Eyüboğlu müvekkilinin yurtdışında akademik çalışmalarına devam ettiğini söyleyerek savunmasının Türkiye’ye döndüğünde alınmasını istedi. Bir sonraki duruşma 11 Eylül’de.
Ne olmuştu? 1128 akademisyen, 10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" adına "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildiriyi yayınladı. Toplam imza sayısı 2212'ye ulaştı. Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy ve Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı Barış İçin Akademisyenler/İstanbul grubu adına "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisi kapsamında yaşananları 10 MArt 2016'da basın toplantısıyla paylaştı. Camcı dışındaki üç akademisyen 15 Mart 2016’da; tutuklama kararı çıktığında yurtdışında olan Camcı ise Türkiye’ye döndüğünde 31 Mart 2016’da “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandı. Dört akademisyen 22 Nisan 2016'daki ilk duruşmada serbest bırakıldı. İlk duruşmada savcı suçlamayı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. maddesinde belirlenen "Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama" şeklinde değiştirmesiyle yargılama izni için Adalet Bakanlığı'na başvuruldu. Ekim 2017'de en az 148 imzacı akademisyen hakkında da iddianame hazırlandı. Savcı İsmet Bozkurt'un hazırladığı iddianamede imzacı akademisyenler 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 7/2 maddesinde yer alan "Terör örgütü propagandası" ile suçlandı. İlk duruşmalar 5 Aralık 2017'de görüldü. 27 Şubat itibariyle 133 kişinin ilk duruşmaları, bu kişilerden 30'unun ikinci duruşmaları görülmüş oldu. Üç akademisyen hakkında1 yıl 3 ay hapis cezası verildi, cezalar ertelendi. Akademisyen yargılamaları haberlerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz. |
(BK)