Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Haber Global televizyonunda canlı yayınına katıldı.
Bakan Tunç, Gezi Parkı Davası tutuklusu Türkiye İşçi Partisi (TİP) Can Atalay'ın vekilliğinin düşürülmesinin ardından CHP'nin ve Atalay'ın avukatlarının yaptığı başvuruda Anayasa Mahkemesinin "karar verilmesine yer olmadığına" dair kararına ilişkin değerlendirmede bulundu.
AYM Başkanı Arslan: Anayasayı bağlayıcı olarak yorumlama yetkisi AYM'ye ait
Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin kararın TBMM Genel Kurulunda okunduğunu, bir oylamanın yapılmadığını belirten Tunç, "Burada 'Meclis'in aldığı bir karar yoktur, bir işlem yoktur', bu nedenle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmişse 'ret' kararına yakın olur. Ama Meclis'te okunan kesin hükmün 'hukuki değeri yoktur, Yargıtay kararı usulsüzdür' diye bir karar verir de karar verilmesine yer olmadığına derse o Anayasa'ya, hukuka aykırı bir karar olur. Onu gerekçeli karar okunduktan sonra göreceğiz” dedi.
Bakan Tunç, AYM'nin Atalay kararını değerlendirdi: Ret vermesi gerekirdi
Anayasa'nın 83. maddesinde yer alan dokunulmazlığın "bir milletvekilinin seçimden önce ya da sonra işlediği bir suç için tutuklanamaz" şeklinde düzenlendiğini aktaran Tunç, Anayasa'nın 14. maddesi kapsamındaki "devletin güvenliğine ilişkin suçlar"ın ağır cezalık suç üstü hali ile seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olunması durumlarının ise bu durumun dışında olduğunu söyledi.
AYM, Atalay'ın vekilliğinin düşürülmesini görüştü: Karar verilmesine yer yok
"Görüş farkı Anayasa değişikliği ile giderilebilir"
Yüksek Mahkemeler arasındaki görüş farkının Anayasa ya da yasa değişikliği ile giderilebileceğini belirten Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Seçimden önce soruşturmasına başlanan terör suçları, dokunulmazlık kapsamında mı değil mi? Yani Kandil'deki bir terörist elebaşı aday gösterildiğinde, Türkiye'de bir sabıkası yok, yargılanamadı çünkü bu kişi aday gösterildiğinde Kandil'den gelip Meclis'te yemin edebilsin mi?
Ya da Pensilvanya'daki FETÖ elebaşı seçildiğinde gelip TBMM'de yemin edebilsin mi? Anayasa bu güvenceyi şöyle koymuş; 'seçimden önce soruşturması başlamışsa terör suçları dokunulmazlık kapsamında değildir' demiş. Yargılaması devam eder, yargılaması bittiğinde de kesin hüküm Meclis'te okunur ve milletvekilliği düşer.
Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki görüş farkı buradan kaynaklandı. Anayasa'nın 83. ve 14. maddelerinin Anayasa Mahkememiz tarafından farklı yorumlanması nedeniyle buralara gelindi ve uyulmamayla sonuçlanacak bir duruma geldik. Bu tür tartışmaları sona erdirmenin çözümü anayasa değişikliği, uzlaşma olmadığı takdirde ise kanun değişikliği.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum AYM'yi hedef aldı: AYM keyfi davranıyor
"Gelinen noktada karmaşa görüyoruz"
Bireysel başvuru 2010 yılında Anayasa'mıza girdi. Bireysel başvuru, kesinleşmiş hükümlerden kaynaklanan hak ihlallerinin incelenmesi durumunda, Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuruya bakan bölümünün özellikle Yargıtay ve Danıştay'dan gelen üyelerden oluşmasına yönelik bir anayasa değişikliği yapılabilir. Anayasa'nın 148. maddesine kanun koyucu, bu görev karmaşasının olmaması için 'bireysel başvuruda kanun yolunda yapılması gereken inceleme yapılamaz' demiş.
Süper temyiz mahkemesi olmaması için. Ama maalesef gelinen noktada bu karmaşayı görüyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ihlal kararları, ceza muhakemesi kanunumuzda yargılamanın yenilenmesi sebebidir. 'Anayasa Mahkemesi kararları da yargılamanın yenilenmesi sebebidir' diye ceza muhakemesi kanunumuza koyduğumuz zaman aslında bu sorun çözülmüş oluruz. Bu da Meclisimizin takdirinde olan bir husus."
Can Atalay'ın avukatları AYM'ye başvurdu: Meclis kararı hukuka aykırı
(RT)