www.oytrabzon.com İnternet sitesinde Hüseyin Atılgan'a bir mülakat veren Turgut, "Federasyoncu Turgut Özal değil miydi kuryeleri Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar aracılığıyla 'Apo'ya selam söyleyin, her yaptığı yanlış değildir!' diye haber gönderen?!" diyor.
"Sarıkaya dayanaksız dava açmada Çakar'dan ders mi aldı?"
Yüksekova Çetesi davasında savunma avukatı da olan Turgut, "PKK'nin eğittiği sahte itirafçılar yoluyla özel harekatçı ve korucu davalarında çok sayıda güvenlik görevlisinin mağdur edildiğini" savunuyor.
Turgut, "Bunun en tipik örneği de Yüksekova Çetesi davalarıdır. Sahte itirafçı Kahraman Bilgiç ve iki kardeşi dağda çatışmada öldürülmüş örgüt ayakçısı Necip Baskın'ın iftira ve ithamlarıyla çok sayıda subay, özel hareketçi, korucu senelerce tutuklu yargılanmıştır" diyor.
Susurluk kazasından sonra ortaya çıkarılan ilişkiler nedeniyle aralarında emekli askerlerin de bulunduğu bir grup "çete oluşturmak, gasp ve bombalama" eylemleri nedeniyle yargılanmıştı.
Sanıkları önce cezalandırılmış, dava Yargıtay'dan dönmüş, sonuç olarak davada ceza alan tek kişi itirafçı Bilgiç olmuştu.
Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Ali İhsan Zeydan, Çolak Hasan, Kemal Ölmez, İsmet Ölmez ve özel hareketçi Fatih Özhan'ın bu davalardan mağdur edildiğini savunan Turgut, bu konuda Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcısı Nihat Çakar'ı eleştirdikten sonra soruyor:
"Van Savcısı Ferhat Sarıkaya da, dayanaksız iddianame hazırlama konusunda Savcı Nihat Çakar'dan ders almış olabilir mi diye?!"
Şemdinli, Yüksekova, Susurluk, hepsi yalan, suçlu medya...
Şemdinli'deki olaylarının Batı ve İsrail istihbarat teşkilatlarınca düzenlediklerini ileri süren Turgut, bununla ilgili açık kanıtların bulunduğunu iddia ediyor; "PKK'nin bölge sorumlusu bir profesyonel terörist" olarak tanımladığı Seferi Yılmaz'ın kitapçı dükkanının da gerçekte "bir PKK karargahı ve Batılı istihbarat ajanlarının da yerli işbirlikçileriyle buluşma yeri" olduğunu ileri sürüyor.
Şemdinli olaylarında da güvenlik elemanlarının mağdur edildiğini savunan Turgut, şöyle devam ediyor:
"Ve derhal ezici kısmı Türk'ün elinde olmayan, merhum Attila İlhan'ın deyimiyle "Türk olmayan" medya PKK ağzıyla baykuş gibi öttürülmüştür. Yok "derin devletin işiymiş" yok "yeni bir Yüksekova çetesiymiş" yok "Susurluk" muş... Demediklerini bırakmadılar ve hala aynı mavalları okuyorlar!"
İki kez mahkum oldu, cezalar ertelendi
Turgut'un Dink davasının ilk duruşmasında söz alarak, "Türklüğü aşağıladığı mahkeme kararıyla tescillenmiş Hrant Dink'in ölüsüne sığınılarak milliyetçiliğe saldırılıyor" dediği ifade edilmişti.
Duruşma öncesi de "İt sürüsü toplandı...Canınız cehenneme, hepiniz Ermenisiniz..." dediği için Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Özdemir Özok'un da tepkisini çeken Turgut, daha önce de Yüksekova Çetesi davasındaki savunmaları sırasında yaptığı açıklamalarından dolayı biri beş, diğeri yedi ay olmak üzere iki kez hapis cezasına mahkum edildi.
Bu cezaları ertelendi. Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, Turgut hakkında baroya şikayet de dahil olmak üzere her türlü girişimi yapacaklarını belirtti. (EÖ/EÜ)