Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
*10 Ekim Patlamasında Ankara Garı’nın önündeydim, 100 metre ötemde benim arkadaşlarım öldü. Canlı bomba patlamasının mağduru olarak bunun paniğini yaşıyorum yıllardır.
*Şu olay beni dehşete düşürdü. 16 yaşındaki yeğenimin telefon numarası ele geçirilmişti. Aile bireylerim adına kayıtlı olan bütün telefon numaraları paylaşılmıştı. Bunu ancak resmi görevliler yapabilir. Yeğenim aranıyor ve tehdit ediliyor, “bombacısınız, yaşamayı hak etmiyorsunuz” deniyor.
Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan avukat Jiyan Tosun, Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Adem Taşkaya'nın kendisini hedef göstermesinin ardından yaşananlara bu sözlerle tepki gösterdi.
*Adem Taşkaya derhal tutuklanmalı.
*Dün akşamdan beri yüzlerce açık numaradan tehdit alıyoruz. Kendi numaralarından arıyorlar. Bu nasıl bir devlet? Nerede devlet? Devlet sadece bize karşı var?
*İstanbul Valiliğini görev çağırıyoruz. Vali ve Soylu derhal haberlerin yalan olduğuna dair açıklama yapmalılar. O çok demokrasiden yana olan 6’lı masaya çağrı yapıyorum; Açıklama yapmalılar
Bu tepkiler de açıklama yapılırken dahi tehdit telefonları ile rahatsız edilen İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’den.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde Tosun’a destek olmak için açıklama yapıldı.
“Manipülasyona izin vermeyeceğiz”
Toplantıda ilk olarak konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, şöyle dedi:
“Doğruları söylemekten vazgeçmiyoruz. Bu ülkede barış ve huzurun tesis olmasını istiyoruz. Haklının yanında durmaya devam edeceğiz. Hak savunucularını yalnız bırakmayacağız. Manipülasyona da izin vermeyeceğiz.”
Tosun: Polis de 10 Ekim’den sağ kurtulduğumu biliyor
Hedef gösterilen Jiyan Tosun da şöyle dedi:
“Beni arayanlara büroya uğramadığımı ve iyi olduğumu söyledim. Bu konuşmaları duyan biri hakkımda ihbarda bulunmuş. Müvekkillerime hukuki destek sunmak için gittiğim karakolda bu durumu öğrendim.
“Dün yaşanan olayda (Taksim’deki patlama) benim ofisim Beyoğlu’nda. Keza İnsan Hakları Derneği’minizin hemen yanında bir bombalı eylem oldu. Beni herkes arıyordu. “Bugün Dernek’te değilim.
"Küçükçekmece’de müvekkil adaylarımla birlikte görüşmedeyim” dedim. Benim bu konuşmamı duyan birisi ihbarda bulunmuş. Fakat ben bunu karakola gittiğimde öğrendim.
“Yanımda iki Suriye vatandaşı kişi vardı. İhbarı yapan kişi “Bir kişi onla oturuyor iki de Suriyeli var” diyor. Bu ihbar üzerine ben gitmedim karakola. Geldiler ve Suriyeli müvekkillere kimlik tespiti için alacaklarını söylediler.
“Ben de onlara hukuki desteğe devam edeceğimi kimlik tespitleri sırasında kendilerine karakolda eşlik edeceğimi söyleyerek polislerle birlikte polis karakoluna geçtim.
‘Savcı ifademi almadı’
“Ondan yarım saat sonra böyle bir ihbar olduğu bilgisi söylendi bana. Ben de durumun hassasiyetini gözeterek polis mensuplarına durumu anlattım. Sonrasında Terörle Mücadele’den ekipler geldi.
"Onlara da müvekkillerimle görüşmede olduğumu, ofisimin de bu semtte olduğunu söyledim. Olayın oluş saati 16.40. Ben 16.30’da Marmaray’da indim. Olaydan on dakika sonra indim. Buna rağmen tutanak tutacağız dediler 7’ye kadar orada bekletildim.
“Bana da “müvekkillerin göç iradesine gönderileceği” bilgisi verildi. Ben de kişiler Tuzla’ya gidene kadar Göç İdaresi’nden haber gelene kadar orada kalacağımı söyledim.
"19.30 civarında Eren abla bana bir tweet attı. ‘Jiyan böyle bir şey dolaşıyor’ dedi. Aynı anda bana yüzlerce telefon gelmeye başladı. Bütün sosyal medya hesaplarından takip istekleri hakaretler gelmeye başladı. Aynı anda sürekli takipçiler gelmeye başladı.
“Ben ciddiye almadım. Sonrasında karakoldan çıktık meslektaşlarım da geldi. Onlar geldikten sonra hep beraber karakoldan ayrıldık. Herhangi bir sorun yoktu Tutanaklar tutuldu.
‘Can güvenliğim yok’
“16 yaşındaki çocuğa yapılıyor bu. O an olayın ciddiyetini anladım. Benim tanık olarak gittiğim dosyanın bilgileri paylaşılmış Cumartesi Anneleri’nden yargılanıyorum ona dair bilgiler var. Yengem arandı tehdit edildi. Eren Abla dün geceden beri bütün bu hareketlere tehdit ediliyor. Benim güvenliğim yok. Bana polis karakola git diyor savcı zaten polis karakolundayken bunlar başıma geldi.
“Avcılar Karakolu’na gittiğimizde yine TEM Şube’den geldiler. Aynı süreç yaşandı. Benim şikâyetimi savcı almak istemedi. Hassasiyet veya başka bir neden bulmuyorum. Ailem ve dostlarım bu olayın mağduru durumda. Ben bomcaı bir eylemden sağ kurtulmuş biriyim bunu polisin kendisi de biliyor. Ama bombacı olmakla itham edildim. Can güvenliğim yok.
İstanbul Barosu’na tepki
Tosun, hedef göstermelerin ardından İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç’ı aradığını paylaşarak, kendisine yardımcı olmadığını ve sahiplenmediğine söyledi. Tosun, bu durumu "utanç verici" niteledi.
Avukat Kaya: Valilik açıklama yapmalı
Daha sonra söz alan Tosun’un avukatı Jiyan Kaya, gittikleri Küçükçekmece Adliyesinde savcının başvurularını almadığını paylaştı.
Tosun’un bilgilerinin polis tarafından sanal medya hesaplarından dağıtıldığını dile getiren Kaya, şöyle dedi:
“Taşkaya da zaten bilgiyi emniyetin kullandığı telegram hesaplarından aldığını doğruladı. Bu durumu emniyet mensuplarının başlattığını düşünüyoruz. Süleyman Soylu şüphelinin yakalandığını paylaştı ondan sonra savcı başvurumuzu aldı.
“Dün akşam saat 4’te ifademizi verdik. Sabah tekrardan gittik ve koruma talebinde bulunduk. Ancak işlemlerin hala yapılmadığını gördük. Savcıyı göreve çağırıyoruz. Tosun’un başına bir şey gelirse emniyet ve ifademizi almayan savcı sorumludur”
Kaya, ayrıca müvekkili Tosun’un can güvenliğinin tehlikede olduğu ve bu durumun ortadan kalkması için valiliğin açıklama yapması gerektiğini söyledi.
Keskin: Bu nasıl bir devlet?
Tosun ve Kaya ile birlikte aynı büroda çalıştıklarını hatırlatan İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, şöyle dedi:
"Adem Taşkaya adlı kişi kızını istismardan ve birçok yüz kızartıcı suç ile ilişkilendirilmiş biridir. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ kamuoyu önünde tartıştılar.
"Devlet içinde bir güce sahipler. Yoksa böyle bir yalanı bu kadar özgürce yayamazlar. Bizler zaten insan hakları alanında mağdur edilmiş insanlarız. Dün akşamdan beri yüzlerce açık numaradan tehdit alıyoruz.
"Kendi numaralarından arıyorlar. Bu nasıl bir devlet? Nerede devlet? Devlet sadece bize karşı var? İstanbul Valiliğini görev çağırıyoruz. Vali ve Soylu derhal haberlerin yalan olduğuna dair açıklama yapmalılar. O çok demokrasiden yana olan 6’lı masaya çağrı yapıyorum; Açıklama yapmalılar.
“Bu bir devlet operasyonudur. Tosun’un bütün kimlik bilgileri defalarca bana gönderildi. Bu kimlik bilgilerini nereden almış olabilirler? Bu bir emniyet operasyonudur. Olası bir durumdan Adalet Bakanlığı sorumludur. Can güvenliğimizi sağlamak zorundalar.
Taşkaya’nın hedef göstermesinin bir şiddet çağrısı olduğunu dile getiren Keskin, tutuklanmasını talep etti.
Toplantıdan detaylar:
*Toplantı salonuna, “İnsan hakları savunucularını hedef göstermekten vazgeçin” yazılı pankart asıldı.
*Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Musa Piroğlu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Eş Başkanı Gürkan İstekli, DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Çelik ve çok sayıda kişi katıldı.
(EMK)