Veganlık, etik nedenlerle hayvansal ürün tüketiminden kaçınmayı benimseyen bir yaşam biçimi. Son yıllarda Türkiye'de ve dünyada vegan yaşam biçimini tercih eden kişi sayısında dikkat çekici bir artış söz konusu. Veganlığa ilgi ağırlıklı olarak gençler arasında görülüyor. Türkiye’de vegan aktivizmini, Türkiye Vegan Derneği’nin (TVD) çalışmalarını ve Vegan Akademi’yi, Türkiye’nin ilk vegan aktivistlerinden olan, derneğin kurucu başkanı Ebru Arıman ile konuştuk.
"Vegan aktivizminde artış var"
Türkiye’deki vegan aktivizmine dair neler söylemek istersiniz?
Son zamanlarda vegan aktivizminde çok hızlı bir artış var. Bunda en büyük pay sosyal medyanın etkin kullanımında. İnsanlar gündelik hayatta karşılaşamadıkları bilgilere sosyal medya ve birtakım görseller sayesinde çok daha hızlı ulaşıyor ve gerçekle daha kolay yüzleşiyor. Aktivist sayısı arttıkça çalışmalar daha ileriye taşınıyor. Hayvan sömürüsüne dair birtakım şeyleri biliyor olmak insanların vicdanını rahatsız ediyor. Bundan haberdar olan insanlar da yavaş yavaş veganlığa yönelmeye başladı.
Türkiye toplumunun veganlığa karşı bakış açısı nasıl?
Beslenme açısından baktığınızda, bitkisel beslenmeye oldukça müsait bir ülkeyiz çünkü Akdeniz iklim kuşağında yer alıyoruz. Birçok vegan seçeneğe ulaşılması kolay ama kültürel açıdan hayvansal ürünün egemen olduğu bir soframız var.
Etsiz misafir ağırlamak ayıp görülüyor. Kültürel kodlarla bugüne kadar dayatılan ve öğretilenler bu yönde. Türkiye çoğunluğu Müslümanların oluşturduğu bir ülke. Mesele kurban gibi dini gerekliliklere geldiğinde, et yemeyi reddetmek dine bir saldırı gibi algılanıyor. İnanç konusuna çok fazla girmemeye çalışıyoruz çünkü bu yoruma açık.
Konu kurban bayramına gelmeden önce, 364 günü halletmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye’de her şeyden önce yapmaya çalıştığımız, et kültürünü yıkmak. Bir tabak et için binlerce litre su harcanıyor mesela, aynı zamanda sürdürülebilir değil.
"Daha çok gençler ilgi gösteriyor"
Veganlığa ilgi ne düzeyde?
Daha çok gençler ilgi gösteriyor. Özellikle üniversiteli gençler çok merak ediyor. Bilgi almaya çok istekliler. İnsanlar veganlık kavramının ne olduğunu bırakın, süt içmenin hayvan için nasıl bir tehlike arz ettiğinden bihaber. Bir ineğin hayatı boyunca süt verdiğini düşünen birçok insan var.
Bu noktada da Vegan Akademi devreye giriyor.
Üniversitelerde konunun uzmanları aracılığıyla neden vegan olmamız gerektiğini anlatıyoruz. Amacımız; doğru bilgiyi birinci elden, ücretsiz ulaştırmak ve bu düşünceyi benimseyenlerin yaşam standartlarını zorlamayacak, sağlıklarını tehlikeye düşürmeyecek, doğru uygulama içine girmesini sağlamak. Eğitimler üç ayaktan oluşuyor: Hayvan hak ve özgürlükleri, iklim, sağlık ve beslenme. Ağırlıklı olarak üniversitelerde verilse de kampüslerle sınırlı kalmıyor. Doğru bilgiyi yaymanın önemine inanıyoruz. İnsanları eğitmeden değişim bekleyemezsiniz.
Vegan Akademi’de kimler yer alıyor?
Doktorlarımız, diyetisyenlerimiz, aktivistler, iklim bilimciler... Gençlerin akıllarına takılan bütün sorulara cevap bulabilecekleri bir içerik sunmaya çalışıyoruz.
Eğitim yerleri nasıl belirleniyor, çağrılar doğrultusunda mı gidiliyor?
İsteyenler talepte bulunabiliyor. Genelde öğrenci kulüpleri davet ediyor. Hayvan hakları, iklim gibi konularda faaliyet yürüten kulüpler bize ulaşıp okullarında eğitim organize etmek istediklerini söylüyor. Eğitimin bütün masraflarını da biz karşılıyoruz.
"Vegan beslenme 'sağlıklıdır' belgesi istediler"
Yaşadığınız kötü bir deneyim oldu mu?
Bilgi paylaşımı sırasında bugüne kadar hiçbir engelle karşılaşmadık, ancak yakın zamanda bir üniversitede öğrencilerin vegan kulübü kurma girişimi yönetim tarafından reddedildi. Yönetimin, veganlığın sağlıklı olduğuna dair öğrencilerden bilimsel, imzalı bir belge istediği bilgisi bize ulaştı.
Vegan Akademi olarak aynı üniversitede eğitim düzenlemek istedik. Okul yönetimince veganlığın sağlıksız olduğu belirtilerek eğitimin üniversite bünyesinde verilebilmesi için uzman kişilerce kaleme alınmış yazı istendi. Yönetime bir yazı yazdık, eke de uzmanların yazdığı, imzalı bir yazı ekledik. İtirazımız başarıyla sonuçlandı. Üniversitede öğrenci kulübü kuruldu, eğitim için izin çıktı. Bilim yuvası diye tabir edilen bir mekânda 21. yüzyılda böyle şeylerle karşılaşmak ne kadar doğru bilmiyorum.
Üniversitelerde artık vegan menüler de oluşmaya başladı. Bunların çalışmalarında sizin de payınız var mı?
Öğrenciler, vegan menü gibi üniversite yönetimiyle yaşadıkları sıkıntılarda dernekten destek isteyebiliyor. Bireyin sağlıklı yaşam hakkı için anayasal güvence var fakat birçok insan bilmiyor. Veganlık bir besin tercihinden öte felsefesi olan bir duruş. Besin tercihi bu duruşun sadece bir parçası, dolayısıyla biz bu işe vicdan özgürlüğü olarak bakıyoruz. Anayasada bununla ilgili de bir madde var. Bireylerin beslenme ve vicdan özgürlüğü kavramlarından hareketle haklarının verilmesi gerektiğini belirten başvurularda bulunuyoruz. Bugüne kadar hiç olumsuz geri dönüş almadık. Bunları cezaevlerinde de, üniversitelerde de yürüttük.
Yakın zamanda medyaya yansıyan İda Koçak örneği vardı. Onun için ne tür girişimleriniz oldu?
İda Koçak için Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi’ne yazılı talepte bulunduk. Sosyal medyanın da katkısı büyük. Bir Hashtag kampanyası yürütüldü. Ertesi gün yemek hakkı sağlandı ama orada göz ardı edilen bir durum var. Zaten bir süre önce cezaevi yönetmeliğine, “İaşe miktarı ile sınırlı olmak üzere vegan ya da vejetaryen beslenen bireylerin talepleri karşılanır” maddesi eklendi. Cezaevi yönetiminin bilgisizliğinden kaynaklı bir sorun yaşanıyor.
"Kaybettiğimiz her dakika önemli"
Şu an ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz?
Uluslararası işbirlikleriyle yürüttüğümüz projeler var. Vegan Akademi’yi 81 ile de taşıyabilmek için bir yurtdışı projesiyle birleştirdik. Bir festivalimiz var, Veg Fest. Üçüncüsüne hazırlanıyoruz. Bu etkinlikte vegan bireylerden ziyade olmayanları hedefliyoruz. Zaten konsepti veganlığa davet; farkındalık yaratabileceğimiz bir temas alanı yaratabilmeyi amaçlıyoruz.
Göz göze geleceği bir kare, izleyeceği bir videoyla bile yüzleşme yaşatmak mümkün. Ayrıca Türkiye’nin bu alandaki ilk ulusal yayını olan “veg&nature” adında bir dergimiz var. Ana iştigal konularımızdan biri de sertifikasyon. Uluslararası vegan vejetaryen etiketleme sistemi V-label International’ın Türkiye ayağıyız. Türkiye’deki vegan-vejetaryen özellikteki ürünlerin denetimi, sertifikalandırılması ve takibi bizim aracılığımızla yürüyor. Elimizden geldiğince ücretsiz çeviri yapıp yayınlıyoruz. Bilimsel çalışmalara destek oluyoruz.
İsteyenler size nasıl ulaşabilir?
Sitemizdeki formları doldurarak ya da sosyal medyadan ulaşabilirler. İnsanların istedikleri zaman bizimle karşılıklı konuşup bilgi alışverişinde bulunabilecekleri bir ofisimiz var. Her yıl 1 Dünya Vegan Günü dolayısıyla Kasım’ın ilk haftası burada akademik çalışma masası oluşturuyoruz. Vegan standlar açılıyor. İnsanların sorularını cevaplandırıyoruz. Posta yoluyla gönderdiğimiz vegan başlangıç kılavuzlarımız var. Aslında bir yerde kitlelere biz ulaşmaya çalışıyoruz çünkü herkesin bize ulaşmasını beklemek çok daha büyük zaman kaybı. Kaybettiğimiz her dakika önemli.
TDV nasıl kuruldu?Aslında bu sürece bir web sitesi kurarak bireysel başlamıştım. O sıralar Türkiye'de vegan, vejetaryen hiçbir örgütlenme yoktu. İnsanlarla bir araya gelebilme, dayanışma düşüncesiyle bir platform kurmaya karar verdim. 2006'da Vejetaryen Kulübü oluştu. Zamanla işin etik boyutunu da göz önünde bulundurarak sadece vegan bir örgütlenmeye döndük. 2013'te dernekleşme kararı aldık. Avrupa Vejetaryen Birliği'nin resmi üyesi olduk. Sonrasında Uluslararası Vejetaryen Birliği ve bünyesindeki örgütlerle dayanışma içerisinde bilgi paylaşımına başladık. Hala Türkiye'de veganlıkla ilgili ciddi kaynak eksikliği var. Türkiye'ye doğru kaynakların getirilmesi, bilinmeyenleri, eksik ve yanlış bilinenleri tercüme etmeye ve web sitemiz aracılığıyla paylaşmaya devam ediyoruz. |
Anaakım medyanın veganlıkla sınavıMaalesef anaakım medyada, veganlığın bir beslenme biçimi olarak algılanması arzu ediliyor. Bunun bir yaşam hakkı, hayvan özgürlüğü mücadelesi olduğu göz ardı ediliyor. Meselenin etik temelli olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Bizim çıkış noktamız hak ve özgürlükler, sosyal adalet mücadelesi. Dolayısıyla bu sadece hayvanlarla sınırlı kalamaz. Biz eşitlik, adalet arayışının tüm türler için ortak olması gerektiğini söylüyoruz. Belli bir türe özgü kanunlar çıkarıp diğer türleri görmezden gelmek türcü bir bakış açısı. Veganlar için adaletsizliğe karşı ses yükseltiyoruz. Aynı adaletsizlik iklim değişikliğine, çocuğa, kadına, etnik bir kimliğe karşı olduğunda da aynı duyarlılığı gösteriyoruz. Empati duygusunun yüksek olduğu insanlar olarak görüyorum ben veganları. |
(HAK/SO)