Mardinli Velat Demir'in ağabeyi Göran Demir, amcası Tahir Demir, amcasının oğulları Abdurrahman Demir ile Kadri Demir 90'lı yılların başında öldürüldü. Velat Demir, kendisinin de o yıllarda ölüm tehditleri aldığını söyledi. Demir, Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nde (YAKAY-DER) yaptığımız görüşmede yaşadıklarını anlattı.
19 Yaşında gözaltına alındım
* 1989'da, 19 yaşındayken gözaltına alındım. Mardin'in Nusaybin ilçesindeki Şehit Fevzi Çakmak Karakolu'na götürüldüm. Neden alındığımı bilmiyordum. Demir doğramacıydım, gözaltına alındığım yerdeki demir parmaklıkları ben yapmıştım. Orada bir gün kaldım.
* İki ay sonra evimiz tekrar basıldı, ağabeyim Göran gözaltına alındı. 15 gün gözaltında kaldı, işkence gördü. Çıktığında tanınmaz haldeydi.
* Tam o dönemlerde Nusaybin'de Hizbullah adı altında bir oluşum ortaya çıktı. Örgütün tetikçiliğini yapanların beşi ilkokuldan sınıf arkadaşım. Mardin bölgesinde 1991'de ilk faili meçhul cinayeti gerçekleştiren Mehmet Ata Zengin de sınıf arkadaşımdı. Zengin, Hüseyin Velioğlu'nun korumalığını yapmıştı.
Hizbullah değil Hizbulkontra
* Bu kişilere İslami bir gömlek giydirerek Hizbullah adı verildi. Aslında hepsi 'Hizbulkontra'ydı. Örgütün temeli 1982-1984 yıllarında atıldı. Cem Ersever de 'Nusaybin-Cizre-Silopi hattı kurduk' demişti.
* İnsanları dualara, ibadetlere, mevlitlere çağırıyorlardı. Camide sohbetler düzenliyorlardı. Katılmayanları kamçıyla zincirle döverek korkutuyorlardı. Biz gitmeyi kabul etmeyince tepkilerini çektik.
* 1993'de amcam Tahir Demir öldürüldü. Caminin önünden geçerken, camiden çıkan üç Hizbullahçı amcamı vurdu. İlkokuldan sınıf arkadaşlarım Mehmet Salih Tatlı, Musa Kaya, Muzaffer Yıldırım, Abdülvahap Küçükaslan da aynı şekilde öldürüldü.
Öldürmeden önce tehdit ettiler
* 1993'te bir gün ağabeyimle demir doğrama atölyemize gittiğimizde, içeride bir bez parçası gördüm. Üzerinde 'Bir kurşun da sana bıraktık, zamanı gelince kullanacağız' yazıyordu.
* Geçim sıkıntısı da had safhadaydı. Aynı dönemde Fevzi Çakmak Karakolu'ndan 80 esnafa tebligat geldi, 'Artık çalışmayacaksınız, atölyelerinizi kapatın. Kazandığınız paraları örgüte veriyorsunuz' dediler. Atölyelerimizi kapatmak zorunda kaldık.
* Mektuptan sonra Nusaybin'i terk ettim, Dargeçit'e gittim. Ağabeyim evliydi, eşi hamile olduğu için onu bırakıp gelemedi. İki ay sonra da ağabeyimin ölüm haberi geldi. Azat Duman ve Adnan Aktaş ağabeyimi atölyede çalışırken vurdu. Tetikçiler yargılanıp ceza aldı ama asıl emri verenler mahkemeye bile çıkmadı.
* Daha sonra da amcamın oğulları Abdurrahman ile Kadri Demir öldürüldü. Kadri, 24 Aralık 1996'da Diyarbakır Cezaevi'nde dövülerek öldürülen 11 kişinin içerisindeydi. Cesedinde darp izleri vardı, işkenceyle öldürüldüğü AİHM kararıyla da kanıtlandı. Canımdan çok sevdiğim dört canı kaybettim. Bu yaşananlar bizde büyük travma bıraktı, hala etkisini hissediyorum. (AS/EÖ)