Cumartesi Anneleri/İnsanları 594. kez gözaltına kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için Galatasaray Meydanı'nda biraraya geldi.
Kayıp yakınları, gözaltına alındığı 27 Mayıs'tan bu yana haber alınamayan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Şırnak İl Yöneticisi Hurşit Külter'in nerede olduğunu soran tişörtler giydi. Buluşmaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Pervin Buldan ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı.
Buldan: Külter'den 79 gündür haber alamıyoruz
Buluşmada konuşan Buldan, Hurşit Külter'den 79 gündür haber alınamadığını hatırlattı. Şırnak Valisi'ne "Hurşit Külter nerede?" diye soran Buldan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım'a da "İki elimiz yakanızda olacaktır" diye seslendi.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında binlerce kişinin gözaltına alındığını ve tutuklandığını belirten Buldan, "Ama 79 gündür bir insanı bulamadınız. Hurşit Külter ve kayıplarımızın akıbeti açıklanana kadar, hesap sormaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Tanrıkulu: Ölüsünü vermediniz, eşini gözaltına aldınız
Tanrıkulu da 1997 yılında 73 yaşındayken gözaltında kaybedilen Fikri Özgen'in akıbetinin hala açıklanmadığını ancak eşi Dilşah Özgen'in dün gözaltına alındığını hatırlatarak "Savaş hukukunda bile ölüye saygı gösterilir. Siz ölüsünü vermediniz, eşini de gözaltına aldınız" dedi.
Ocak: Demir de bir OHAL'de kaybedildi
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon'un basın açıklamasını, Cumartesi Anneleri/İnsanları'ndan Maside Ocak okudu.
Basın açıklamasına “Hurşit Külter Nerede?” diye başlayan Ocak, “Hurşit Külter ile ilgili sorularımızı cevaplamakla sorumlu olan devlet yetkilileri, Külter Ailesinin ve toplumun hakikati bilme hakkını engelleyerek suç işliyor” dedi.
Abdurrahim Demir'in 17 Ağustos 1995 tarihinde gözaltına alındığında yine bir Olağanüstü Hal (OHAL) dönemi olduğunu hatırlatan Ocak, "Annesi Kesriye Demir, 'oğluma ne oldu?' sorusunu 20 yıl boyunca sordu. Oğlunu bulamadan, akıbetini öğrenemeden aramızdan ayrıldı. Kesriye Demir'in yerine bugün Demir ailesi ile birlikte soruyoruz, 'Abdurrahim Demir'e ne oldu?' dedi.
Demir Şavalet Jandarma Karakolu'nda kaybedildiğinde Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlatan Ocak şöyle devam etti:
"Tansu Çiller Başbakandı, Hikmet Çetin Başbakan Yardımcısıydı. Nahit Menteşe İçişleri Bakanı, Mehmet Gölhan Milli Savunma Bakanı'ydı. Mehmet Moğoltay Adalet Bakanı'ydı, İsmail Hakkı Karadayı Genel Kurmay Başkanı'ydı. Ünal Erkan OHAL Valisi'ydi. Onları, 17 Ağustos 1995 tarihinde Şavalet Jandarma Karakolu'nda görev yapan subaylarla birlikte Abdurrahim Demir'in kaybedilmesinde sorumlu tutuyor ve yargılanmalarını istiyoruz. 1995'te OHAL karanlığında gözaltında kaybedilen Abdurrahim Demir ve 79 güdür haber alamadığımız Hurşit Külter'in akıbetinin açıklanmasını istiyoruz. Kayıplarımızı istiyoruz."
Abdurrahman Demir'e ne oldu?
Askerden yeni gelen Abdurrahim Demir, 17 Ağustos 1995 tarihinde Mardin Ömerli'deki evinden, Adana'daki akrabalarının yanına gitmek için yola çıktı.
Mardin Kızıltepe Şavalet noktasında kimlik kontrolü için durdurulan otobüsten indirilerek askerlerce gözaltına alındı.
Gözaltına alındığına tanıklık edenler Demir Ailesine Abdurrahim'in, Şavalet Jandarma Karakolu'na götürüldüğünü söyledi.
Demir Ailesi Şavalet Karakolu'ndan, "Biz böyle birini almadık" cevabını aldı. Mardin Emniyeti ise "Abdurrahim pasaport çıkartıp, Fransa'ya garson olarak gitti." açıklamasıyla gerçeğin üstünü kapatmaya çalıştı. Demir Ailesi "bu işin peşini bırakın" diye tehdit edildi.
Yapılan tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Abdurrahim Demir'den bir daha haber alınamadı.
Annesi Kesriye Demir, " Oğluma ne oldu?' sorusunu 20 yıl boyunca sordu. Oğlunu bulamadan, akıbetini öğrenemeden hayatını kaybetti. (EA)