Çizim: Ercan Altuntaş
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Kobanî davası, Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
TIKLAYIN-Adalet, siyaset ve hukuk: Kobani Davası
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi yargılanıyor.
3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianamede 108 siyasetçi için “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ile 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
TIKLAYIN - “Kobanî davasında mahkeme, kendi yarattığı hukuku uyguluyor”
Duruşma, kimlik tespiti ve dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başladı.
“Yargının siyasallaştığı bir süreci yaşıyoruz”
Duruşmada söz alan siyasetçi Ahmet Türk, bu davanın siyasi olduğunu ve talimat üzerine açıldığını belirtti.
İddianameyi “Andersen’den Masallar” olarak değerlendiren Türk, “12 Eylül’de de Diyarbakır Zindanını yaşadık. Bizler, toplumun bir araya gelmesi için çaba gösterdik. Legal fikirlerimizi, eylemlerimizi illegal olarak gösteren bir anlayış ile karşı karşıyayız. Bu nasıl bir demokrasi olabilir? Yargının siyasallaştığı bir süreci yaşıyoruz."
"Bundan üzüntü duyuyoruz. Kobanî’de her insanımız yardımlar yaptı. Yardımları suç sayan bir anlayış! Biz bu yardımların konvoyunu Mardin Valisi ile yolcu ettik. Kobanî’de yapılanlara ses çıkarılmasına dair yaptığım bir konuşma, bu iddianamede yer almış. Peki, DAİŞ çetelerini mi savunacağız?” diye sordu.
“Barışı sağlama çabamız sürecek”
50 yıldır bir siyasetin içinde yer aldığını belirten Türk, iddianamede halkın kendisine değer vermesinin “örgüt üyeliği” olarak değerlendirildiğini belirtti. Barışın sağlanması çabalarını bugünden sonra da sürdüreceklerini belirten Türk, şunları söyledi:
“İnkarcı mantığa karşı bütün sorumluluk bize düşüyor. Vicdani görevimizi yerine getireceğiz. Yine Çözüm Sürecinde ilk görüşmeyi biz yaptık. Peki, nasıl yaptık? Cezaevi Müdürü İstanbul'da bizi feribota götürdü. Kimin talimatı üzerine? Başbakanın, Cumhurbaşkanının talimatı üzerine bu görevi yaptık ve Çözüm Sürecinde rol aldık.”
“Kobanî ve Kandil’e gitmişsek, bunlar devletin bilgisi dahilinde yapıldı. Bizi yargılıyorsanız bizi gönderenleri de yargılayın, bu süreci başlatanları yargılayın.”
“Demokratik bir gelecek için yürütülen mücadelenin suç sayıldığını belirten Türk, “Biz bütün geçmişimizi ve geleceğimizi demokrasi için harcadık. Ben şunu yaptım yapmadım gibi bir mantıkla bu yargılamaya bakmıyoruz. Bu yargılamaya demokratik bir geleceğe, toplumsal barışa çaba mı gösterilecek; yoksa bunun önüne mi geçilecek şeklinde bakıyoruz.”
“Beraat ettiğim düşünce ve fikir suçları da yeni ve büyük bir şey keşfedilmiş gibi iddianameye konulmuş. Bunların yargılama ile ne ilgisi var? 90’larda, 80’lerde bütün bunlar mahkeme tarafından sonuçlandırılan suçlamamalardır. Bunların iddianamede yeniden yer alması varlığımıza, geleceğimize düşmanca bakan bir anlayıştır. Bu anlayışı reddediyoruz.”
Duruşmaya yarın (13 Eylül) devam edilecek.
TIKLAYIN - "Kendi hukukunuza, AİHM kararlarına uyun"
(EMK)