Görsel: Ercan Altuntaş
Kobanî davasının davanın 33’üncü duruşmasının 2’nci periyodu Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
TIKLAYIN-Adalet, siyaset ve hukuk: Kobani Davası
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi yargılanıyor.
3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianamede 108 siyasetçi için “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ile 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
TIKLAYIN - “Kobanî davasında mahkeme, kendi yarattığı hukuku uyguluyor”
Tutuklu yargılanan siyasetçilerin, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlandığı duruşmada, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar hazır bulundu.
Kimlik tespiti ile başlayan duruşma, tutuksuz yargılanan Gülfer Akkaya’nın savunması ile devam etti. Akkaya, dava boyunca hangi örgüte, nasıl üye olduğuna dair bilgi verilmediğini belirterek, savunmasını neye ilişkin yapması gerektiğini bilmediğine dikkat çekti.
“Kaldırımda oturmak ülkeyi bölmenin gerekçesi mi?”
İddianamede somut delillerin olmadığının altını çizen Akkaya, şöyle dedi:
“Beni tam olarak neden suçladığınızı bilmiyorum. Siz de tam olarak anlatamadınız. Hakkımda hiç ilişki kurulmadan insan alıkoymak, hırsızlık, hamile bir kadına düşük yapmaktan yüzlerce kez ceza istendi. Mütalaada ise müebbet istenmişti. Somut, herhangi bir durum olmasa da 37 yıllık ve bir ömürlük ceza istenilmiş. İnanılmaz bir şey! Bu kadar ceza istenmesi hepsinin tek nedeni 2014 yılında HDP MYK üyesi olmamla ilgili. Delil olarak sunulan materyaller arasında ‘yol kadındır’ kitabımı anlatmam yer aldı. Bir kaldırımda kadınların ellerinde balonlarla oturması ülkeyi bölme gerekçesi yapıldı.”
“Üyesi olduğum tek parti HDP’dir. HDP’ye de neden katıldığımı bir kez daha anlatayım. Türkiye’de kadınların eşitlik, özgürlük içinde yaşamasını istiyordum. HDP’ye girme sebebim de hem Meclis’te kadınların temsiliyetinin sağlanmasını hem de kadınların sorunlarının politikleştirilmesi gerekmesiydi. Böylece kadınların kurtuluşuna daha iyi katkı sunmam gerekiyordu. Ben bir feminist olarak HDP’ye gittim. Hem Meclis’in içindeki hem de memleketteki cinsiyetçiliğe karşı HDP’de mücadele ettim.”
“Feminist mücadele suç değil”
Kadınların Meclis’te eşit temsil edilmediğini belirten Akkaya, feminist mücadelesinin dosyada suç unsuru olarak ele alındığını belirterek, şunları vurguladı:
“Ben yasadışı bir örgüte üye olduğum için değil, verdiğim feminist mücadele, Alevi kadınlara yönelik çalışmalarım nedeniyle, HDP MYK üyesi olduğum için yargılanıyorum. Ben, burada ben olduğum için hakkımda mütalaada yazılan cezalar isteniyor. HDP meşru bir partidir ve yıllardır meşru siyaset yapmaktadır.”
Akkaya, Meclis’te en çok kadın temsiliyetinin HDP’de olduğunu belirterek, bu nedenle bağımsız olarak HDP’de çalıştığını, çalışmalar yaparken de eşit ve özgür mücadeleye katkı sunmak istediğini söyledi. Akkaya, savunmasına şöyle devam etti:
“IŞİD'in bu dosyada yer almaması hukuki olarak eksikliktir. IŞİD kadınlara düşman bir terör örgütü. Kadınları bir ganimetmiş gibi nesneleştirirken basın yoluyla da bunu yaydılar. Sadece kadınlara da değil, çocuklara yönelik de çok net nesneleştirme var. Bu dosyada bunlar yok, benim gibi bir feministi koymuşsunuz. 10 Ekim’den ben de yaralı kurtuldum. Hala bacağımda şarapnel parçaları var ve bu saldırı IŞİD'e yaptırılmıştı. Yaşadığım sürece, bu katliamın esas sorumluların açığa çıkarılmadığını söylemek istiyorum. Dosyada IŞİD yok, ben varım. Bunu gerçekten anlayamıyorum.
Akkaya hakkındaki adli kontrol tedbirinin kaldırılması ve beraat kararı verilmesini talep etti.
Duruşmaya, 22 Eylül'de (yarın) devam etmek üzere ara verildi.
(EMK)