Son günlerde ne hikmettir bilinmez, bir bayrak histerisine tutulduk gitti. Oysa ülkenin ne çok tartışılası gereken sorunları, sorun alanları var. Avrupa Birliği açısından girilen son düzlüğün sorunları önemli ölçüde önümüzde. Büyük kentlerde işsizlik, suç örgütlerinin giderek boy vermesi, rüşvet ve yolsuzluk tartışmaları diz boyu. Banka batıranlar, banka kurtaranlar, şirketlerini devlet şirketleri gibi lanse etmeye kalkanlar. Şirket batıran, şirket kurtaranlar. Bütün bu problemler almış başını gidiyorken suni bir bayrak krizi ülke gündemini günlerdir işgal ediyor.
Oysa bakın çevremizde tarih yazılıyor. Daha düne kadar resmi tarih teziyle deniyordu ki; "Kürtler tarih boyunca devlet kurmamışlar. Kürt'ten hiç devlet büyüğü olduğunu gördünüz mü? Kürt dili diye bir dil yok! Üç-beş yüz kelimelik uyduruk bir dil!". Daha bir dolu tevatür. Bir de özlü (!) sözler. "Kürt'ten olursa evliya, koyma girsin avluya". "Kürt'ten Paşa, ağaçtan maşa olmaz!".
Ne mi oldu! Aldınız mı başınıza tatlı belayı. Komşunuzun başına hem de Cumhurbaşkanı olarak bir Kürt geldi. Irak Devlet Başkanı Celal Talabani. Yarın Ankara'ya ziyarete gelirse bakalım nasıl karşılanacak.
Ne dersiniz! İçerde yaşanan bir takım olumsuz gelişmelerle, komşuda pişen aşın bir takım aklı evvellerde yarattığı tedirgin nedenlerle bu bayrak krizi yaratılmış olmasın!
Neyse! Ben sorumu ortaya atmış olayım da! Kim ne yanıt verirse ona kalmış artık. Son zamanlarda Diyarbakır'da sıkça anlatılan ve dilden dile dolaşarak ülkeyi kolaçan eden bir hırsız fıkrası ile sözü bağlayayım:
Diyarbakır'ın Saray Kapı mevkiinde uyanıklar şehrin bir yarı delisine kancayı atmışlar. "Sana 10 YTL vereceğiz. Şu tabuta gir ve Mardinkapı'ya kadar sesini çıkarma. Mardinkapı'ya vardığımızda seni tabuttan çıkarıp 10 YTL daha vereceğiz" demişler.
Bizim deli de kabul etmiş. Sonra uyanık hırsızlar tabutun kenarına yapışıp yoldan geçene "Allah rızası için bir el atın şu kimsesizin cenazesine" deyip yüzlerini mezarlığa doğru çevirmişler. Yolda tabutu her gören hayır işlemek adına tabutun altına girivermiş. Hırsızlar da fırsat bu fırsat deyip elleri tabutta olan hayırseverlerin cüzdan, cep telefonu neleri varsa çarpmışlar. Bir süre sonra da yevmiyeyi doğrulttukları kanaatine varınca kayıplara karışmışlar. Cenazeyle bir süre yol yürüyen hayırsever vatandaşlar bir noktada "Yahu bu cenazenin sahibi kimdi, nereye götürüyoruz" diye yüksek sesle söylenince, tabuttaki deli "Mardinkapı'ya, Mardinkapı'ya" diye bağırıvermiş. Tabutu yere bırakan, çil yavrusu gibi dağılmış. Şaşkınlığı üzerlerinden atıp olayı delinin ağzından öğrenen vatandaşlar ne büyük zoka yuttuklarını anlayıvermişler.
Kıssadan hisse! Ülkede ve çevremizde neler olup bitiyor. Onlara bir yol kulak kabartalım. Yalanla besliyorlar cümlemizi. Bayrağa filan bir şey olduğu yok. Yerli yerinde duruyor. Kimselerin de saygısızlık filan ettiği yok. Asıl hikâye gözlerden uzak tutulmaya çalışılan başka işlerde.
Yavuz hırsız misali adam kandıracaksanız başka yöntemler deneyin. Hırsızlık yapıp, oyunlar düzecekseniz bari Diyarbakırlı hırsızlardan yöntem öğrenin! Kimse artık bu ucuz numaraları yutmuyor.(ŞD/EÜ)